Türk'e Dönüş (9)
Önceki gün Dağlıca'da 16, dün değişik illerde 15 şehit verdik. Türkiye ayakta. 31 yıldır şehit veriyoruz ve Türkiye hep ayakta! Ama netice yok. Bu defa farklı, diyoruz.
İktidardaki "siyasî İslâmcılar"ın hesabı ne idi? "Türk"ten vazgeçilirse PKK mutlu edilir ve terör son bulur!
Millî Mücadele'nin "Türk" adına yürütülmesinin sebebini düşündünüz mü? "Osmanlı" adına yürütülemezdi; padişah teslim alınmıştı. "Siyasî İslâm" adına yürütülemezdi; Hicaz'ın hâkimi Şerif Hüseyin İngilizlerle iş birliği yapmış ve bizden kopmuştu. Türkiye'de çokluğu teşkil eden aslî unsur harekete geçti, Millî Mücadele'yi başlattı. Eğer "Osmanlı" deseydik, Sevr'e razı olmak zorundaydık. "İslâmcılık" deseydik yine öyle... İngilizlerin işgalindeki Hindistan Müslümanlarının hassasiyeti uzaktan hangi yaraya merhem olacaktı? Müslüman anâsır bir bir kopmuş, İngilizlerin, Fransızların hâkimiyetine girmişti. Sevr'in uygulanması, "Türk"ün dapdar bir alana sıkıştırılması, sonunda yok edilmesi demekti.
"Sevr zaten imzalanmamıştı" safsatalarını geçin. Vahideddin'in, Saltanat Şurâsı'nda tasdik anlamına gelip gelmeyeceği bilinmeyecek ayağa kalkma numarasını yazmıştım. Batı, Sevr üzerinde öyle bir çalışmış ki 13 kısım ve 433 maddede, Türkiye'nin parçalanıp yutulması planını en ince ayrıntısına kadar ortaya koymuştu.
Sevr'i uygulamayanlar, "Osmanlıcılar" ve "Siyasi İslâmcılar"ın üzerinden Türk düşmanlığını körüklemişlerdir.
Türk düşmanlığının bazı kesimlerde neden bu kadar derin olduğunu şimdi anladınız mı?
"Siyasî İslâmcılar" iktidarda ve Türkiye parçalanma noktasına getirildi. Sonra "Türk"ün uyandığı, kendisini bulmaya başladığı görülünce, "Aman! Biz ne yapıyoruz, kendi altımızı oyuyoruz." dediler. Ancak maksatları ülke birliği değil! Daha iki gün önce, 400 milletvekili almaktan, Anayasa'yı değiştirmekten bahsettiler. Utanç verici, azap verici! Anayasa'yı değiştirmeleri demek "Türk"ü silmeleri demektir. (Son seçim beyannamelerinde açıkça yazdılar.)
Türk'e dönüş başladı. Türkiye'nin dört bir tarafı ayakta. Dün de yazdım... "Siyasî İslâmcı" bir kimsenin ülke birliği için, PKK terörünü lanetlemek için sokağa indiğini, bırakın inmeyi bir söz ettiğini gördünüz mü? Sokağı inen de, PKK'yı lanetlemek için değil, "Reis"i kurtarmak için indi. Gittiler bir gazete binasını bastılar, basanların başındaki adam AKP milletvekili ve gençlik kolları başkanı. Attığı tweetlerini okusanız aklınız durur. Abdullah Öcalan'a övgüler düzüyor, "Atatürk heykellerini yıkın!" diyor.
"İslâmcılar" laikliği tartışırlar ve kabul etmezler. (Biz de zamanında uygulamalar üzerine çok ağır yazılar yazdık.) Ama burada düşmanlık, Atatürk "Ne mutlu Türk'üm diyene!" dediği içindir. "Komünist" A. Öcalan ("Gittin komünist oldun!" sözü A. Öcalan'ın babasına aittir. Bu hatırayı nakleden de Cemil Bayık'tır!), "Siyasî İslâmcılar" nazarında Türk'e bayrak açtığı için "mübarek" adamdır!
Prof. Dr. İskender Öksüz Hoca'nın bana gönderdiği notlar çok önemli. Hoca, hadis âlimi merhum Prof. Dr. Ali Yardım'ın Kubbealtı Akademi Mecmuası'nda 1977'nin 4., 1978'in 1. ve 2. sayılarında yayınladığı uzun makalesinden alıntılarla "İslâmcılar"ın Türk düşmanlığı üzerinde duruyor. (Yarın devam edeceğiz.)