Tarihin belgesi hatıralar
Hocalar için yayınlanan armağan kitapları önemserim. Hocanın öğrencileri ve arkadaşları kadirşinaslık gösterirler. Sevgi bağını ebediyete intikal ettirirler.
Prof. Dr. İsmail Özçelik için de 998 sayfalık armağan kitap hazırlamışlar. (Tarih Yolunda Bir Ömür Prof. Dr. İsmail Özçelik'e Armağan, Berikan Yayınları).
"İçindekiler"e baktığınızda, farklı araştırmalarla karşılaşıyorsunuz. Birkaç makaleyi zikredeceğim:
Abdülkadir Yuvalı: Osmanlı Hâkimiyet Anlayışının Türk Devlet Geleneği Yönüyle Değerlendirilmesi.
Adem Çalışkan: XIX. Yüzyılda Antep Yahudileri.
Ahmet İlyas: Tek Parti Döneminde Teşrii Masuniyet Vakıaları.
Aysel Erdoğan: XIX. Yüzyılda Türkistan'ı Ziyaret Eden Seyyahların Gözünden Türkistan'da Düğün Merasimleri ve Kalın Meselesi.
Esra Türe: 1930'lu Yılların Başında Türk Basınında Masonluk Tartışmaları
Fahri Özteke: İbadet Dilinin Sadeleştirilmesine Din Adamlarının Verdiği Refleksler
Hale Şıvgın: Tarih Araştırmaları ve Eğitiminde Siyasetin Etkisi (Türkiye Cumhuriyeti Örneği).
Mehmet Çelik: Lübnan Hizbullahı'nın İdeolojik ve Örgütsel Yapısı.
Her biri ayrı bir kıymette olan makalelerin muhtevasına girmeyeceğim. Yeri geldikçe ileride temas ederim.
Prof. Dr. İsmail Özçelik, 1972-76'da DTCF'de okudu. İlmî kariyerinde, Prof. Dr. Bahaeddin Ögel önemli yeri vardır.
İsmail Özçelik'in okuduğu dönem, 12 Eylül giden yolun da başıdır. 1974'te sıkıyönetim kalkar kalkmaz Ecevit-Erbakan affıyla hapishaneden çıkanlar, kaldıkları yerden harekete geçtiler.
Köklü bir fakülte olması itibarıyla herkesin gözü DTCF'deydi. Armağan kitapta İsmail Özçelik'in mektep arkadaşı ünlü şairimiz ve yazarımız Yağmur Tunalı, İsmail Özçelik'e dair hatıralarında hâdiselerin nasıl başladığını anlatır. Bu yazının her bir satırı vesika hüviyetindedir:
"1974 affı anarşiyi tetikledi. Nasıl hazırlandığı, gerekçeleri önemlidir ama bu yazıda girmeyeyim: Sonuçları vahim oldu. Affı çıkaran Ecevit-Erbakan Hükümeti, neye zemin hazırladığının belki de farkında değildi. Başbakan Ecevit ile eşi Rahşan Hanımın ortanın solundan daha ileri renklere doğru kayan sempatileri görünüyordu. Bunda, o zaman Milliyetçilere şiddetle karşı olmalarının payı çok büyüktü.
1975 yılı Ekim ayındaki fakülte açılışını hatırlıyorum.(….) Önce biz [Ülkücüler] gelmiş ve fakültenin en hassas yerlerini tutmuştuk. Dış avlu, kapı önü, iç avlu, kantin girişi ve kantin... Öbürleri, doğrudan iç avluya gelip durdular, sonra kantine doğru hareketlendiler. Polis dışarıdaydı. İçeride neler olacaksa olabilirdi. Sinir harbi dehşetti... Günlerce aynı manzara yaşandı.
Nihâyet, aradan 15 gün bile geçmemişti ki, beklenmeyen bir hâdise oldu. Gelen 100-150 kişilik komünist grup, geldiği gibi fakülteyi terk etti. Dönmek üzere mi gittiler, bir yerde büyük olay oldu da yardıma mı gittiler? Bilemiyorduk."
Gerisini ben tamamlayım. Gittiler ve ara ara geldiler. Komünist grup okulu terk etmeden önce Yabancı Diller binasında büyük kavga çıktı. O kavgada mı, yoksa birkaç gün sonraki bir kavgada mı, tam aklımda değil; baktım arkadışımız Harun Çakır başını tutarak merdivenin altında yerde yatıyordu. (Harun Çakır, Ak Parti Ordu milletvekiliydi. 2011'de kaybettik.) Sonra Harun anlattı. Kemal Pir demir çubukla kafasına vurmuş. Kemal Pir'i de bilirsiniz. PKK'nın çekirdek kadrosundandı. 1982'de Diyarbakır Hapishanesi'nde açlık grevinde öldü.
İlim adamlarımız bir dönem kavgaların içinde piştiler