Tarihi bir belge
Davut Sulari ile son sohbet -2-
Âşık Davut Sularî bu söyleyişten sonra sazına eğilip doğaçlama bir türkü okudu. İçten ve duyarak okuduğu bu türküden sonra, bana yönelip çevredeki halkbilim alanındaki çalışmalarımı bildiğinden sazına benim için ses verdi:
Biraz evvel dedik senin için heyhat / Muhabbet bezmini kursa Yardımcı
Buradaki âşıklar cem-i mevcudat / Künye defterine alsa Yardımcı
*
Her sözüm terazi sazı bende tart / Çerik çürük varsa kaldırıp da at
İnsan bir değildir değişik sıfat / Fevzi kuvvetini bulsa Yardımcı
*
Ben âşığım diyen vatanda çoktur /Yokla ki hurcunu bak gevher yoktur
Evet âdem Hak''tır kâinat Hak''tır / Bizi de gönlünde tutsa Yardımcı
*
Bir elinden alıp içmişem ahım / İnsiyatin dedi hikmet kitabım
Bezm-i elest etmiş hikmet şarabım / Can şikest olmadan verse Yardımcı
*
Doğumum Erzincan Çayırlı yerim / Böyle maadadır ol nazlı pirim
Ben bir mazlum canan demirem şirin / Fazilet künyesin bulsa Yardımcı
*
Davut Sularî''yem mana okuram / Hikmet culfasıyam metah dokuram
Semaî''ynen sema raksın yapıram / Muhabbetten kelam kılsa Yardımcı
Âşığın coşması selin çağlaması gibidir. Sel akar gider, önünde durulmaz daha.
Davut Sularî de öyle coştu, söyledi, söyletti peş peşe… Divanî ayağından okuduğu ilk dörtlüğü:
Ben derdi giriftarem ki deme hitabım yoktur / Cemali canandır gönlüm nikabım yoktur
Derdi giriftarem kırk altı yıldır derbederem / Ayaksız kütüphaneyem elimde kitabım yoktur
biçimideki yaşam öyküsünden bazı kesitler sergilediği bu duygulu ve çok güçlü söyleyişten sonra durmadı. Yine kendine özgü üslubuyla divani okumaya devam etti:
Fuzulî der âşık benem Mecnun''un adı vardır / Hele ne çeşit insanım kaleminle yaz görem
Bir bahar eyyamıyam ki sen bir kasırga gibi / Muhabbet yeli olup da bana karşı yağ görem
*
Hicran elemi değmiştir hicran ile dağlandım /Sanmayın ki ben dertliyim amma ta ki zağlandım
Zincir-i aşk ile de girizgar olup bağlandım / Eğer zağrı velayetsen ben kendimi çiz görem
*
Amma dostum el uzattın tepmem elin kenara / Zerre kadar söz gelince olmam nutku mubara
Gerçi âşık-ı sadıksan inan vechi didara / İsterim ki daim dostta ak olacak yüz görem
*
Nice alem nice meclis nice zindanlar gördümNice tabiplere gittim derdim devasın sordum
Sokrat Eflatun''lar kaçtı orta yerlerde durdum / Ne olur yarama merhem varsa getir sür de görem
Gerçi Davut Sularî''yem aptal serseri biri / İnsansın gezersin amma inan değilsin diri
Hamdolsun ki yüzümde yok benim kıyamet kiri / Sevgi sohbet şefkatinden bana karşı yaz görem
deyip son dizelerinden benim için söylediği belli olan bu deyişten sonra yine bana yönelip "hocam" ayaklı bir söyleyişte bulundu.
Cemaat içinde kelam / Verdiğim yeter mi hocam
Gözlerinle mucizeler /Gördüğün yeter mi hocam
*
Muhabbet dediğin baldır / Erkân dediğinse yoldur
Yazdım kalem biten doldur / Serdiğim yeter mi hocam
*
Dönmem ben Hakk''ın yolundan / Çekmişim elin dilinden
Bunca muhabbet gülünden / Verdiğim yeter mi hocam
*
Mümin evler Hakk''a gayret / Etmeyin nutkuma hayret
Şimdi demde bir muhabbet /Kurduğum yeter mi hocam
*
Hey Davut Sularî''m heye / El sundunuz candan meye
İkrarımız elif beye / Erdiğim yeter mi hocam
Davut Sularî''nin peş peşe söyleyişlerinden sonra Kul Semaî sazını kucağına alıp tezeneyi teller üzerinde gezdirmeye başladı. İki âşığın da sazları kucaklarında idi.
Ayak istediler benden. Gördüm ayağını verdim usta âşıklara. Ustaca işlediler ayağı:
Semaî:
Çok şükür yaratan yüce Mevla''ya / Hakikatten haber verenler gördüm
Güneşsiz ahmaklar dünya bom boştur / Dağların arkasın görenler gördüm
Sularî:
Hikmet pazarında Fevzi kudretin / Susuz değirmenler kuranlar gördüm
Hikmet göçündeyken kuru taş içre / Kurdun da rızkını verenler gördüm
Semaî:
Halden bilmeyenler hala hoş değil / Kurumuş meyvede lezzet hoş değil
Yirminci asırda ilim boş değil / Gerçek bohçasını serenler gördüm
Sularî:
Ariflerin bohçasını açınca / Orta yere gevherini saçınca
Değerin keşfedip baha biçince / Nice defterleri dürenler gördüm
Semaî:
Hakikat yolunda gerçek yol diye / Arının yaptığı tatlı bal diye
Şu bizim Turhal''da can kurban diye / Muhabbet çiçeği verenler gördüm
Sularî:
Sensin be insafsız sormazsın beni / Sevgili uğruna koydum bu canı
Yalnız başıma ben kestirdim seri / Yar ile dert devran sürenler gördüm
Semaî:
Çile çekmeyenler gülmez dediler / Eldeki boş kabı dolmaz dediler
Çağıranlar mahrum olmaz dediler / Sabredene murat verenler gördüm
Sularî:
Sabır taşı olsa bile de çatlar / Elbet menzilini alır insanlar
Ben ademe bende yoktur kanatlar / Hakkın rızasına erenler gördüm
Semaî:
Nice âşık sadık yollarda gezmiş / Kul Semaî türlü dallarda gezmiş
Mecnun Leyla için çöllerde gezmiş / Leyla diye Mevla görenler gördüm
Sularî:
Herkes bulamazmış gani Mevla''yı / Her kul keşfedemez Davut Sularî
Defteri kudrette gerçek dünyayı / Ama çoğu yolda kalanlar gerdüm
deyip söyleyişi bağladıktan sonra Âşık Davut Sularî''ye bazı sorular yönelttim.
Bunlar her ne kadar çeşitli kaynaklarda bulunsa da yaşamı üzerine sorduğum sorulara verdiği yanıtlar belge niteliğinde kayda geçen ilk ağızdan bilgilerdi.
Âşıklık geleneğinin büyük ustalarından Davut Sularî''yi vefatının 36. yılında, bir kaza sonucu birlikte Hakk''a yürüyen Nevruz Bacı ve Semaî''yi de 26. yılında özlemle anıyor, ruhları şad olsun diyorum.