TİP-HDP-CHP derken (2)
HDP'nin aldığı oylar bir bölgede kümelenmeyip Türkiye sathına yayılmışsa bir "Türkiye" partisidir ve kimsenin söyleyecek bir sözü olamaz. Ama anayasayı çiğneyip etnisite üzerinden oy devşirmeye kalkarsa problem var demektir.
Şöyle: HDP, PKK ile iş bölümü yapmıştır. Silâhı bir mevzi kazanma aracı olarak kullanıyor. Siyasî sahada, PKK'ya destek sağlamaktadır ve bizim solcularımız, HDP/PKK sırf Marxist olduğu için, desteklemektedir. Gerçi bu seçimde Dev-Gençli 68'ler kendi aralarında ayrıştılar, hatta ayrışmanın ötesinde birbirlerine girdiler. HDP'yi destekleme bildirisi yayınlayanlara karşı sert tavır koyanlar oldu ve karşı bildiri yayınladılar. (HDP destekçisi imzacılardan Ali adlı DTCF'liyi biliyorum. 1974 Ecevit-Erbakan Affı'yla fakülteye dönmüştü. Solu etrafında topluyordu. Bir de Şahin adlı biri vardı. Onlar toplaştı, biz toplaştık, sıkıyönetim kalkar kalkmaz büyük çatışma çıktı. Sol sürülüp çıkarıldı; iki yıl fakülteye giremediler. Zaman zaman yazdım. PKK'nın kurucularının kaynağı da DTCF'dir. İsimlerini söyleyeyim: Kemal Pir, Cemil Bayık, Ali Rıza Altun... Belki başkaları da vardır. Şu hatırayı da ekleyeyim: Çatışmada rahmetli Harun Çakır'ı (2011'de Ak Parti'den milletvekili seçildikten kısa bir süre sonra kaybettik.) kantinin önünde Yabancı Diller Bölümü'ne çıkan merdivenin altında yerde yatarken gördüm. Elleriyle başını tutuyordu. Bana, "Kemal Pir demir çubukla vurdu." demişti. Kemal Pir, 1982'de Diyarbakır Hapishanesi'nde, açlık grevinde öldü. K. Pir'le ilgili bir hatıra daha var. Önemli. Yazı uzamasın. Başka bir zaman.)
Solun belli başlı gazetelerinden Birgün'de Önder İşleyen'in 24 Haziran seçimlerini yorumladığı yazısında solun "PKK" ısrarının yanlışlığını vurguluyor:
"Solun en büyük yanlışlarından birisi Kürt ulusal hareketi etrafında birleşerek kazanılabileceğine ilişkin yanlışı tek çıkış yolu olarak öne çıkarmasıdır. Bu düşüncelerin belirlediği seçimlerde, sonunda 16 yıldır kurulan düzene karşı toplumun genelinde seslenebilecek hiçbir gerçek çözüm önerisi de ortaya konulmadan, biraz popülizm biraz da şamata ile bu süreç tamamlandı." ("Dengeyi Değiştirmeliyiz", Birgün, 1 Temmuz 2018).
"Popülizm" ve "şamata" da yerinde bir tespit.
Dün Prof. Dr. Kadir Cangızbay'ın TİP örneğini vermiştim. O yazıda bir örnek daha var: "Sol/sosyalist mücadelenin legal çerçevede yapılmasını oportünizm olarak nitelendirip illegal/silahlı pratiği yüceltenler sol içinde ağırlık kazanıp TİP'in karşısına dikilirler. 60'lı yıllarda sol için legal alanın sıkı sıkıya dar olduğu açıktır; ancak, legal çerçeveyi tümüyle ikinci plana atmanın silahlı mücadeleyi tek yol hâline getirmesi ve sivil hayattan kotarılacak lojistik desteğin önünü kesmesi de mukadderdir."
Sol silâhı seviyor, sol mikro milliyetçiliği seviyor, sol parça-bölüklüğü seviyor, sol ufalanmayı seviyor... CHP içinde yuvalandılar ama HDP deyince içlerince bir sevinç dalgası kabarıveriyor.
CHP şunun cevabını aramalı: Sol deyince ne anlaşılmalıdır: Dev-Genç artıkları mı? Bölücüler mi? Sosyal demokratlar mı?
Görebildiğimiz, HDP, CHP'de kuluçkaya yatmış. Kimse bu yaban ördekleri nasıl geldi de yuva yaptı, diye sormuyor.
CHP yönetimi, eğer bu kuluçka içinden çıkmamışsa; önce, il, ilçe, büyük kongre delege yapısını incelemeli. Sonra, mensuplarını bir hizaya dizip "Ne oluyoruz arkadaşlar!" demeli ve herkesi düşünmeye davet etmeli.