Tarikatlar/cemaatler nasıl hizalandırılacak?
Cinsî sapık tarikat şefini, cinci hocayı, badeciyi biliyoruz. Şikâyet edilmeselerdi ve tutuklanmasalardı hiçbir şeyden haberimiz olmayacaktı.
Kimi 30, kim 44 tarikat/cemaat diyor. Bir de kolları varmış ve 400'ü buluyormuş. Hiç şüpheniz olmasın, tarikat şeflerinin tek hesabı var; mürit çoğaltarak bir diğerine nispet etmek.
Yeryüzünde tarikatlar da cemaatler de var olagelmişlerdir. Bunun önüne geçemezsiniz. Bir de insanların mutluluğu esastır. İnsanlar bir grup içinde yer almaktan mutluysa, söyleyecek sözünüz olabilir mi?
Aynı düşüncede insanlar parti kuruyorlar, dernek kuruyorlar, vakıf kuruyorlar. Kendilerince huzur bulmak isteyenler de tarikatların/cemaatlerin kapısını çalıyorlar. Eğer iç rahatlıklarının dışına çıkarlarsa, esas gayelerinden uzaklaşmış olurlar.
Kontrolsüzlük, muhakeme yürütememek, tarikat şeflerinin her sözünü Kur'ân-ı Kerîm'in bir ayeti saymak insanı sapıtır.
Yapılacak iş tarikat ve cemaatlerin murakabesidir. Bu adlî ve idarî murakabe değildir; muhakkak bu murakabeler de olacak ama, önce Diyanet'in, siyasetten azade bir tavır ortaya koyarak bu yapıların "din" içindeki yerini belirleyebilmesi, her biri bir tebliğ merkezi mi, değil mi bilmesi gerekir.
Diyanet'in tarikatları tahlil ettiği geniş bir raporu var. Ama yetmez. Köklü tedbirlerden bahsediyoruz. 6. Din Şurası'ndan sonra 37. maddelik bir bildiri yayınladılar. Burada 3. ve 6. maddeleri verdim. Ele alınan hiçbir mesele yok.
Dinî İstişare Kurulu'nda meseleleri bilen insanlar var. Onların sesleri neden çıkmıyor?
Zamanımızda tarikatlar/cemaatler siyasetle iç içedir. Bu yapılar, darbeye kadar gitti, bu kadar arıza verdi ama asıl gayesini belli edeninin dışında hiçbir tarikat ve cemaat kontrole alınmadı.
Saray içinden tek Cemil Çiçek açık konuştu. Zaten o da daha önce de açık konuşuyordu. Hemşehrim alınmasın, kontrolde tutulması için Saray'da bir oda verildi. (Sahi, Yüksek İstişare Kurulu üyelerinin Saray'da odaları da var mı? Yoksa âdet yerini bulsun diye arada bir toplandıklarında mı Saray'a gidiyorlar?) Cemil Çiçek, sapık şeyhten sonra şunları söyledi:
"Tarikat ve cemaatler toplumun gerçeğidir. Bize mahsus da değildir. Mühim olan, bu realitenin doğru anlaşılmasıdır. Dinî grupların varlık sebebi, insanı eğitmektir. İnsanın olgunlaşması ve ahlâkî yönden mükemmelleşmesidir. Türkiye'de bir kısım devlet uygulamalarından sonra bunlar kayıt dışı sosyolojik yapılar hâline geldi. Yani şeffaf ve geliri gideri belli olmayan, ticarete yönelen... FETÖ'den sonra gördük ki, bir kısım yapılar insandan ziyade çıkar elde etmeye, servet biriktirmeye, devleti yönetmeye, becerebilirse ele geçirmeye çalışıyor. Hepsi mi böyle? Ben kuralı koyuyorum. Herkes çevresine baksın." (Röp. İsmail Saymaz, Sözcü, 15 Eylül 2020.)
Cemil Çiçek, devletin içinde. Saray'a gittiğinde Reis'e ne diyecek? 5 milyon cemaat/tarikat oyundan bahsediliyor. Ne söylese boş.
Prof. Dr. Esergül Balcı, önemli bir çalışmaya imza attı: "Eğitimde Tarikatlar ve Medrese Gerçeği". Bir saha çalışması. Kitabı çıkacakmış.
Prof. Dr. Balcı, bu çalışmasından dolayı ders verdiği 9 Eylül Üniversitesi'nde soruşturmaya uğramıştı.
"Yukarı"yı tedbire mecbur etmenin bir yolu araştırma yapmak ve yayınlamaktır. Son zamanlarda bayağı bir çalışma çıktı. Yine harekete geçmezlerse kaybedecek olan kendileridir. Maalesef kendileri kaybederken Türkiye zarar görüyor.