TV programı teklifi neden şimdi kabul edildi?
Siyasilerin seçim öncesi televizyon ekranlarında karşılaşmalarına 2000'li yılların başından beri pek rastlamıyoruz. Muhalefet kanadından bu yönde talepler olsa da bu talepler iktidar tarafından hiçbir zaman kabul görmemişti…
Hatırlarsanız, adayların televizyon programında tartışması önerisi en yoğun olarak son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde dile getirilmişti. İkiden fazla adayın olduğu seçimde, adayların kendilerini daha iyi ifade etmeleri, hedeflerini anlatmaları umut edilmişti…
Ancak belki kibirden, belki de çekinceden ama muhakkak ki adil olmayan bir şekilde adaylardan birinin zaten mevcut Cumhurbaşkanı olmasından mütevellit, karşılıklı tartışma ortamından kaçınılmıştı.
Çok değil, 31 Mart seçimi öncesinde dahi bu fikir iktidar tarafından sıcak karşılanmamıştı…
Hal bu iken, 23 Haziran öncesi İstanbul Belediye Başkan adaylarının televizyon programında bir araya gelme önerisinin kabul görmesi herkesi şaşırttı. O kadar ki, hala bu programın gerçekleşmeyeceğine inananlar daha fazla diyebilirim…
Malumunuz, öneri Binali Yıldırım'a ilk yöneltildiğinde "tek başıma karar veremem" demişti; demek ki karar merciinden olumlu yanıt çıktı ancak yine de inanmak güç tabi…
Peki ama neden bu seçimler?
İki buçuk ay önce kabul görmeyen bu fikir, neden şimdi kabul gördü?
Seçimin yenilenmesi kararı alındığından beri, görünen o ki, iktidarın stratejisi İmamoğlu'nu yıpratmak üzerine kurulu.
"İstanbul'a yapılacak projeler"den çok İmamoğlu'nun "etnik kökeni" ve "karakteri" konuşuluyor. Ve sanırım "sabır eşiği" bulunmaya çalışılıyor…
Hani o eşik bir aşılsa, İmamoğlu olumsuz veya kaba bir tepki verse rahatlanacak…
Ancak…
Kabul edelim, Ekrem İmamoğlu'nun yıpratılması için şahsına atılan tüm iftiralar da tüm olumsuz tavırlar ve kararlar da yine İmamoğlu'nun kendisine yaradı.
İktidara yakınlığı ile bilinen televizyon kanallarında kulaklıktan talimat alan gazetecilerin kışkırtıcı soruları karşısında sakinliğini koruması halkın takdirini daha da kazanmasını sağladı…
"Pontus" denildi, Karadenizli seçmen bu etnik köken üzerinden yapılan siyaset ve uydurma ifadelerle yıpratılmak istenen İmamoğlu'nu daha çok bağrına bastı…
Yüksek Seçim Kurulu'nun seçimlerin yenilenmesi ve hatta mazbatanın İmamoğlu'ndan alınması kararı, İstanbullularda ve hatta tüm Türkiye seçmeninde "hakkı yenileni" koruma içgüdüsünü daha da uyandırdı…
Dolayısıyla İmamoğlu'ndan Yıldırım'a oy kayması zaten mümkün durmuyorken; Yıldırım'dan İmamoğlu'na oy kayması ihtimali doğdu…
Bu açıdan yapılacak TV programıyla, İmamoğlu'nun sabrını zorlayacak yeni bir ortam yaratılmak isteniyor olması kuvvetle muhtemel. Ancak İmamoğlu, rakibinin aksine, iletişim becerileri son derece gelişmiş ve açık konuşabilen bir insan…
Hal bu iken bu yayının göze alınması şunu gösteriyor ki, İstanbul'u kazanmak için AKP'nin elinde ne koz varsa kullanıyor ve bu TV programı Yıldırım'ın son şansı. İmamoğlu'nun ise bu konjonktürde böyle bir programa ihtiyacı olmadığı ortada…