"Cadı avına dönüşmesin" denildikten sonra çığlıklar artmaya başladı. "Cadı avına dönüştü... Kurtarın bizi. Bizim FETÖ ile ilgimiz yok..."
Önceki gün Meral Akşener, dün Aydın Koray "ülkücülerin tasfiye edildiğinden" yakınan sözlerle gündeme geldiler.
Doğrusunu isterseniz Anadolu kaynıyor.
Aileler tedirgin.
Pek çok kimse bir başkasının sahte ihbarıyla gözaltında.
Bununla ilgili Türk Eğitim Sen'in feryatları da var. Türk Eğitim Sen üyesi pek çok öğretmenin haksız yere ihbar edilerek görevden alınması sağlanıyor. Adı üstünde adam ya da kadın öğretmen ve Türk Eğitim Sen üyesi. Onu çekemeyen; bir başka öğretmen, farklı bir sendikacı, hesabı olan, kini bulunan birisi "falanca FETÖ'cü" diye ihbar etti mi işi bitiyor. Öğretmenlerin kimi açığa alınıyor, kimi hapse atılıyor. Bu durumu çözmekle görevli pek çok sendika avukatı ne yapacağını şaşırmış durumda. İşin bir de risk tarafı var. Özellikle avukatlar için. FETÖ'cü diye damgalanabilirler...
Bu durumun benzerleri 12 Eylül'den önce olurdu.
Adamlar birbiriyle kanlı bıçaklı...
Birbirine düşman...
Bir bakmışsınız filan solcu ya da sağcı vurulmuş.
Kim vurdu?
Sağcıysa solcular, solcuysa sağcılar diye anılırdı. Hâlbuki hesap başkaydı. Düşman sahibi olanlar birbirini vurmuşlardı.
Şimdi de benzer durum var...
Birbiriyle hesabı olanlar FETÖ üzerinden bunu devlete yaptırmaya çalışıyor...
Meral Akşener'in feryadı bundan.
Koray Aydın'ın "kabul edilemez" demesi de bundan...
Peki, bütün bunlar olurken ülkücülerin hamisi olan MHP ne yapıyor?
Her zaman olduğu gibi "bekleyelim yargı kararını versin" mi diyor, yoksa "arkadaşlarımıza yapılan haksızlığı anında bertaraf edelim" mi?
Hangisi?
Doğrusunu isterseniz bu konuda MHP'den etkili ve bilgilendirici bir ses çıkmıyor. Ancak, tanıdık dostlardan edindiğim bilgiye göre MHP genel merkezinde Ankara'dan ve taşradan gelen bilgileri değerlendirip ve gereğini yapacak bir birim kurulduğu söyleniyor... Birim nasıl çalışıyor. Neler yapıyor? Bunu tam olarak bilmiyoruz.
MHP yönetiminin ülkücülere sahip çıkarken nasıl bir tutum içinde olduğu da önemli... Mesela bütün ülkücüleri bizden, sizden, ötekinden, diyerek ayırmadan mı sahipleniyor yoksa "bunlar bizden değil beni ilgilendirmez" deyip haksızlığa uğramasına göz mü yumuyor?
Bu konuda bilgili değilim.
Neyi nasıl yapıp yönettiğini bize MHP yönetiminin açıklaması lazım.
Türkiye büyük bir travma atlatıyor. Denilecektir ki "elbette istemesek de bazı hatalar oluyor. Bizi anlayın." Tamam, anladık varsayalım. Yaptığınız yanlışlıklar size ulaştığında da aynı hız ve çabuklukta davranıyor musunuz? Mesela size haksız ihbarda bulunarak başkalarına zarar vermek isteyip, kendi yapmak istediklerini size yaptıranlara ne gibi bir yaptırım uyguluyorsunuz? Sizi kandıranların sırtını sıvazlayıp görmezden ve duymazdan mı geliyorsunuz, yoksa "bize adaletimizi ve itibarımızı sarsacak yanlışlar yaptırıyorsunuz" deyip bu gibileri cezalandırıyor musunuz?
Hükümetin kendilerini kandıranlara karşı bir yaptırım uygulandığına dair hiçbir ses duymadık... Demek ki, "düşmanımdan hesap sormanın tam zamanı" deyip dilediğini FETÖ'cü diye ihbar ederek devleti, çıkarına hizmet ettirebilirsin. Aynı zamanda da düşmanının kurtulmak için verdiği mücadeleyi büyük bir haz ile seyredebilirsin...
Türkiye bunu hak etmiyor...
