Türk tanrıları ve tanrıçaları. Türk mitolojisinin kahramanları yazı dizisi 6
Türk mitolojisinde, ata kültü, tanrı inancı özellikle Şamanizm veya Budizm, balballar, anıtlar, göçebe yaşam kültü ve elbette hayvan üslubu Türk sanatı ve mitolojisinde akla ilk gelen konular olmaktadır.
Avrupa Mitolojisine kaynaklık eden Yunan veya Roma mitolojisi de evren ve dünyanın başlangıcı, insanın var oluşu, doğada var olan olgular ve Olympos’lu büyükler yani Tanrı, Tanrıça, Yarı Tanrılar veya mitolojik-efsanevi yaratıklardan oluşan zengin mitolojisi ile dikkat çekmektedir. Olaylar örgüsünde doğma, yaşam, evren, doğa gibi kült inanışların varlığı görülecektir.
Mitoloji ve Türk kelimeleri, bir araya çok sık gelmeyen kavramlardır. Ya da öyle olduğu düşünülebilir. Ancak ayrıntılarla ele alındığında, Türk mitolojisinin de ne kadar değerli ve geniş kapsamlı olduğu gözlenecektir.
ARSAN DOLAY
Türk ve Yakut mitolojisinde açgözlülük tanrısı. Dulay Han veya Doğulay Han olarak da bilinir. Sınırsız servete sahiptir. Kötü ruhların bir kısmının önderi konumundadır. Boynuzlu ve sakallıdır. Gölgesi yoktur. Karısı ve yedi oğlu vardır.
Şeytani güçlerle bağlantısının bir simgesi olarak, boynuzlu ve sakallı düşünülen ve hesapsız servete sahip olan Arsan Dolay Han, yeraltı dünyasının en derin katında yaşayan bir varlıktır. Kendisinin dikkatinin çekilmesinden korkulduğu için adının söylenmesinden sakınılır. Oğullarından her biri, bir kötü ruh takımının başında bulunur. Bu ruhlar insanlara çeşitli acılar yaşatırlar. Bu acılardan korunmak için, onlara kanlı hayvan kurban verilmesi gerekir.
AHA
Türk ve Altay mitolojisinde Hayvan Tanrısı. Ahağa Han da denilir. Hayvanları Korur. Hayvanların ağası, onların efendisi olarak görülür. Ülgen tarafından yabani hayvanların ve onların yavrularının sorumluluğu kendisine verilmiştir. Türk kültüründe insanların diğer canlılarla, hayvanlarla, bitkilerle ve hatta cansız varlıklarla kardeş olarak görülmesinin en güzel dışavurumlarından birisidir. Yakutlardaki Aha adlı ırmak tanrıçası ve Anadoludaki Aka adı verilen Ana Tanrıça ile de ilgilidir.
AKBUĞA
Akbuğa, tıp tanrısı olarak da bilinir. Eski Türk geleneğinde sağlık ve şifa tanrısıdır. Beyaz bir yılanı vardır
ŞALIK HAN
Şalık Han, Türk ve Altay mitolojisinde Av Tanrısı olarak geçmektedir. Çalık Han veya Salık Han olarak da bilinmektedir. İlk yaratıldığında ormanlarda avlanan bir insandır. Haddinden fazla güçlü olan ve cüssesi büyük boyuneğmez biridir. Kendini beğenmişliği yüzünden kendine güvenide tamdır. Bir gün yer altına inerek Erlik’in sarayının kapılarını kırmıştır. Buna sinirlenen Erlik onu okuyla ayağından ve dilinden yaralamış, böylece peltek ve topal bir ruha dönüşüp göğe uçmuş.
İNEHSİT
Altay Şamanizmde doğum tanrıçasıdır. İnehsit Hanım ya da İyehsit Hatun olarak da bilinmektedir.Güçlü güçleri ile doğum yapan varlıklara yardım etmesi ile bilinir. Bir şaman doğarken gülerek hayata başlar. Gülerek hayata başlaması bolluk ve tokgözlülük anlamına geldiği için önemlidir
KOVAK
Kovak, gökyüzünün tanrısıdır. Her gün yeni bir güneş çıkmasına sebep olan Kovak, Yelbegen tamamen karanlığa neden olmak için onu avlamaya çalışır. İnsan ve hayvanlara süt vermesi ile bilinmesinin yanı sıra Yakutlara göre bu Gök Ana, herkesin eşini bularak onları birleştirir. Yeni evlileri de korumaktadır.
