Türkçemiz ah Türkçemiz!

Su yazılanların hepsine katılıyorum. Aynı şeyleri yıllardır yazdım. Hocalarım da yazmışlardı. (Benzetmeler yazarın üslûbudur, diyelim üzerinde durmayalım; yazının özüne bakalım):
“Nurullah Ataç’ı sevmem. Allah taksiratını affetsin, günahları diz boyudur. / Bir kere öz Türkçe, öz Türkçe diye Türkçenin canına okumuşların en başında gelir. / Oysa prostata şifa kereviz usaresi mi kaynatıyoruz, hiçbir lisanın özü mözü olmaz! / Millisi- gayrı millisi; laiki- dindarı; ilericisi- gericisi; sağcısı- solcusu falan da olmaz. / Hele hele kız oğlan kız iffetlisi hiç olmaz! / Sözcükler manastıra tıkılacak rahibe değil, onları bekâret kontrolünden geçirmiyoruz. / Öyle, çünkü her dil çok uzun süreçlerde ve daima diğerlerinden etkilenerek evrilir. / Hem fahişelik, hem jigololuk, hem de muhabbet tellallığı yaparak zenginleşir. / Namus zaptiyesinin prangasına asla gelmeyeceği için de onların ’öz’ünü (!) aramaya; bulamadığınız takdirde ise uydurmaya kalkışırsanız şimdiki fecaat durum ortaya çıkar.
Yani kelimeleri, sıfatları, tamlamaları ve nüansları kör baltayla hacamat ettiğiniz için aslında düşünceleri hadım etmiş olursunuz. Böylelikle de totaliter nüveler yeşertirsiniz. / Artı, geçmişle muazzam bir kopukluk yarattığınız için kolektif hafızayı silersiniz. / Sonra buyurun cenaze namazına ki, işte musalla taşındaki maktulün ilk katili Ataç’tır!” (Hadi Uluengin, “Dile, Ataç’a ve Otto’ya dair”, Taraf, 31.Temmuz.2013).
Yazarla belki hiçbir şeyinde bağdaşamam ama Türkçesinde, nasıl akıl ettiyse, yerden göre kadar haklı.
Kelimelerimizle oynayanlar, aslında zihnimizle, aklımızla, fikrimizle oynamaktadırlar. Israrla üzerinde durduğumu biliyorsunuz, Millî Eğitim ders kitaplarını, yardımcı kitapları esaslı bir şekilde elden geçirmelidir. Tabiî Bakanlık dilimizin iğdiş edildiğine inanıyorsa!


***


Yeri geldi... Aydınlık gazetesinde Mehmet Yuva, HAMAS’ın açılımını verirken “Harakat Al-Muqawamah Al-islamiyyah” yazmış. (3 Temmuz 2013).
Arapça terkiplerin nasıl yazılması gerektiği üzerinde geçmişte birkaç yazımda durmuştum (Bkz. Gökkonuksal Avrat-Türkçenin Türkçesi).
Arapçayı Latin harfleriyle yazamayız. Yazabilmek için belli işaretler gerekir. İlmî çalışmalarda bu işaretler kullanılır. Ama bir gazete yazısında bu işaretleri kullanmaya kalkarsak kafa karışır. Meselâ “Harakat”ı yazarken “h” sesinin altına nokta koymak gerekir. “Mukawamah” ta, alfabemizde “q” olmadığı için, “k”nın altına nokta konur. Bunlar başka...
“Harakat Al-Muqawamah Al-İslamiyyah” yazılışı yanlış demiyorum ama alıştığımız bir yazılış şekli değil! Arapça yazılışlarda Kur’ân okuyuşunu dikkate almalıyız bence.
İki türlü yazılabilir:
Hareketü’l-Mukavemeti’l-İslâmiyyye(ti); Hareket el-Mukavemeti el-İslâmiyyye(ti).
Mehmet Yuva’nın yazdığı gibi Arapçadaki “v” sesi, İngilizcedeki “w”nın karşılığıdır ama harflerimiz arasında “w” yok!
Batı dillerine gösterilen hassasiyeti iç içe olduğumuz diller için de beklemeliyiz.

Yazarın Diğer Yazıları