Turancı derneklerin kuruluşu
Birileri Turancılık üzerine yazarken Vambery'den girip Cahun'dan çıkıyor. "Turancılığı Macarlar icat etti." diyor ve Yahudilerin etkileri üzerinde duruyor.
Önce nasıl bir icatmış görelim!
"Türk Yurdu dergisinin 8 Şubat 1912 tarihli 6. sayısının sonunda, "Türk Şuûnu" (Türk hâdiseleri) bölümünde, "Turan ve Türk Cemiyetleri" başlıklı haber yer alıyor. Haberde, Budapeşte'de "Turan Cemiyeti", İstanbul'da "Turan Neşr-i Maarif Cemiyeti" adıyla dernekler kurulduğu duyuruluyor. Adı "Turan" olmamakla beraber aynı maksadı güden diğer bir derneğin haberi de veriliyor:
"İdarehanemize gönderilen nizâmnâmelerden bu yakınlarda Turan'a ve Türklüğe müteallik üç cemiyetin teessüs ettiği anlaşılıyor. Bunlardan birincisi Budapeşte'de Macar ulemâ ve muteberânı tarafından tesis edilmiş olan Turan Cemiyeti 'La Société Touranienne'dir. Bu mühim cemiyetin riyâset-i fahriyesinde Kont Belazeçini ile Doktor Arminyus Vambéry (meşhur müsteşrik Reşid Efendi) ve riyâset-i fiiliyesinde Kont Pál Teleki bulunuyor. Komite azası arasında şimal Türklerine sevimli siması pek malûm müsteşrik Doktor Miseroş Efendi'yi de görmekle memnunuz. Turan Cemiyeti'nin Fransızca nizâmnâmesinde maksadı şöyle ifade olunuyor: 'Cemiyetin maksadı Macar milletine karâbeti olan Avrupa ve Asya akvâmının ulûm, sanayi, iktisadî, siyasî ve içtimaîsini tetebbu etmek ve ilerletmek -Cemiyetin arzûsu gayrın nef'ine çalışmaktır: Siyasî, dinî meseleler ve menâfi-i şahsiyeye müteallik hususlar mevdân-ı faaliyetten tamamen hariçtir. Cemiyetin faaliyeti ilmî ve umumîdir; cemiyet umûr-i ticâriye ile meşgul olmaz.'
Diğer iki cemiyetin her ikisi İstanbul'da teessüs etmiştir. Bunlardan 'Turan Neşr-i Maarif Cemiyeti' unvanlısının maksadı, nizâmnâmesinin üçüncü maddesinde şöyle yazılıdır: 'Asr-ı hâzır ulûm ve fünûnunun akvâm-ı Turaniye arasında neşr ü intişarına ve fikr-i içtimaîlerini, tenmiye ve tekâmülüne, sanat ve ticaretlerinin zaman-ı hâzırın icap ve muktezâsına göre inkişaf ve tevsiine, âdâb ve fazâıl-i hakîkiye-i İslâmiyenin muhafazasına ve Kur'ân-ı Kerîm'in emir buyurduğu uhuvvet ve muavenet-i İslâmiyyenın beyne'l-İslâm hakkıyla teessüsüne bir sûret-i muntazamada çalışmaktır.'
Üçüncü cemiyetin ismi: 'Türk Ta'mîm-i Maarif Cemiyet-ı Hayriyesi'; maksad-ı teşekkülü 'Memâlik-i muhtelifede mütemekkin Türk kavm-i necîbinin hukuk-ı tabiiyelerine müstenit faâliyet-i ictimâiyelerine bir cereyan-ı muntazam bahşedelebilecek tedâbir-i meşrûaya tevessül ile tarîk-ı tekâmülde tesrî-i terakkîleri esbabını istihzar ve istikmâl eylemektir.'
Maksatlarının milletimize ve ırkımıza nâfi olduğunu yukarıya aynen geçirdiğimiz nizâmnâme maddelerinden anlaşılan ve siyasetle uğraşmayarak iyi eden bu kardeş cemiyetlerin her üçünü ihtiramla selâmlar, cümlesine ciddî ve büyük muvaffakiyetler dileriz. Tanrı, yardımcıları olsun!"
(Türk Yurdu dergilerinin tamamını Osmanlı harflerinden yeni harflere aktardığımızı sık sık belirttim. 231 sayının toplandığı 17 cildin tamamına göz attığınızda, 20. yüzyılın başlarında fikrî hareketleri ve Türk hamlelerini takip edebilirsiniz.)
Türk Yurdu'nda yer alan haber, Ertuğrul Özkök, Ayşe Hür ve gibilerinin kastettiği savletten, yakıp yıkmaktan bahsetmiyor. (Yarın bu haberi sadeleştirerek özetleyeceğim ve ayrıntılara gireceğim.)