UREN
Uren, hasat tanrıçasıdır. Ürünlerin bereketli olmasına destek olan Uren, hasat mevsiminde ekinlerin harman edilmesinde çiftçilere kolaylık ve güç verir.
ZARLIK
Türk , Moğol ve Altay mitolojisinde Yargı Tanrıçası olaak anılan Zarlık, Yarlıg Hanım olarak da bilinir ve yargıçları korur. Zarlık Hanım 17 büyük gökyüzü mahkemesinin en başında yer alır. Türk Moğol kültüründe adalet ve yargı çok önemli bir konumdadır. Adaletli davranmayan yöneticilere lanet edilmektedir. Lanet edilen bu yöneticilerin başlarına en kötü felaketlerin geldiğine dair bir inanış mevcuttur.
ZADA
Zada, rüzgar tanrısıdır. Rüzgârlar ve fırtınalar Zada’nın emrindedir. Zada, 13 rüzgârın kesiştiği yerde yaşamını sürdürür. Rüzgârların üzerine binip yolculuklar yapar böylece istediği yere bir anda ulaşır. Şahin kanatları olan kahverengi bir atı vardır. Şahin kanatlı atı ile beraber rüzgârları sürer.
UKULAN
Ukulan - Türk, Altay ve Yakut mitolojilerinde Su Tanrısı olarak bilinen Ukulan Han suyun temizliğini ve balıkları koruması ile bilinir. Balıklarla ilgilnen Ukulan’dan balık tutmadan önce izin istenir ve balık avının uğurlu geçmesi için dilek dilenir. Suyun kirlenmesine ve göllerin kurumasına neden olanlara kızar ve kızdığı bu kimseleri ise cezalandırır.
IZIH HAN
Türk ve Altay mitolojisinde hayvan tanrısı olarak bilinen Izıh Han, Itıh Han olarak da anılmaktadır. Hayvanları ve hayvanlar arasında özellikle atları, koruyan tanrıdır. Bu tanrı dağların zirvesinde yaşar.
UÇAR HAN
Türk ve Altay mitolojisinde Haber Tanrısı. Kötü haberleri getiren tanrıdır. Erlik Han’ın oğludur. Bazen casusların tanrısı olarak görülür. Türklerde "Çaşıt", casus demektir. Çaşmak/Çaşıtlamak ise casusluk yapmak anlamına gelir. Uçar Han da çaşıtları (casusları) korur.
YABAŞ HAN
Türk ve Altay mitolojisinde Bozgun Tanrısı. Cabaş Han olarak da anılır. Yeryüzünde kötülüklere ve bozgunculuğa sebebiyet verir. Karakam (kötücül şaman) ile Erlik arasında arabulucuk yapar. Erlik Han’ın oğludur. Aygır yeleli olarak betimlenir.
TEMİR HAN
Türk ve Altay mitolojisinde Demir Tanrısı. Temür (Timür) Han olarak da bilinir. Moğollar Tömür Han derler. Demir madenlerini, demirci ocaklarını ve demircileri korur. "Akacak kanı yok, çıkacak canı yok" diye anlatılır. Pek çok boyların halkı and içtiklerinde, demiri ululamak için kılıcı çıkararak yanlamasına öne korlar. "Bu demir, gök renkli girsin kızıl renkli çıksın" derler ki "sözünde durmasan kılı kanına bulansın, demir senden öcünü alsın" demektir.
