Tiyatrocular ‘Ergenekoncu’mu?!

“Muhafazakâr” sanattan değil; ancak, “edepli” sanattan bahsedebiliriz. “Muhafazakâr”, belli kesimi vasıflandırır ve içinde ister istemez ideolojiyi barındırır. “Edep” ise herkese lâzımdır; ideolojisi yoktur.
Şehir tiyatrolarında da, devlet tiyatrolarında da pek çok “edepsiz” oyun oynandığı vâkıadır.
Tiyatrolar, televizyon kanallarındaki dizilerden çok daha “edepli”dir. Tiyatroya isteyen gider ama televizyon öyle değil; seyretmek zorundasın. Hiç seyretmem dediğinizde bile kanal değiştirirken, ne varmış diye saniyelik duruşunuz, “edepsizliği” karşınıza çıkarıverir.
Önceki gün Başbakan R. T. Erdoğan’ın kendi partisinin geçlik kollarının kurultayında yaptığı konuşmayı biraz dinledim. Şehir tiyatroları meselesi kısmını tam dinledim ve merakla bekledim... “İsyan”ı ne zaman “Ergenekon”a bağlayacak?!
Bağlamadı. Doğrusu ne olduğunu anlamadım! Tiyatrocuların isyanının arkasında mutlaka “Ergenekon” vardır!
Ben şimdiden söylemiş olayım da... Sonra birileri “isyan” ve “Ergenekon terör örgütü!” arasında bağ kurarlarsa, önce ben yazmıştım, diye el çırpacağım!
Şakası bile ürkütücü ama bizi maalesef kuşkulu yaptılar.
R. T. Erdoğan’ın sözlerine aslında itirazım yok:
“İstanbul’da Şehir Tiyatroları meselesinde o despot anlayış, o kibirli tavır bir kez daha tezahür etti. Şehir Tiyatroları’nda yapılan bir yönetmelik değişikliği üzerinden hem bizi, hem bütün muhafazakârları aşağılamaya ve küçümsemeye başladılar. Allah aşkına soruyorum. Siz kimsiniz? Siz her konuda söz söyleme, her konuda otorite olduğunuzu iddia etme ehliyetini nereden alıyorsunuz? Bu ülkede tiyatro sizin tekelinizde mi? Bu ülkede sanat sizin tekelinizde mi? Sanat konusunda söz söyleme ehliyetine sahip olan sadece sizler misiniz? Geçti o günler... Artık despot aydın tavrıyla parmağınızı sallayarak bu milleti küçümseme, azarlama dönemi geride kalmıştır.”
“Aydın” kimliği üzerinde söz söyleyecekler Mahmut Çetin ve İkbal Vurucu’dur. Onlar “tiyatrocu aydınlar”ın tavırlarını da ele alırlar.
Biraz edebiyat okuduğumuz ve “Darü’l-Bedâyi” dönemlerinden beri Şehir Tiyatroları’nı az-çok incelediğimiz için bu müessesenin ne getirip ne götürdüğünü biliriz.
Şehir Tiyatroları da kapansın, Emek Sineması da yıkılsın!
İki “isyan” da aynı tipler! Maksat bellidir.

***


Türkiye’yi dönüştürmeye yemin etmiş bir başbakanımız olduğuna kesinkes inandım!
Önündeki engelleri bir bir yıkıyor.
Ama, yıkarken suçlu suçsuz demeden “kendisinden olmayan” herkesi duvar altında bırakıyor!
Samizdat (Soner Yalçın’ın “Ergenekon” deşifresi kitabı) bize çok ipucu veriyor. Diyorum ki, Soner Yalçın’a “Karanlık Oda”nın adamı deyip geçmeyin. Yazdıkları çok inandırıcı; bir kulak verseniz!
Bir şeyin üzerine gidenler, ileride şartların değişebileceğini de göz önünde tutmalıdırlar.

Yazarın Diğer Yazıları