Tayyip Bey! PKK’nın ‘din’ini yeni mi farkettin!
Recep T. Erdoğan, PKK’yı anlar gibi görünüyor ama geç anlar gibi görünüyor.
Millî hislerle donanmış kesimler devamlı PKK’nın ön ve arka yüzünü hep açığa vurdular, “Etme muhterem Recep Tayyip Erdoğan! Gel, bunlara uyma; adamlara “açılım, maçılım” kâr etmez... İnsanlarımıza musallat olan Marksist-Leninist Abdullah Öcalan ve avanesine inanma... Onlarla müzakereye geçme... Onların görüşlerini dillendirp “siyasî çözüm” isteyenlerle kolkola girme!” diye haykırdılar!
Ama dinleyen kim...
Recep Tayyip Bey, kalkmış, Öcalan’ın kendisini “peygamber”, hatta “Tanrı” lân ettiğini söylüyor.
Bunlar kitaplarında öteden beri vardı.
Bir PKK’lıyla 1996’da uzun bir röportaj yapmıştım. Hadi röportaj yaptığım kişinin ismini de vereyim. Sonra çok ünlendi bu isim: Sami Demirkıran. PKK’nın din düşmanlığını Sami açık açık, örneklerle anlatmıştı. Uzun kış günlerinde inlerinde eğlence düzenliyor, namazla, imamla dalga geçiyorlarmış. Seminerlerinde dine karşı konuşuyorlarmış.
Bu sıralar, PKK’lıların namaz kılanlarla dalga geçme görüntüleri televizyonlara servis edildi.
Çok geç kaldınız Recep T. Erdoğan Bey!
Hiç okudunuz mu yazılarımı... Tâ 2003’te, siz hükûmet kurduğunuzda, çetele tutmaya başlamıştım. Ara ara şehit cenazeleri geliyor, sizler ise nişanlara düğünlere gidiyordunuz. Bir kere bile şehidin cenaze törenine katılmamıştınız. O hafta kaç şehit cenazesi geldi, kaç düğüne gittiniz... Yazıyordum. Giderek sayı arttı ve takip edemez oldum, çeteleyi bıraktım. Ne kadar üzücü.
Ne yalan söyleyeyim şunu düşünmüştüm... PKK’nın “yıkım”ı Recep Tayyip Erdoğan’ın işine mi gelecek yoksa... “Enkaz” üzerine kendisi mi bina kuracak?!
Dehşet verici değil mi!
PKK’nın terörü neden arttı, destekçileri neden şımardı ve neden şimdi size kafa tutuyorlar?
Hiç düşündünüz mü?
Siz, önce onların önündeki çalıyı, çakılı temizlediniz... Yolları açıldı; kendilerine güven geldi; daha emin adımlarla ilerliyorlar... Eğer devlete karşı savaşta galip gelirlerse hiç heveslenmeyin “enkaz”ı size bırakmayacaklar... Kendileri binalarını kuracaklar!
“Açılım” dediniz... O kadar hesapsız bir açılımdı ki, hem kanunları çiğnediniz, hem PKK destekçilerini “açılım”ın baş mimarları yaptınız... Sizin Ankara’da 12 Neo-İslâmcı ve eski Marksist-Leninistlerle yaptığınız toplantı... Sonra Diyarbakır’a gidip PKK’nın ekmeğine yağ sürecek Öcalan’ın fikirlerini dillendirmeniz... Ve Ankara Polis Akademisinde “PKK açılımı”nı başlatmanız.
Kimlerdi o toplantıyla katılanlar... Omurgasızlar, ateistler, bir dönüp bir daha dönmekte bir beis görmeyenler.
Şimdi PKK’nın tezlerini dillendiren biri size karşı yazdı diye “Nâ-mert” dediniz... “Münhasıran Türk milliyetçiliğine karşıyım.” diyebilen, yazabilen bu hanım sizin PKK açılımınızı bile yeterli görmedi, fazlasını istiyor. (Gerçi siz de, milliyetçiliği “etnikçilik” sanıp “münhasıran” Türk milliyetçiliğine karşısınız ya...)
RTÜK’ün AKP kontenjanından gelen üyeleri, sizin önünüze güller dökmek için kanunen yasak olduğu, yaptıkları din, dil, ırk, bölge ayrımına girdiği hâlde, ülkemizin bir bölümünün başka adla adlandırılmasına ruhsat verdi. (“Savcılar nerede?” diyeceğim ama... Önlerinde “açılım” var, harekete geçemezler. Recep Tayyip Bey’in gazabından Allah korusun!)
Ankara’da Keçiören Belediye Meclisi AKP’lilerin oylarıyla meclis salonunda asılı “Ne Mutlu Türk’üm diyene” sözünü kaldırdı. Hepsi sizin gözünüze girmek için.
Etnikçilik hortlatıldı... “Türk” yok sayılmaya başlandı. Belki siz “açılım”ın bu noktaya varacağını düşünmediniz.. (Yoksa düşündünüz mü! İçin için seviniyor musunuz!)
Kraldan fazla kralcı kişiliksizler, fikirsizler, sizi bile yayan bırakabiliyorlar.
***
Şunu da yazmadan geçemeyeceğim:
Recep Tayyip Erdoğan’ın açılımının en büyük destekçisi iki isim yine PKK yandaşlarına çalışıyor. İkisi de artık PKK’nın sözcüsü gibi çıkan Radikal’in yazarı. Biri Oral Çalışlar, diğeri Cengiz Çandar... Oral Bey, açık açık PKK’nın İstanbul adayı, polisi Recep Tayyip Bey’in gözünün içine baka baka tokatlayan PKK destekçiliğinden ceza almış bir hanım adaya oy vereceğini ilân etti.
Cengiz Bey, MHP liderinin Diyarbakır’a gitmesini orada yaşayan insanlara hakaret olarak gördü... PKK’ya yaranmak için çok çirkin bir yazı yazdı. Kin ve düşmanlık saçtı, insanları birbirine düşman gösterdi. Hâlbuki, bütün Türkiye’de MHP liderinin Diyarbakır’a gitmesi kadar, yaptığı konuşma da iyimser bir hava estirmiş, dost-düşman çok insan alkışlamıştı.
(Radikal PKK’nın sözcüsü gibi, demiştim... Seçim bürosunda molotof-kokteyli bulunan, Neo-İslâmcıların çok pohpohladığı “militan” milletvekili adayı Sırrı Süreyya da Radikal’in yazarıydı.)
Bu isimler, TRT’nin, Neo-İslâmcı AKP’nin kayıtsız şartsız destekçisi basın-yayın organlarının ekranlarından ve sütunlarından da inmiyorlar. Nereye baksan onları görürsünüz.
Recep Tayyip Erdoğan Bey! Kimler yoldaşınız sizin böyle... Şöyle arkaya yaslanın, gözlerinizi hafif kapatın ve olup bitenleri zihninizde ölçüp tartın... Lütfen!
***
Yarından sonra sandık başındayız. Elinizi önce bayrağınıza, sonra vicdanınıza koyup oyunuzu atın.