ÇAKAY HAN
Türk ve Altay mitolojisinde Yıldırım Tanrısı. Çakkay veya Şakkay olarak da bilinir. Şimşekler ve yıldırımlar çaktırır. Yayına koyup attığı oklar yıldırımlardır. Yerdeki kötü ruhları izler ve onların saklandığı ağaçların üzerine ateşini gönderir. Yıldırım düşen ağaçtan bir parça alınıp saklanırsa eve kötü ruhların girmesi engellenir. Bazı Türk toplulukları Yıldırım Tanrısı''na süt yada ayranı saçı (cansız kurban) olarak verirler. Süt yıldırım ateşini söndürebilen ve uzak tutabilen tek şeydir.
Yıldırımın düştüğü yer, artık Çakay Han’a aittir ve orayı kimse mülk edinmez. Moğollar şimşek ve yıldırım’dan korkarken Türkler bundan sevinç duyarlar. Moğol tarihinde yıldırım ve kapalı gökyüzü nedeniyle yarım kalan veya kaybedilen savaşlar olduğu söylenir. Türkler yıldırım düşünce at sürüp göğe ok atarak bu sevinçlerini gösterirler. Yıldırım baharda Yenigün’ün (Yeniyıl’ın) haberscisi demektir. Çünkü yıldırım da Tanrı’nın okudur. Onun oklarını kabul ettiğini böyle bildirmek gerekir. Ayrıca yıldırımın düştüğü yere tapınak yapılır. Yeryüzündeki tüm ilkel toplulukların ortak belleklerinde mutlaka yıldırımlara dair anılar (söylenceler) bulunur.
ANDAR HAN
Türk ve Altay mitolojilerinde Ateş Tanrısı. Andır Han olarak da bilinir. Ateşi korur. Bazen kızarak yeryüzünde yangınlara neden olur. Elinde bir yola (meşale) ile betimlenir. Saçları ateştendir. Gözleri alev saçar. Heybetli ve kaslı bir görünümü vardır. Meşalesi kendiliğinden hiç sönmeden sürekli yanar. Bitkilerin koruyucu Tanrısı olarak da görülür. Yeraltının veya cehennemin koruyucusu1 olarak da söylenir.
Azerbaycan Türkçesinde "andıra kalmak", Anadolu halk dilindeki "ender kalmak" deyimleri beddua amaçlı olarak "kahrolsun" ve "lânet olsun" anlamlarında kullanılır. Azerbaycan dilinde, mecâzî olarak kara ve çirkin manasında kullanılan, "enter" sözünün kökeni de yine "Andır" ile bağlantılıdır.
ARSAN DOLAY
Türk ve Yakut mitolojisinde açgözlülük tanrısı. Dulay Han veya Doğulay Han olarak da bilinir. Sınırsız servete sahiptir. Kötü ruhların bir kısmının önderi konumundadır. Boynuzlu ve sakallıdır. Gölgesi yoktur. Karısı ve yedi oğlu vardır.
Şeytâni güçlerle bağlantısının bir simgesi olarak, boynuzlu ve sakallı düşünülen ve hesapsız servete sâhip olan Arsan Dolay Han, yeraltı dünyasının en derin katında yaşayan bir varlıktır. Kendisinin dikkatinin çekilmesinden korkulduğu için adının söylenmesinden sakınılır.1 Oğullarından her biri, bir kötü ruh takımının başında bulunur. Bu ruhlar insanlara çeşitli acılar yaşatırlar. Bu acılardan korunmak için, onlara kanlı hayvan kurban verilmesi gerekir.
UTKAÇI HAN
Türk ve Altay mitolojisinde Kurban Tanrısı. Utkuçı da denir. Kurbanları Ülgen’e iletir. Gökyüzünde yaşar. Ülgen’e en yakın tanrıdır. Şamanlar trans halindeyken getirdiği kurbanı alarak Ülgen’e götürür. Çünkü şaman en fazla Altınkazık (Kutup) Yıldızına kadar ulaşabilir. Geri dönen Şaman’a ise kaz (olasılıkla düşünsel ilham) hediye eder. Şaman bu kaza binerek geri döner.
AK ATA
Türk, Tatar, Altay, Yakut, Çuvaş mitolojilerinde Deniz Tanrısı. Değişik Türk dillerinde Ağ Ata, Ürüng Ede, Şura (Sura, Sor) Ede olarak da bilinir. Moğollar ise Sagan (Sagağan, Saj) Ecege olarak anarlar.
