‘Törelen de gel’
Töre dergisinin yeniden çıkmaya başladığını size müjdelemiştim. Hakikaten bir dönemin kadrosunu yetiştiren dergidir Töre... Yeni dönemin ikinci sayısı geldi. Umut aşılayan, dolgun, muhtevalı.
Âşık Reyhanî, Töre’de Yetik Ozan’la atışmış, “Törelen de gel” demişti. Yine “Töre”lendik.
Yetik Ozan’ı (1942-1978) bir bunalım anında çok genç yaşta yitirdik. (Asıl adı Turgut Günay’dır.) Az şiir bıraktı bize ama “tam” şiir bıraktı. Bu toprağın, bu ruhun şiirinin gergef gibi işlenerek yazıldığını iki şairde çok açık gördüm... Biri Necip Fazıl Kısakürek, ikincisi Yetik Ozan’dır. Aralarında 38 yaş fark olmakla beraber, önce Yetik Ozan’ı fark ettim; Necip Fazıl’ı da didik didik okudum ama daha sonra... İkisinde de ana kaynak “Türk ruhu”dur. Onu başka tarafa çekmek isteyenler “Türk ruhu”nu anlamayan, “hümanizm”le “İslâm”ı karıştırmış, “yeryüzü insanları”dırlar.
Ruhlarına Yunus Emre’den ve Karacaoğlan’dan edebiyat neşvesi üflenmemiş, hiç kimseden yerli “fikir” ve yerli “eser” beklemeyin!
“Necip Fazıl’ın koşmalarından haberiniz var mı?” demiştim. Anadolu Mecmuası’nda 1924-1925 arasında 14 şiiri çıkmıştır ve hepsi âdeta Karacaoğlan’ın sazından imbiklenerek işlenmiştir. (Dr. Arslan Tekin-Dr. Ahmet Zeki İzgöer (Hazl.), Anadolu Mecmuası, TTK Yayınları, Ankara 2011.)
Yetik Ozan’ı Töre’de okumuş ve çok heyecanlanmıştım. Daha lisedeydim. Sonra 12 Eylül darbesine hızla aktık...
Yetik Ozan’ın şu dörtlüğü 12 Eylülcüler muhâkeme edilirken mahkemenin kapısına asılmalıdır; “Cunta” neden “suçlu” olduğunu idrak etmelidir:
Yüce surları ören taş değil, düşüncedir. /Kişiye uzluk veren, yaş değil, düşüncedir. / Suç onun eseridir, yasa onun eseri; / Darağacına giren baş değil, düşüncedir.
***
Yeni törenin imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü Ömer Faruk Beyceoğlu’dur. Yayın danışmanı ise A. Yağmur Tunalı. İkisi de mekteptaşım. Yağmur’la aynı dönemiz; yazmıştım; “Melâl Burcu’ndan tanırsınız. Yahya Kemal gibidir; şiiri vardı, kitabı yoktu ama bir şiiri bile yetiyordu. Melâl Burcu’nu okursanız, ne demek istediğimi anlarsınız.
Dergi 110 sayfa ve dolu dolu... Tek sayısıyla bir “mektep” diyebiliriz. Yeni derginin bir özelliği, Töre ile yetişenlerin aynı dergide yazmalarıdır. Hangi bir ismi sayayım... Ahmet Tevfik Ozan, Reşat Gürel, Nefi Demirci, Prof. Dr. Vahit Türk, Prof. Dr. Nurullah Çetin, Prof. Dr. M. Metin Karaörs, Prof. Dr. Hilmi Özden... Hepsi birbirinden değerli daha birçok isim. İleride, özellikle Prof. Dr. Hilmi Özden’in “Aşk ile Aldatmak ve Elif Şafak” ile Burçin Öner-Dilek Akıllıoğlu-Yunus Emre Uyar’ın “Türk Milliyetçisi Gençlerin Eğitim ve Üniversite Vizyonu Üzerine” başlıklı derinlikli makalelerine tekrar dönmek isterim. Prof. Dr. İskender Öksüz, Türkiye’nin ender yetiştirdiği aydınlardandır. Hoca’yla her sayıda yapılacak mülâkat yol gösterici olacaktır.
(Töre için: 0312 472 70 10)