Teğmenlerin sloganları ‘Saray’ çıkışlı mı?

Yeni mezun teğmenler hep bir ağızdan “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diye haykırıyorlarsa, önlerinde de arkalarında da kendileri vardır.

Neden daha önceki mezuniyet törenlerinde böyle haykırmadılar da şimdi haykırdılar?

Sadece “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diye haykırmadılar, daha önceki metni okudular.

Bu birden gelişen bir hâdise değil. Mutlaka kendi aralarında konuşmuşlar, biz önceki yemini de okuyalım, Mustafa Kemal’i de hatırlatalım, demişlerdir. Bu gelişmelerden “yukarı”nın haberinin olmaması imkânsız. Saray’ın her yerde gözü var, kulağı var. Üstelik okul birincisi sloganlara, yemine öncülük ediyor.

Önce resmî tören yapılıyor. 960 teğmen ant içiyor. Slogan falan yok. Bir saat sonra 400 kadarı tekrar toplanıyor, okul birincisi hanım teğmen öncülüğünde “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diye haykırıyorlar. Sonra önceki andı okuyorlar:

“Ant içeriz ki; Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller, karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk İstikbalinin evlatlarıyız! Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacak ve şerefimizle öleceğiz! Ne mutlu Türk’üm diyene!”

İktidarın okuttuğu metin şöyle:

“Barışta ve savaşta, karada, denizde ve havada / Her zaman ve her yerde / Milletime ve cumhuriyetime / Doğruluk ve muhabbetle hizmet, / Kanunlara ve nizamlara ve amirlerime / İtaat edeceğime ve askerliğin namusunu, / Türk sancağının şanını canımdan aziz bilip / İcabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda / Seve seve hayatımı feda eyleyeceğime / Namusum üzerine ant içerim.”

***

Bir hesapları olanlar sinsidir. Renklerini belli etmezler. Karar vericilerin dümen suyundan giderler. Fetullah ve takipçileri son ana kadar iktidarla iç içeydiler... Destek veriyorlardı. Washington’dan işaret gelince harekete geçtiler.

Bu kadar hazırlık görülüyor, devleti yönetenler nasıl uyanmıyorlar? O da soru işareti. “Yukarısı” bile iş birlikçi desek, mümkün değil. Olabilecekleri tahlil edemiyorlar. Tedbir almaktan uzaklar.

“Mustafa Kemal’in askerleri” teğmenlerin bir kastı olabileceğini düşünebilir misiniz?! Her şey Saray’ın bilgisi dâhilinde. Slogan öyle “Atatürkçüyüz” diyen, kırk çeşit kesimi hatırlatan bir slogan değil. İstiklâl Harbi’ni başlatan komutanın adıyla atılan slogan. Bir bakıma vatan için biz de savaşırız, biz de ölürüz. Zaten savaşıyoruz. Zaten ölüyoruz, demek. Başka izahı olabilir mi?

Kendilerini Saray’ın uzantısı gören kesimler müsterih olsunlar. Saray her şeyi biliyor, her şey kontrol altında. Darbe hazırlığından asla bahsedilemez.

Şunu da düşünmemiz gerek. İktidardakiler -iktidardakiler dediysem de bir kişi var- o kişi için “iktidar” kelimesiyle aynı kökten gelen “muktedir” sıfatını kullansam, mutlak bir hâkimiyetten bahsetmiş olurum. Şu şartlarda, “muktedir”den de söz edemeyiz. Bütün ipler elinde ama, o iplerde kopmaya yüz tutmuşlar var. Artık bir muvazaa söz konusu. Ama kontrollü.

İpler sımsıkı tutulunca patlamalar kaçınılmaz. İnsanları ferahlatmak, bir ülkede farklı düşünceler varsa kapı aralamak gerekir. Bu hesap içinde olunmadığını iddia edebilir miyiz?

Zaman her şeye ışık tutar. Yanılıp yanılmadığımızı göreceğiz.

***

İnsanlarımızı eğlendiren ekranların şirin tipi Cübbeli Ahmet teğmenlerle ilgili “Teğmenler iyi niyetli. Teğmenlerin tarikat baskısı altında ezildiğini ve bu baskıdan kurtulmak için bu yemini ettiklerini düşünüyorum.” diyorsa düşünmek lâzım. Ya Saray’dan bir işaret aldı ya da kendisinin de içinden çıktığı İsmail Ağa Cemaati’nin ana unsuruyla derin problemi bu sözleri söyletiyor. Acaba, İsmail Ağa’nın, askerlere nüfuz etmesini kastetmiş olabilir mi? Onun için mi slogancı teğmenlere gülücük gönderiyor?

Dediğimiz gibi zaman içinde her şey ortaya çıkacak.

Yazarın Diğer Yazıları