TEOG'u kim getirdi ki

R. T. Erdoğan A Haber'e çıktı ve dedi ki:

"Ben talimatım verildiği zaman bu talimatın biteceğini biliyordum. Meselâ ben TEOG olayını istemiyorum ve bunu da artık yanlış buluyorum. TEOG'un kaldırılması lâzım. (...) Kaldırılacak hemen, kaldırdık, bitti. Bunun kararını verecek olan hükümettir. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak bunu Bakanıma, Başbakanıma bir kere söylerim olur biter."

R. T. Erdoğan bütün gücün kendisinde olduğunu göstermek istiyor. Her yerde o var. Her şeyi o söylüyor. Her şeye o karar veriyor. Başbakan bir genel müdür, bakanlar birer şube müdürü... Görüntü böyle...

Aslında bakanlar kurulunu kaldırmak lâzım. Bilmiyorum ama Saray'da düzinelerce başdanışman var. Bunların her biri muhakkak bir bakanlığı takip ediyordur. Bakanlığın bütün birimlerine vâkıftırlar. Reis, madem her şeye hâkim, bakanlıkları da başdanışmanları yürütsün. Rejim değişti nasıl olsa... Kimse "Ne oluyor arkadaş?!" diye sormaz. Başkan böyle istedi ve böyle oldu!

(Neden danışman değil de başdanışman? "Başa baş gerek!" herhâlde... Başbakan'ınki, bakanlarınki "danışman", Saray'nki "başdanışman". Uygundur!)

Reis, ne zamandır halkı ilgilendiren mühim meseleleri, televizyonlarda, seçtiği gazetecileri karşısına alarak açıklıyor. Soruların önceden belirlendiği belli. TEOG meselesi o sıra akla geldiği için sorulmadı; "Bunu soracaksınız, Reis açıklayacak." dendiği için soruldu. Biz gazeteciyiz, biliriz!

Sanki zamanında bu sistemi getiren kendileri değil... Üste çıkma buna denir. Halk sanacak ki, Cumhurbaşkanı her şeyin en iyisini düşünür; Başbakan, bakanlar bu kadarını düşünemez. Bakanlar kurulunu arada bir Saray'da toplayan kendileri değil mi? Neden bu mesele bakanlar kurulunda ele alınmadı? Getirilecek yeni sistemle beraber kamuoyuna açıklanmadı?

Reis her şeyi düşünür. Bir talimatla her şeyi hemen değiştirir!

Buyrulduğuna göre, TEOG dedikleri orta öğretimde öğrenci yerleştirme sistemi artık kaldırılacak.

TEOG'la, Millî Eğitim Bakanlığı, öğrencileri puan sıralamasına göre tercih ettikleri mektepler içinden birine yerleştiriyordu. Bu mekteplerin biri dağda, biri bayırda olabilir; fark etmez! "Artıklar" ise imam hatiplere gönderiliyordu. Asıl sıkıntı burada... Saray, imam hatipleri hayatının gayesi hâline getirmiş; "imam hatipleri ihyâ eden reis" olarak anılmak istiyor. Devletin hemen bütün imkânlarını başta ENSAR olmak üzere imam hatiplere destek verecek vakıflara sunmasının tek maksadı bu.

İmam hatipler ileride başımıza öyle gaileler açacak ki, tarifi yok! Adı üstünde "imam hatip!" Kuruluş gayesi, imam ve hatiplerin yetişmesi... Ama bu mektepler taraftar yetiştirmek için tanzim ediliyor. "Yarım imamlar" her yerde olacaklar. Bu kafa milleti dinden de uzaklaştırır. Geçmişte, imam hatiplerin "üvey evlat" muamelesi görmesine duyulan hınç, baştakileri ölçüsüz hareketlere sürüklüyor.

TEOG'un kaldırılmasının istenmesinin altında, galip ihtimal bu "yarım imamlar"a yol açma yatıyor.

Çok çok fazla imam hatip açıldı; doldurulması lâzım!

Böyle bir eğitimle nereye kadar?!

Yazarın Diğer Yazıları