‘Türkçe’nin bayramı olur mu?!
13 Mayıs Türkçenin bayramı... Türkçenin bayramı olması beni düşündürür. Bayram kutlamadır. Neyi kutluyoruz? Çok şükür Karamanoğlu Mehmet Bey Türkçemize sahip çıktı. Onu kutluyoruz mu diyeceğiz?
Türkçe bizimdir, bizim için tabiîdir. “Bayram” dediğimiz o gün aslında hüzün günüdür. Türkçemize sahip çıkmak mecburiyetinde kalmak insanı sevindirir mi, hüzünlendirir mi?
Dil bayramı için Türk Dil Kurumu’nun sitesine girdim. Geçen yıl kutlanmış. Bu yılın kutlamasını görmedim. Nasıl bir bayram kutlamışız? Türk Dil Kurumu’ndan okuyalım:
“13 Mayıs Türk Dil Bayramı Kutlu Olsun.
Karamanoğlu Mehmet Bey’in 13 Mayıs 1277 tarihli fermanıyla Türkçenin resmî dil ilan edilişinin 746. yıl dönümünü kutluyoruz.
Karamanoğlu Mehmet Bey, ‘Şimden gerü hiç kimesne kapuda ve dîvânda ve mecâlis ve seyrânda Türkî dilinden gayrı dil söylemeyeler.’ sözleriyle ortak hazinemiz Türkçenin yaşatılarak gelecek nesillere tüm zenginliğiyle aktarılmasına vesile olmuştur. Karamanoğlu Mehmet Bey’in bu gayreti hepimiz için bir gurur kaynağıdır.
Türkçenin devlet dili olarak kabulünün 746. yıl dönümünde Türk dili araştırmalarına ve Türkçeye emek veren herkesin 13 Mayıs Türk Dil Bayramı’nı tebrik ederiz.
Bu yazı 13 Mayıs 2023 tarihinde yayımlanmıştır.”
Bu metinde “yayımlanmıştır” kelimesi yadırganacaktır.
Ömer Asım Aksoy’un dilimizin bozulmasında “emeğini” bir tarafa bırakalım, kelimeleri doğru kullanma üzerine yazdıklarını dikkate alalım. (TDK’ın uzun süreli “genel yazmanı” Ömer Asım Aksoy’u Ankara’da talebeliğimde dinlemiştim. Nasıl kelime “uydurduklarını” anlatmıştı.)
Siz şimdi burada “genel yazmanı” da yadırgayacaksınız... “Genel sekreter” yerine kullanılmak istendi; ancak, tutturulamadı.
Ömer Asım Aksoy “Dil Yanlışları” kitabında “Kıbrıs olayları ile ilgili olarak aşağıdaki tebliğin yayın ve ilanına karar verilmiştir.” cümlesinde “-yayın-yayım” üzerinde duruyor:
“‘Yayın’, gazete, kitap, radyo gibi araçlarla yayılan haberler, bilgilerdir. Osmanlıcada buna ‘neşriyat’ denilir ve yukarıdaki sözler ‘...tebliğin neşriyat ve ilanına...’ biçiminde söylenmezdi; burada ‘neşir’ sözcüğü kullanılırdı. ‘Yayma işi’ demek olan ‘neşir’in Türkçesi ‘yayım’dır. Onun için ‘...tebliğin yayım ve ilanına’ denilmesi gerekirdi. Ancak, ‘yayımlanmasına’ sözcüğü kullanılsaydı ‘yayım ve ilanına’ demeye de gerek kalmazdı.
Şunu da ekleyelim ki ‘neşretmek’ karşılığı olan sözümüz ‘yayımlamak’tır. Bunun yerine ‘yayınlamak’ kullanılmamalıdır. Ne var ki yazarlar daha çok ‘yayınlamak’ kullanmaktadırlar.” (s. 38)
Siz şimdi son cümledeki “yazarlar”a da takılacaksınız. “Yazar” deyince, artık kastedilen “muharrir”dir. Burada kullanılması gereken kelime “yazanlar” olmalı, diyeceksiniz. “yazar”daki -ar eki de isim-fiil ekidir. Elbette bahsettiğimiz cümlede yanlış kullanılmamıştır.
Cümleye bakınca “yazan” partisibinin (isim-fiilinin-ortacının) kullanılması gerektiği ortaya çıkıyor.
Türk Dil Kurumu’nun “13 Mayıs Türk Dil Bayramı” kutlamasında “Türkçenin yaşatılarak gelecek nesillere tüm zenginliğiyle aktarılmasına vesile olmuştur.” cümlesi geçiyor.
Cümle TDK içinde kurulmuşsa, bir yanlış olamaz. Elbette yanlış yok ama tercih edilen bir kelime var: “Tüm”.
“Tüm” Türkçedir. Kabul. “Bütün” de Türkçedir. Ama “Tüm”, “bütün”ü siliyor. Dikkat edin, konuşmada, yazmada sadece “tüm” vardır. Türkçe Türkçeleştiriliyor! Olacak şey mi?!