'Turan Kupası'?
"Turan Kupası" heyecanını yaşayalım derken, sevincimizi kursağımızda bırakıyorlar. İki gazeteci gözaltına alındı.
Müyesser Yıldız, "Odatv" kumpasına dâhil edilip içeri atılan gazeteciydi. Yine gözaltına alındı. Haber dün sabaha karşı geldi. Ardından Tele1'in Ankara temsilcisi İsmail Dükel de sabaha karşı evi basılıp gözaltına alındı. İkisi de belli bir yaşta; tecrübeli gazeteci. Nedir mesele? Yoksa ankesörlü telefondan mı aranmışlar!
Gözaltına alınan gazeteciler sadece yazıyorlar ve sadece söylüyorlar. Kimseye kurşun sıkmıyorlar. Ne oldu? Evleri bastınız... "Yaklaşmayın... tararız hepinizi..." mi dediler?!
Mahmur gözlerle, "Hayrola memur Bey? Bu saatte kapı çalıp adres sorulur mu?" demişlerdir ve şaşkınlıklarını ancak böyle anlatabilmişlerdir.
İçimiz buruk... Gazeteciler tutuklanıyor. İnşallah arkadaşımız Murat Ağırel ve aynı mevzudan tutuklanan diğer gazeteciler bu ay hapisten çıkacaklardır. Öyle inanıyorum ki, hâkimlerimiz kanunlara bakacaklar, ellerini vicdanlarına koyacaklar ve hakkı teslim edeceklerdir.
Enis Berberoğlu'nun, AYM'nin kararı beklenmeden milletvekilliğinin düşürülmesi, ardından yine gazetecilerin gözaltına alınması insanı düşündürüyor. Böyle kalınmayacağı, mutat "FETÖ" tutuklamaları dışında, "muhalifler"i susturma, temizleme operasyonlarının süreceği akla geliyor.
Diğer taraftan "Turan Kupası" müsabakalarının düzenleneceği açıklamasının gelmesi bizi şaşırttı, desem yeridir. Eğer hakikaten böyle bir düzenleme yapılacaksa, ümit edelim, "birileri" ön kesmeye kalkışmasın. Hususiyetle "iktidar"a söz geçirecek bir partideki milletvekili arkadaşlarıma, tanıdıklarıma sesleniyorum. Beraber "Turan" hayaliyle büyük mücadele verdik. "Turan Kupası" için "olmazsa olmaz!" şartı koymaları gerekir.
"Türk Konseyi" üyesiyiz. Bu konsey Turan'ın daraltılmış adıdır. Spor dalına el atılması tabiîdir. "11 Türk devleti"nden bahsediliyor. Hangileriymiş bunlar? "Turan Kupası" meselesinde muğlak noktalar var; açıklığa kavuşturulmalıdır.
Neo liberalleşmeyen, bukalemunlaşmayan komünistleri seviyorum. Ama onların da uyanmaları, "Turan" deyince irkilmemeleri, eski Sovyetler'in yükünü omuzlarından atmaları lâzım. En azından Sultan Galiyev'i anlayabilmeliler. O, sosyalist/komünistti ve Turancıydı. Stalin, pek çok Türk aydını gibi onu da kurşuna dizdirdi (1940). (Dr. Halit Kakınç, Sultan Galiyev'e dair akademik çalışma yaptı."Kızıl Turan-Sultan Galiyev" kitabını yayınladı. Muhterem sosyalistlerimiz... Bu kitaba bir göz atın lütfen.)
Turancılık hepimizin meselesi olmalıdır. Soyca, dilce, çoğu dince birbirine yakın, birbirinden türemiş halkların birliği... Hepsi bu. Zamanında kim karşı çıktı? Sovyetler!
Burada, Özbekistanlı gazeteci ve eski milletvekili, ülkesinde Turan Teşkilâtı'nı kuran Cihangir Muhammed'le yaptığım röportajı verdim (3 Kasım 2017) ve yeri geldikçe hatırlattım. Okumanızı isterim.
"1944 Irkçılık Turancılık Davası" kafa bulandırmasın... İkinci Dünya Savaşı bitiminde Stalin zaferini ilan ederken, Türkiye'de, Rusları rahatsız edecek ne olabilirdi? Elbette "Bütün Türkler bir ordu..." diyen Turancılar! Zamanın iktidarı kasıtlı olarak Turancılığı "ırkçılık" olarak gösterdi ve tutuklamalara gitti. Atsız, Alparslan Türkeş, Orhan Şaik Gökyay dâhil hepsi beraat etti. Ama çamur attılar izi kaldı.
Ailenin dayanışmasını, bütünlüğünü istemek neden suç olsun.
İnşallah "Turan Kupası" haberi doğru çıkar.