Türkiye'yi paylaştırma anayasası...
"Yeni Anayasa!"
Niye yeni?
Eskisine ne oldu?
Arkasında halk desteği yok muydu?
Vardı..
Hem de referandumla onaylanmıştı..
7 Kasım 1982 günü yapılan referandumda yüzde 8,63 hayır, yüzde 91,37 evet oyu ile… En yüksek oyla.. En yüksek seçmen katılımıyla.
Ee, hakkıyla kullanabildiniz mi o anayasayı ve arkasındaki milli iradeye katlanabildiniz mi?..
Katlanamadınız..
Ne dediniz?
"Darbe anayasası…"
Yanlış mı söylediniz?
Hayır, doğru söylediniz!
Gerçekten darbe anayasası bu anayasa… Ancak unuttuğunuz bir şey var: O darbe anayasasının arkasında, sadece darbe yok, aynı zamanda yüzde 91 halkoyu/millet iradesi dediğiniz destek var.
Demek ki neymiş?
"Efendim. O günlerde zorlama vardı. Halk darbenin etkisindeydi" diyorsunuz.
Güzel diyorsunuz.. Gene haklısınız.
Gelin bugüne.. Bakın her akşam televizyonlara. Açın gazete sayfalarını. Ne görüyorsunuz?
Baskı.. Zorlama…
Tıpkı o günlerde olduğu gibi tek taraflı yayınlar var.
Tek taraflı TRT o gün de bugün de aynen devam etmiyor mu?
Gazetelere sansür o günde vardı, şimdi yok mu?
Halk, o günlerde darbe yönetiminin başı olan Orgeneral Kenan Evren'in meydan konuşmalarını dinliyordu, şimdi de Erdoğan'ın salon ya da meydan konuşmalarını dinliyor.
1982 şartları ile bugünkü şartlar arasında sadece rütbeli sivil farkından başka ne var Allah aşkına?
Töhmetse töhmet.
Sansürse sansür.
Tek adam yönetimiyse yine tek adam yönetimi..
Meclis başka diyeceksiniz..
Boşuna çabalarsınız..
Partilere bakın..
Azıcık demokrat görünse de CHP'de dâhil meclisteki partilerin tamamı lider partisi.
Gayrı demokrat..
HDP apayrı bir mevzu.
O kendi ülkesini bölmek isteyenlerin meclisteki siyasetini temsil ediyor. Sistem partisi değil..
AKP ise sistem partisiymiş gibi görünse de ideolojik olarak sistem karşıtı bir parti.
MHP, AKP'nin sürdürdüğü düzeni koruma ve AKP'nin önünü açma işlevi görüyor..
Burada asıl mesele nedir biliyor musunuz? Şudur: Türkiye'yi yeniden paylaştırmak!..
Bakın 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ne diyor:
"Görüşülmeye başlanan yeni Anayasa'nın modern bir yönetim oluşturması, en yüksek demokratik standartları güvence altına alması ve Kürt meselesini ele alması beklenmektedir. Reform programının başarılı olacağına inanıyorum."
İşte bütün mesele Sayın Cumhurbaşkanının söylediği ve umduğu gibidir.
"Kürt meselesini ele almak."
TC'yi resmi kurumlardan kaldıran sebebe dönmek.
Andımızı ortadan kaldıran aklın gereğini yaparak, yine 11. Cumhurbaşkanının söylediği gibi "dağlardan Ne mutlu Türk'üm kimliğini ebediyen kazımak."
Yani Türkiye'yi yeniden paylaştırmak…
Yeni Türkiye budur..
Yeni Türkiye'nin bu bölüştürme anayasası ile bir de yeni rejime ihtiyacı olacaktır. O da başkanlık sistemidir. İçeriği ise, anayasa ile tanımlı hale getirilmiş otoriter bir rejim… Yasal dayanakları olan Tek adam yönetimi...
Bunun için halkoylaması yapacaklar.
Referandum sonunda çıkan "evet" oylarına büyük övgüler yağdırarak, şimdi içeriğinden milim söz etmedikleri "Tek adam" yönetimini "başkanlık" adı altında kuracaklar ve içini Osmanlı'nın kuruluş ve dirilmiş dönemindeki yerli, milli ve Türk olan kimliğe değil, yozlaştığı devşirme kürtününe dayandıracaklar.
Bu nedenle "Osmanlıca" önemlidir. Çünkü Kayının dili değildir. Köklerinden uzaklaşan, saraylılaşan ve Kayı'dan kaçan, yozlaşmış Osmanlı'nın dilidir.
Kayı'nın dili dirilişin dilidir. Kuruluşun dilidir. Oğuz'un, Türk'ün dilidir. Saray dili ise yozlaşmış, devşirmenin dilidir. Yeni Türkiye, ayın zamanda Türk'ten kaçıştır.
Ey Türk!
Yüz yıldan fazla bir zamandır sürekli toprak kayıp etmektesin. Bu son hamle olabilir mi acaba? İyi düşün…