Dünya’nın diğer ucunda yer alan kutsal okyanusta yâni Akdeniz’de yaşar. Demir Yaylı olarak betimlenir. Demir Yay gücü simgeler. Balık kılığına girebilir. Su ezeli başlangıcı ve yaratıcı karmaşıklığı simgeler. Dünyanın yaratılışı doğrudan su ile bağlantılıdır. Ayrıca insan vücûdunun ve dünyanın dörtte üçü sudur. Denizler sonsuzluğu ve Tanrısal kapsayıcılığı sembolize eder. Kısır kadınlar mağaralarda duvarlardan damlayan suları içtiklerinde ve nisan yağmurlarını bir kapta biriktirip içtiklerinde çocuk sahibi olacaklarına inanırlar.
Suyun şekilsiz ve yapısız oluşu onu bir madde olarak algılamaktan ziyade kut kavramı ile ilişkilendirilmesine sebep olmuştur. Aynı şekilsizlik ve enerji olarak algılama durumu ateş için de geçerlidir. Su bir sınırdır, burada uygarlık biter; ötesi farklı bir algıya açıktır. Yüzeyi ayna gibi ters görüntü verir. Ruh da su gibi akışkan ve biçimsizdir. Sulardaki varlıklar yaşlanmazlar hastalanmaz ve çirkinleşmezler.
BEKENBEY
Türk mitolojisinde Adâlet Tanrısı. Yeryüzünde adaleti sağlar. Adil insanları korur. Yarganlar (yargıçlar) doğru kararlar verebilmek için kendisinden yardım isterler. Elinde sivri dişleri olan büyük bir topuzu vardır. Bu topuzla adaleti çiğneyenleri cezalandırır. Adâlet toplumun en önemli unsurlarından biridir ve Türk tarihinde kağanları, padişahları hiç korkmadan adilce yargılayan, hattâ cezalar veren yargıçların bulunduğu anlatılır.
Osmanlı tarihiyle ilgili olarak anlatılan bir kıssada, bir sultanı yargılayan yargıcın “Verdiğim cezayı kabul etmeseydi bununla kafana vuracaktım” diyerek arkasında sakladığı topuzunu göstermesi de konuyla ilgili olabilir. Topuz, adaleti simgeleyen bir nesnedir. Fakat bu adaleti tesis etmek için gerektiğinde zor kullanılcağını vurgular. Adâlet arzusu insanın var olduğu her yerde mevcuttur ve insanoğlunun düzen isteğiyle, hakkı yenildiğinde hissettiği öç alma duygusunun varlığı nedeniyle ortaya çıkmıştır.
İRLE HAN
Türk ve Altay mitolojisinde Ölüler Tanrısı. Yeraltında yaşar. Yeraltındaki evi kırk köşelidir. Evinin önündeki dokuz çam ağacına dokuz oğlu atlarını bağlar. Bazen Erlik Han ile aynı Tanrı olarak düşünülür. Kendisine konur renkli bir atla konur renkli bir inek kurban edilir.
İrle Han''ın Kızı
Altay inancına göre kötü ruhlar daima yeraltında yaşarlar ve yeryüzüne ise ancak siyah bir tilki olarak çıkabilirler. Bu kötü ruhların en ünlüsü de İrle Han''ın kızıdır. Bu kız, avcı ve savaşçıları peşine takarak onları çeşitli felaketlere sürükleyen şeytâni bir varlıktır. Avcılar saatlerce av peşinde koşup yorulurlar ve sonunda kendileri avlanırlar. Çoğu kez yanlışlıkla arkadaşlarını bile vururlar ya da bir uçurumdan aşağıya yuvarlanırlar.
SON
Mitoloji serime bundan sonra Türk mitolojisindeki yaratıklar ile devam edeceğim. Devamında ise destanların üzerinde duracağım. Destanlar serisini Türk kahramanları takip edecek. Serinin devamında ise Türk Mitolojisindeki kadın tanrıça ve kahramanları ele alacağım.