Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Dr. Fatma ÇELİK
Dr. Fatma ÇELİK

"Türk" alerjisi olanlara inatla!..

"Türk Tabipleri Birliği(TTB)" ve "Türkiye Barolar Birliği(TBB)"nin adlarındaki "Türk" ve "Türkiye" sözcüklerinin kaldırılması konuşuluyor. Nedeni, Türk Tabipleri Birliği yönetiminin 'teröre destek veren tutumları'. Peki, bu durum, kuruluşun isminin değiştirilmesini gerektirir mi?

Farz edelim, isimden "Türk" kelimesi çıkartıldı, sorun çözülecek mi? TTB, açıklamalarının doğrultusunu değiştirecek mi? Sorun Türk kelimesinde değil ki, onu çıkarmakla çözülsün. Kurumlar sorun çıkarmaz. Sorun, kurumu yönetenlerce çıkartılır.

Türk Tabipleri Birliği bugün yanlış ellerde olup, tüm tabipleri temsil eden bir yapılanma olmayabilir. Ancak zamanında "Çözüm Süreci"ni desteklerken sesini çıkarmayanlar, şimdi neden tepki gösteriyor? Temel esas meslek ilkeleri değil de, siyasi tavır olur ise, işte bu şekilde istikrarsızlık boy gösterir.

Kaldı ki, bu tabipler, uzun süredir "Türk" isminin çıkarılmasını talep ediyorlardı ve defalarca müracaat etmişlerdi. Bu sözde 'ceza' ile aslında onların istediği olmuyor mu?

Türk Tabipleri Birliği eleştirilirken Türkiye Barolar Birliği de araya sıkıştırıldı. Peki, bu uygulamadan Türkiye Barolar Birliği'nin de nasibini almasının sebebi ne? TBB Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu'nun, Afrin Harekatı'nı destekleyen açıklamalarını her yerde okuduk. Öyle ise, sorun yalnızca terörle ilgili olmayabilir mi?!

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye Barolar Birliği'nin anlaşmazlığı eskilere dayanıyor. Erdoğan'ın henüz Başbakanken, bir adli yıl açılış töreninde Feyzioğlu'nun yargı bağımsızlığı konusundaki eleştirilerinden rahatsız olup salonu terk ettiğini hepimiz hatırlıyoruz. Taraflar arasındaki anlaşmazlık sıcaklığını koruyarak devam ediyor...

Feyzioğlu, dün öğlen saatlerinde, Türkiye Barolar Birliği'nin olağanüstü toplantı sonucu aldığı kararları açıkladığı bir basın toplantısı düzenledi ve vatandaşları Ankara'ya bu projeye dur demeye davet etti. Açıklamasında yer alan şu ifadeler dikkat çekici:

-Sayın Cumhurbaşkanı'nın önüne kim bu projeyi getirdi ise işte o kripto "FETÖ"cüdür. Çünkü bu proje 2013'de PKK ile el ele faaliyet gösteren FETÖ' nün projesidir.

-Bu bir emperyal projedir ve 'yine kandırılan Cumhurbaşkanı' eli ile hayata geçirilmek istenmektedir.

-Barolar ve TBB, 'yine kandırılmış olan Cumhurbaşkanı' eli ile yok edilirse, Türkiye'nin diktatörlük olduğuna dair tezleri Avrupa'da ve dünya kamuoyunda kimse tarafından çürütülemeyecektir.

-Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda yapılan değişiklikten sonra yargının tek bağımsız kalan kurumu Barolar Birliği de siyasileştirilmiş olacaktır.

-Milli olmanın ilk koşulu devlet yönetimine kişisel duyguları karıştırmamaktır.

***

Yapılması planlanan değişiklikler çerçevesinde, serbest avukatlık yapmak için baroya, serbest doktorluk yapmak için Türk Tabipleri Birliği'ne kayıtlı olma şartı kaldırılacak. Bunun için ise, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nda ve 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu'nda değişikliğe gidilmesi gerekiyor.

Dahası, anayasamızda da "Türkiye Barolar Birliği" ifadesi, geçici madde 18'de ve referanslarla çeşitli maddelerde yer almaktadır. Peki, bu durumda anayasada da mı değişikliğe gidilecek?

Ayrıca dileyen her avukat grubu kendi barosunu açabilecekmiş. Terör örgütü destekleyicilerinin, cemaatlerin, siyasi grupların her birinin ayrı bir barosu olması ihtimalinin ülkeyi sokacağı çıkmazı bir düşünün! Oluşacak yüzlerce baro, yüzlerce ayrışmayı da beraberinde getirecek.

Bütünleşmekten bahsediyorduk, kutuplaşmadan şikâyet ediyorduk ama birileri birleşmemizi istemiyor anlaşılan. Her çıkan projeyle daha da ayrışıyoruz.

Türkiye Barolar Birliği, bir meslek kuruluşu olup, meslek kuruluşlarının belli meslek mensuplarının eğitim ve uygulamalarını, mesleğin bilimsel ve ahlaki niteliği açısından denetlemek gibi bir işlevi vardır. Ancak siyasi, etnik, dini ayrışmalar sonucu oluşacak baro birlikleri bu işlevini nasıl yerine getirecek?

Meslek odalarındaki seçimlerin demokratikliğini arttırmak için yapılacak bir düzenleme kabul edilebilir; ancak, "Türkiye" ve "Türk" ifadelerinin atılmasının kabul edilebilir hiçbir gerekçesi olamaz.

Bir dönem, kamu bankalarının ve kamu kuruluşlarının tabelalarında yer alan "Türkiye" ve "Türk" ifadelerinin de çıkarılması konusu gündeme gelmiş, alınan tepkiler üzerine vazgeçilmişti. Dilerim, meslek kuruluşlarını, isimlerinde "Türk" ve "Türkiye" geçen ve geçmeyen olarak ayrıştıracak ve yargının bir ayağını daha siyasallaştıracak bu faydasız düşünceden de tez zamanda vazgeçilir.

Yazarın Diğer Yazıları