Türk edebiyat topluluklarını ne kadar tanıyoruz?
İdeolojik sapmalar, fikirler arasına kalın duvarlar örmeler, edebî toplulukları da ayrı cephelere savurmuştur.
Meselâ "Ara Nesil"i biliyor muyuz? Çok az duymuşsunuzdur.
En çok Servet-i Fünûn üzerinde durulur, sonra Fecr-i Âtî''ye geçilir.
Ara Nesil, edebiyat tarihimizde Tanzimat sonrası ikinci nesil ile Servet-i Fünûn edebiyatı arasında kalan ve 1876-1896 yıllarını içine alan devreye deniyor.
Özelliklerini sıralarsam, Servet-i Fünûn''a ve Fecr-i Âtî''ye zemin hazırladığını anlarız:
Sanatkârlar edebiyat üzerinde düşüncelerini yayımlayacak yayın organı buluyorlar. Böylece edebiyat meseleleri daha kolay tartışılır hâle geliyor. Yeni edebiyat taraftarları ile eski edebiyat geleneğini devam ettirenler en önemli münakaşalarını bu devrede yapıyorlar. Racaizade Ekrem ve Muallim Naci arasındaki münakaşalar bu devrede oluyor. Tanzimat sonrası edebiyatçılarının tesir aldığı 1880''den sonra edebiyatımızda görülmeye başlayan natüralizm bu devrede tartışılıyor. Menemenlizade Mehmed Tahir''in romantizmi, Beşir Fuad''ın naturalizmi savunduğu bu münakaşalar sonunda edebiyatımızda akımlar belirmeye başlıyor.
Bunlar Batı''ya açılmanın neticesi diyebiliriz.
Cafer Şen''in "Fecr-i Âtî Encümeni Edebiyatı" kitabı yeni çıktı. (Çolpan Kitap, 323 s.)
"Fecr-i Âtî Encümeni Edebiyatı" Cafer Şen''in doktora çalışması. "Önsöz"de, çalışmasının yolu üzerinde ayrıntılı bilgi verirken şu tespitte bulunur:
"Fecr-i Atî Encümeninin bir beyanname ile edebiyat dünyasına girişi, dönemine göre oldukça yeni ve önemli bir tavırdır. Bu tavırda bir okul, topluluk olma, kendilerini çok net ifade etme çabaları görülür. Fecr-i Âtî hem sözü edilen beyanname hem de düzenli ve periyodik olarak toplanmalarıyla, kendi dönemlerinde Batı''da yaşamakta olan parnasistlere benzer. Zaten Encümen de yaşadığı dönemde bu okulu yakından takip eder. Bu nedenle Fecr-i Âtî Encümeni bütün bu tavırlarıyla Batı kaynaklı bir oluşum görünümündedir."
"Fecr-i Âtî Encümeni Edebiyatı"nda Cafer Şen''in bahsettiği Beyanname''yi vermek isterdim. Uzun ve maalesef dili ağdalı. Servet-i Fünûn''dan sonra, üstelik Selanik''te, Gökalp''ın, Ömer Seyfettin''in öncülüğünde Türkçeyi sadeleştirme çabası hız kazanmışken, Fecr-i Âtîcilerin bunu dikkate almaları beklenirdi. Ama Servet-i Fünûncuların bezdirici, ağdalı diline göre, yine Fecr-i Âtîciler için buna da şükür diyeceğiz.
Beyanname''nin özünü şöyle sıralayabiliriz:
"1- Sanat şahsî ve muhteremdir. / 2- Edebiyatın önemi ve ciddiyeti halka anlatılmalıdır. Ülkenin sanata ve ilmî çalışmalara ihtiyacı vardır. / 3- Sanat ve edebiyat boş vakitlerin verdiği sıkıntıyı gidermek için bir vasıta değildir. O, duyguların eğitimine yardım ederek milletin gelişmesini sağlar. / 4- Edebiyat-ı Cedideciler (Servet-i Fünûn Topluluğu) Meşrutiyetten sonra sanat ve edebiyatla ilgilenmemişlerdir. / 5- Fecr-i Âtî Topluluğu dilin ve edebiyatın gelişmesine hizmet etmek üzere kurulmuştur. / 6- Topluluk, Batılı ülkelerin edebiyatlarını Doğuya, Doğunun edebiyatını da Batıya tanıtacaktır."
Fecr-i Âtî''nin görüşlerini, Yakup Kadri, Celâl Sahir, Ahmed Haşim, Müfid Râtib (Beyanname''de, Fecr-i Âtî Encümeni kâtibi sıfatıyla onun imzası yer alır.), Köprülüzade Fuad, Ali Canib Resimli Kitap''ta savunurlar. Mehmed Rauf, Hüseyin Suad, Raif Necdet de Servet-i Fünûn''da cevap verirler.
Selanik''te, Genç Kalemler dergisinde Fecr-i Âtî mensupları tabiî dil kullanmamak ve ferdiyetçi olmakla suçlanınca, toplulukta kopmalar başlıyor. Hamdullah Suphi, Ali Canib, Celâl Sahir''in Genç Kalemler''ine katılıyor. İkinci Beyanname de topluluğu bir arada tutmaya yetmiyor. 1912''de, topluluk tamamen dağılıyor.
Cafer Şen''in ayrıntılı çalışması, 20. yüzyılının başlarında edebî dalgalanmalara ufuk açıyor.
Okumak lâzım.