Ümmet Birliğine şimdi ne oldu?..
Bu zamana kadar ayıkmış ve öğrenmiş olmalıydık. Şimdi şu an bize karşı olan bütün dünyanın (özellikle de AB ve ABD'nin) anlayacağı tek şey üstün silahlarla donatılmış Türkiye'dir. Çin'in geçen günlerde tanıttığı karadan kara füzeler ve Kuzey Kore yönetiminin ABD'yi tehdit ettiği yine kıtalar arası balistik füzeler olmadıkça bunlar ahkâm kesmeye devam edecekler.
Bakın Almanya bu hassas konuyu dile getirmiş.
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas diyor ki: "Türkiye'nin Suriye'nin kuzeydoğusuna yaptığı askeri harekâttan dolayı Alman hükümeti, Suriye'de kullanılma ihtimali olan hiçbir silah ve teçhizatın bundan sonra Türkiye'ye satılmasına onay vermeyecek."
Ne demek bu?
Silah satmazsak Türkler savaşamaz. Savaşmaları bizim iznimize bağlı olur. Biz ne kadar savaşmalarını istiyorsak onlar da o kadar savaşırlar. Dolayısı ile kendi ülkeleri korumaktan aciz hale gelirler demeye getiriyor.
Demek ki neymiş?
Ülkenin milli kaynaklarını inşaat sektörüne ve eşe dostu zengin etmek için harcamak yerine akıllı gelecek yatırımları lazımmış.
Bunu başaramadık.
Bir ara füze yapım konusunda Çin ile anlaşma aşamasına geldikse de ABD'nin itirazları karşısında geri adım attık.
Hâlbuki gizlilik diye bir şey var.
İsteyen çeşitli yollardan anlaşır ve gidip her şeyi yerinde öğrenir, getirip ülkesinde ayağa kaldırır.
Bizimkiler ne yaptı?
Şehir hastaneleri...
Hâlbuki Türkiye'de hastane doluydu. Onları geliştirip kapasitesini artıracağına Avrupa'nın terk ettiği modeli yaparak hepimizi borçlandırdılar.
Asma köprüler yaptılar. İşin garibi "cebimizden (devletin cebinden) para çıkmadı" ama tüm vatandaşlar yüksek ödemeli borç altına sokulduk.
Keşke ağır sanayi, ileri sanayi, 5. Kuşak sanayi yapsaydınız da hepimizi borçlandırsaydınız.
Bunu yapmadılar.
İhale kanununu 180 defadan fazla değiştirerek tarihe geçtiler.
Almanya şimdi; "Suriye'de kullanılma ihtimali olan hiçbir silah ve teçhizatın bundan sonra Türkiye'ye satılmasına onay vermeyecek" diyor, ayıkan oldu mu acaba?
Bir şey daha: Hepimize, altını çize çize "muasır medeniyet" hedefi gösteren Atatürk gene haklı çıktı mı?
Peki, "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur" diyorduk, iktidar ve aveneleri de "olmaz öyle şey. Irkçılık bu" diyorlardı.
Şimdi, şu an, içinde bulunduğumuz süreçte haklı mıymışız?
Bir şey daha: Arap Birliği'nin Barış Pınarı operasyonunun derhal durdurulmasını isteyen bildirisini okuduktan sonra, halâ "Birinci Dünya Savaşı'nda bizi arkadan vurdular" sözünün boş olduğunu mu düşünüyorlar?
Peki, şu "ne milliyetçisi kardeşim. Esas olan ümmettir. Siz yanılıyorsunuz" diyenler, tarihin yüzlerine çarptığı acı gerçekle kendilerine gelebilecekler mi?
Ya daha düne kadar sırf seçim kazanacağım diye Millet İttifakını PKK ile eş gösterip "Kandil'den emir alıyorlar" diyenlerin yüzü kızardı mı?
Ümit ederim "Barış Pınarı", kendimiz olmayı ve milli birlik ruhunun ne kadar lazım olduğu fikrini hepimizin zihnine yerleştirir.