Türkçüler günü yine hüzünlü...

Türkçüler günüydü dün... Ve Türkçülerin içinde bulunduğu durum, içler acısı... Gerçi Türkçüler günü de hüzünlü... Bir grup milliyetçinin hapse tıkıldığı "tabutluklara" dayanıyor sonu.

Türkçülerin kendisini toparlayıp, dirlik ve düzeni sağladıktan sonra çok acil olarak ülkeye sahip çıkması gerektiği süreçte, MHP'de ikilik hüküm sürmekte...

Töre yok...

Beyleri, öncüleri dinleyen de yok...

Kurultay da yok...

Lider, kör talihin dirileceği anı beklemiş olacak ki, töreyi yok sayıyor...

Obalarda umut var, lakin önü kesilmek isteniyor...

Hâlbuki millî orduya kumpas kurulmuş, Türk devletinin sırlarına operasyon yapılmış, millî devletin varlığına göz dikilmiş, ülkenin dört bir tarafında kan ve gözyaşı hüküm sürüyor.

Durum bu kadar vahimken, Türkler için bir umut ışığı doğduğu sırada, Türkçülerin partisi karışık...

Ey akıl sahipleri!

Türkiye, yol ayrımına iyice yaklaştı... Ya, millî devleti yıkacağız, ya da kurtarıp, yıkanları yeneceğiz...

İşte bu yol ayrımında en kritik parti milliyetçilerin partisi MHP'dir. MHP yönetimi tam da bu kritik evrede hükümeti durduracak siyasi gücü frenleyecek konuma gelmiştir.

Önünde iki seçenek var: Ya şimdikilerle yol alıp sistemi değiştirecek gücün önünü açacak, ya da büyük bir fedakârlık yapıp, tarihin seyrini değiştirecek adımı atarak, geniş kitlelerin önünü açarak MHP'nin yelkenine rüzgâr dolmasını sağlayacaktır. İkincisini yaptığında millî devlet, MHP ve onun seçmeni sayesinde dönüştürücülerin önünü kesmiş olacaktır.

Bunu herkes biliyor.

Herkes gidişatın bilincinde.

Ege'deki Yunan faaliyetlerine ses çıkarmamakta ısrar eden bir hükümet var.

Tarihin en büyük hatasını yaptığı açıkça ortada olan Suriye politikası ve onun sonucunda her gün Kilis'e düşen roketler var.

Teröristlere verdiği tavizlerle şehirlerin altını üstünü yıllarca bombalarla dolduran teröristler ve onların alçakça şehit ettiği asker ve polislerimiz var.

Her yerde ölüm...

Her yerde gözyaşı sel olmuş akıyor...

Türk ülkesi kan ağlıyor...

MHP'dekiler, bütün bunlar olup biterken akıllı uslu, töreye, adaba uygun kurultay toplayamıyor...

İç çekişmelerle onlarca devlet yıkan Türkler, hiç tarihten ders almadan gene devletin başında duman tüttürüyor. Gene, "benim olacak, senin olmayacak" kavgası veriyor.

Gene iş başındakiler, ötekileri "hain" olmakla suçluyor...

Ve Türkçüler gününde gene hüzün var...

Hâlbuki Aşina oğullarından Oğuz Kağan, asırlar evvel "töreye uyun" buyruğu vermişti...

Tarihte ilk defa aile devleti yerine millî devlet kurup adını da Göktürk veren Kutlu Bilge Kağan, törenin önemine vurgu yapmış, ders niteliğinde bunları taşa yazdırmıştı. Bilge Kağan taşa yazdırdıysa da kimse sözünü dinlemedi. Ve sonunda Göktürk Devleti 63 yıl kadar ancak yaşadı.

Şimdi, şu an, ikinci defa adı Türk olan Türkiye devletinin hayatı tehlikede. "Üstte mavi gök, altta yağız yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim bozabilir" diyen sese neden kulak vermiyoruz? Niçin töremiz adına, tarihten ders çıkarıp da kendi insanımıza güvenip, kurultayı toplamıyoruz?

Söyleyin neden?

Devlet yıkılıp, rejim değiştikten sonra mı toplanacaksınız...

Görmüyor musunuz? Tehlike çanları çalıyor. Öyle ki sırf, MHP toplanır da genel başkan değişir diye baskın seçim bile konuşuluyor... Anlamıyor musunuz, kendinizle birlikte ülkeyi de batıracaksınız...

Artık silkinin ve kendinize gelin...

Yazarın Diğer Yazıları