Testi çatladığında onarılsa da nafile

Biliyorum, zararın neresinden dönülürse kârdır…

Biliyorum, testi çatladığında onarılması halinde bile hiçbir zaman eskisi gibi olmaz.

Velhasıl, bir güzellik her ne şekilde olursa olsun yara aldığında…

Belli konumdaki insanları aleni ya da basın yayın yoluyla şahsına yönelik hiç de söylenmemesi gereken sözler söylendiğinde, bunun telafisi tahmin edilemeyecek kadar zordur.

*

Zordur da telafi edilemez mi?

Bu kadar zor olan bir konunun telafi edilebilmesi için büyük bedeller ödenmesi gerekir.

“Nasıl bir bedel ödenebilir?” derseniz, orasını ben bilmem.

Benim bildiğim müthiş bir taviz verileceğidir.

Bazı konular görmezden gelinecektir.

Dünlerde çok şey söyleyip bugün bir yakınlaşma talebinde kim bulunuyorsa o bunun gereği yerine getirecektir.

*

İnsan bir güzelliktir.

Onu, Rabb’im mükemmel yarattığını söylemektedir.

Öyleyse her birimizin o mükemmelliğe yakışır eylem ve söylemlerde bulunmamız gerekir, diye düşünüyorum.

*

Hani bunu söylerken olaya dinsel hiç bakmıyorum.

Çünkü din; kişilere, bireylere yöneliktir

Bir üst makam sahibinin:

Sözlü…

Yazılı…

Fiziki her türlü davranışları bireyden çok toplumları ilgilendirir.

*

Hele de bir kişi bir toplumu ya da bir ulusu temsil ediyorsa, o kişilerle ilgili sarf edilen sözler, ‘On bir bin milyon’ kere daha düşünülüp, ondan sonra ağızdan çıkarılmalıdır.

Çünkü onlar sadece bir gerçek kişi değillerdir.

Her ne kadar gerçek kişilermiş gibi görünüyor olsalar da üstlendikleri konumları itibarıyla tüzel kişi konumundalardır.

Tüzel kişiler de hangi şartlarda olursa olsun sorumluluk alanlarına sahip çıkma adına:

Kiminle nerede…

Nasıl…

Ve ne şekilde konuşulacağı, bir şekilde bellidir.

*

Tavır ve yaklaşımları ise adına ‘Diplomasi’ denilen çok özel bir iletişim kurma yöntemi vardır ki tam da burada bu iletişimi başlatacak ve devam ettirecek olan ‘Diplomatlar’ devreye girer.

*

Keşke zamanında böyle olmuş olsaydı…

Keşke meydan okuyucu…

Karşısındaki mevkidaşını küçük düşürücü ifadeler yerine, çok daha aklı başında ifadeler kullanmış olsaydı da bugün millet olarak onun zararını çekmiyor olsaydık.

*

Şimdi ne olacak?

Doğrusu ben, Türkiye’nin, Suriye Devlet Başkanı Esad ile yaptığı girişimlerin çok da etkili olacağını düşünemiyorum.

Her şeye rağmen bir düzelme olacaksa da kazanan daha çok Esad’ın kendisi olacaktır.

Türkiye maalesef, -çok üzgünüm- Suriye ilişkilerinde özellikle de lider bazında hata yapılmıştır.

*

İki ülke de ortada var olan testiyi çatlatmanın ötesinde, o testiyi kırmışlardır. Testinin parçalarını nasıl toplarlar?

Topladıklarını nasıl bir araya getirebilirler?

Bir araya getirdiklerini nasıl hassas ve belirsiz bir şekilde işleyerek o testiyi eskisi gibi değerlendirebilirler bilemiyorum.

Değerlendirebilirler mi, onu da bilmiyorum?

*

Kendi adıma bu gibi durumlarda uluslararası aracıların çok da önemi olacağını düşünmüyorum. Liderlerden çok, bakanlar, diplomatlar derslerine çok iyi hazırlanmalılar ki bugün de o yapılıyor.

*

Ben “Keşke bütün bunlar hiç yaşanmamış olsaydı.” diyorum ya, biliyorum boş konuşuyorum.

*

Yaşandı çünkü

Testi çatladı, hatta kırıldı.

Onarılır mı?

Bekleyelim görelim efendim.

Yazarın Diğer Yazıları