Talabanî'ye hakkınızı helâl ediyor musunuz?
Celâl Talabanî hayatını yitirdi. Amerika'nın Irak'ı işgalinden sonra ABD'nin zoruyla, hayal edemeyeceği bir makama, Irak'ın cumhurbaşkanlığı makamına oturtulmuştu.
Ankara'nın büyükleri, ciddî ciddî başsağlığı dilemişler. R. T. Erdoğan, Talabanî'nin ailesine telefon bile açmış.
Barzanîler açık oynadılar. Ya Talabanî?! Ona öyle sıfatlar yakıştırıldı ki!...
Ak Parti'nin ilk yıllarında Amerikalılar, 4 Temmuz 2003'te, Talabanîlerin "başşehri" Süleymaniye'deki Türk Özel Kuvvetler Karargâhı'nda, 11 askerimizin başına çuval geçirdikleri sıra, bu vahim hâdiseyi, uzaktan cipinde, Amerikan sigarasını tüttürerek, keyifle seyreden ve zelil vaziyeti videoya çeken kimdi?
Celâl Talabanî'nin oğlu Kubad'dı. Bu adam, şimdi Barzanî'nin yardımcısı pozisyonunda...
Kubad'ın hainliği biline bilene Ankara'da ağırlanmasına ne dersiniz?!
Ankara ne yaptığını bilmiyor veya çok iyi biliyor... Göz göre göre, çamura sokarım, sonra yine ben çıkarmaya talip olurum, demek istiyorlar herhâlde!
Barzanîler, Barzanistan için referanduma giderken Ankara esti, yağdı, gürledi... Sonra ne oldu? Önceki gün partisinin grup toplantısında konuşan R. T. Erdoğan, referandumu kabullenme işaretlerini vermeye başladı... Eğer öne almazlarsa, 2019'da seçim var. Türkiye'de, bayağı bir kitlesi olan Barzanî'yi aleyhine döndürmek istemiyor. Yazıklar olsun!
Hangi iktidar olursa olsun, doğruysa doğru eğriyse eğri demek isterim hep. Yazılarımı takip edenler bilirler: R. T. Erdoğan'ın daha önce Barzanî referandumuna dair mantıklı sözlerine hak verdim. Türkiye'nin birliği için söylediklerini de bu köşeye taşıdım. Bir bakıyorsunuz bir yerden gedik açıveriyor! "Aziz millet"i nereye kadar yanıltacak?!
Çuvalcı Kubad daha yakın zamanda, 26 Haziran 2014'te Ankara'da ağırlanmıştı. Yine çuvalcı ABD'li komutanların Türkiye'ye geliş gidişlerini sıralamayayım!
Talabanî, PKK'ya, Mesud Barzanî'den daha fazla yardımcı olmuştur. A. Öcalan ilk Suriye'ye geçişinde, Talabanî de orada barınıyordu. El-Vasat'a verdiği röportajında: "Suriye'ye sığınmış bir gençken tanıdım onu. Partimizin evlerinde yaşıyordu." demiştir.
Turgut Özal zamanında Türkiye'den, Barzanî ile birlikte kırmızı pasaport alan Talabanî, A. Öcalan'ın Ankara nazarında meşrulaştırma projesinin de mimarıdır. Bu "meşrulaştırma"ya gel-git akıllı politikacılarımız teşne olmasalar Talabanî cesaret edebilir miydi?!
Talabanî, Türkiye'nin yüzkarası bir teşebbüsün de baş aktörüdür. 1993'te, PKK ile Ankara arasında "ateşkes"e aracılık etmiştir.
Talabanî'nin içyüzünü anlamak için Hakkı Öznur'un "Cahşların Savaşı" kitabını, özellikle "İkinci Bölüm"ünü okumak gerekir.
Talabanî'nin El-Vasat dergisindeki röportajından bahsettim. PKK ile "ateşkes"in hikâyesini anlattığı bu mülâkatın tamamının tercümesi İmralı'daki Konuk kitabımızdadır. Ankara'dakiler o röportajı okumalılar. İbretlik... (Ertuğrul Özkök, kitabımızdan o röportajı kısmen köşesine taşımıştı. "Bir dönemin perde arkası", Hürriyet, 20 Ağustos 2009. Girilip bakılabilir.)