‘Türk meselesi’ni ilk kim ortaya attı?
Son zamanlarda BDP-PKK ile “kanka” görüntüsüne girmiş ve bu yüzden eskiden kol kola oldukları Neo-İslâmcıların bile şimşeğini üzerine çekmiş Nuray Mert nam hanım akademisyen yazar, “Yine ‘Türk sorunu’” başlıklı yazısında “Kürt meselesinin çözümünde, ‘Türk meselesi’veya ‘Türk sorunu’tabirini ilk kimin kullandığını hatırlamıyorum.” (Milliyet, 7 Ağustos 2011) diyor, birtakım ihtimaller sıralıyor.
Kendilerini meraktan kurtarayım: Aksi varit olana kadar bu sözün patenti bana aittir.
İspatı kolay... Tâ 21 Haziran 1992’de, “Kahveci’nin raporu” başlıklı yazımda ne demişim:
“Size ben de bir şey söyleyeyim: Türkiye’de Türk me-selesi var, Kürt meselesi yok... Herkes her meselenin var-lığını kabul ediyor da bir meselenin olduğunu kabul ede-nimizi göremiyoruz. Biz kabul edilen değerler üzerinden konuşmamız, ortak meselelere neşter vurmamız gerekirken, emperyalist anlayışların doğrultusunda kendimize konu icat ediyoruz.
Siz Kürt meselesi ortaya atarsanız, en büyük ihaneti ‘Kürt’dediğiniz insanlara yaparsınız... Siyasî literatürde eşkıya olarak adlandırılan insanları ‘Kürt meselesi’nin çö-zümleyicileri olarak görürsünüz.
Türkiye’de Türklerin yaşadığını, bu toprakları Türk-lerin vatan edindiğini düşünürseniz, bütün mesele çözülmüş olur.” (Arslan Tekin, Kovulacak Güçler, 1993)
Bu yazıyı ne üzerine yazdığımı da söyleyeyim: Turgut Özal’ın bakanlarından Adnan Kahveci’nin “Kürt Raporu” üzerine... O sıra herkes, üzerine vazife olsun olmasın, bir rapor hazırlıyor, hâl çaresi arıyordu. Rahmetlinin kendisinden istemiştim bu raporu... Ve kıyasıya tenkit etmiştim.
Tamam mı Nuray Hanım, merakınızı giderebildim mi?
AB, vizeyi kaldırmaya zorlanmalı
Avrupa Birliği’nin Türklere uyguladığı vize hakikaten haysiyetimizle oynamaktır. Bir de banka hesaplarınızı, ev tapunuzu, menkul ve gayrimenkul ne varsa göstermenizi istiyorlar. Lütfederlerse vize verecekler.
Yere batsın vizeniz!
Bu meseleyi birkaç defa yazdım.
Haysiyetimizin böyle ayaklar altına alınmasına izin verilemez.
AB meseleleriyle ilgilenen bakan Egemen Bağış açıklamış:
“Vize serbestleştirilmesine yönelik sürecin AB tarafından başlatılmasıyla Türk hükümeti de yasa dışı göçle mücadele açısından büyük önem taşıyan Geri Kabul Anlaşması’nı onaylamak üzere harekete geçecektir. Ayrıca, vizesiz seyahat ile Türkiye’den her türlü fiziksel seyahatin yasal yollardan olması sağlanacaktır.”
Egemen Bağış, doğruyu söylemiş.
Dişe diş, kısasa kısas.
Geri kalmış ülkelerin insanlarının gözü Avrupa’da... Avrupa’ya ulaşırlarsa her şey hallolunacak, bütün dertler bitecek... Öyle değil ama kim kime neyi anlatacak? “Cennet” vaat eden aracılar var. Çeteler, her türlü hileyi deniyorlar.
Türkiye, öyle bir yerde ki, sanki dünyanın köprüsü... Bu birinci mesele... İkinci mesele, insan kaçakçılığını organize eden çetelerin Türkiye’yi kullanması, bir “köprü” oluşundan öte, geçiş yollarını kolay bulmalarından. Demek ki, Türkiye suç örgütlerini yakalamakta aciz demeyeyim de, tecrübesiz.
Her yıl binlerce insan ya sınırda, ya denizin ortasında yakalanıyor. Yakalananlar bu kadarsa ya kaçanlar?
***
Kaçakların Avrupa’nın içlerine gidebilmeleri için en uygun ülke Yunanistan... Deniz çok müsait... Trakya’dan da geçişlerde çok insan yakalandı.
Yunanistan şimdi, ekonomisi çöktüğü hâlde onca masraf edip yedi metre derinliğinde 30 metre genişliğinde hendek kazıyor, Türkiye’den geçişleri engellemek için. Olacak iş değil... Bu hendeğin sadece kaçakları engellemek için kazıldığını ister istemez düşünemiyoruz. Hendek de kazsan belli noktalara asker dikeceksin. Hendeksiz asker diktiğin noktaları sıklaştırsa aynı neticeyi alacak. İnsan paranoyaya kapıldıktan sonra tedavisi güçtür; Türkiye’den saldırı mı bekliyorlar yoksa?! Savaş olsa hendekle neyi engelleyebilirler ki...
***
Türkiye, bütün ülkelerle vizeleri kaldırmak için büyük çaba göstermelidir. Öncelikle Avrupa’nın haysiyet kırıcı tavrına kesin tavır konmalıdır.