Suriye’deki durum Trump’ı bekliyor
Suriye’deki muhalifler, İsrail, ABD ve Türkiye’nin desteğiyle Suriye’de gerçekleştirdiği operasyonda, güçlü bir dirençle karşılaşmadan Şam’a ulaşmış ve iktidara hâkim olmuştur. Hareketin lideri Colani geçici bir hükümet kurmuş ve atamalar yapmıştır.
Bir değişim içinde olduğunu göstermeye çalışan Ebu Muhammet Colani, değişime adından başlayarak Ahmet El Şara olarak ifade edilmesini istemiştir. Takiben terörist kıyafetinden, bulunduğu ortama göre takım elbiseli kravatlı kıyafetine kadar dünyaya modern görünüm ve sıcak mesajlar vererek sempati yaratmaya çalışmıştır.
El Şara’nın, bundan sonra nasıl hareket edeceği, nelerle karşılaşacağı, iç ve dış dinamiklerin etkilerinin nasıl olacağı, destek veren ve bu bölgede etkili olmak isteyen ülkelerin beklentilerinin neler olduğu ve yeni yönetimin de nasıl bir yol izleyeceği zaman içinde ortaya çıkacaktır. Ancak bütün bu hususlara, Trump’ın görevi devralmasından sonra izleyeceği politika ve davranışlarının etkili olacağı söylenebilir.
Yeni yönetim duruma şimdilik hâkim görünüyor
Colani yönetiminin duruma hâkim olduğu görülmekle beraber, bütün kesimler tarafından tasvip edildiğini de söylemek mümkün değildir.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR); Humus, Hama, Tartus ve Lazkiye'de Aleviler başta olmak üzere pek çok azınlık grubun, cihatçıların eski rejim döneminde memurluk yapanlara saldırılar düzenlemesi ve Alevilerin dini sembollerine saldırılarda bulunması üzerine, bu eylemleri protesto etmek için gösteriler düzenlediğini, HTŞ mensuplarının da göstericilerin üzerine ateş açtığını duyurmuştur. Göstericilerin karşılık vermesiyle bir çatışma yaşandığını, ölü ve yaralıların olduğunu belirtmiştir.
Yönetim de sokağa çıkma yasağı koymuş, düzeni bozanlara göz açtırılmayacağını açıklamıştır. Buna benzer olayların tekrarlanabileceği söylenebilir.
Diğer taraftan da El Şara (Colani), güneyde Süveyde’den Dürzi heyetini kabul edip endişelerini dindirmeye çalışmıştır. Bu yaklaşımın Aleviler için de gösterilip gösterilemeyeceğini, rejimin bütün kesimlere karşı anlayış içinde olup olamayacağını, yeni yönetimin zaman içindeki uygulamaları belirleyecektir.
Yönetimin olumlu tavrı devam eder mi?
El Şara yönetiminin, farklı etnik, dini ve mezhebi farklılıklara sahip grupların endişelerini giderecek yaklaşımlarını devam ettirip, Suriye’deki tüm farklılıkları içine alan demokratik, çoğulcu bir sistemin kurulmasına imkân sağlaması arzu edilir. Ancak muhaliflerin öncülüğünü yapan HTŞ’nin, El-Kaiden El-Nusra’ya, oradan da HTŞ’ye dönüşen bir terör örgütü olduğunu da göz önünde tutup, konuya ihtiyatlı yaklaşmakta fayda bulunmaktadır. Bunu İdlip’teki uygulamalarından ve ülkede kadınlar için aldığı bazı kararlardan ve yönetimde görev alanların geçmişlerinden anlamak mümkündür
Şimdiki davranışlarını, meşruiyet krizini aşmak, terör örgütü etiketinden kurtulmak, örgüte ve Suriye’ye uygulanan yaptırımların ortadan kalkmasına imkân sağlamak için gösterdiğini söylemek mümkündür. Fakat olaylara iyimser bir bakış açısıyla yaklaşıp, karamsar da olunmamalı, durum yakından takip edilmelidir.
İsrail Suriye topraklarında işgale devam ediyor
İsrail, Suriye’deki rejiminin devrilmesinden sonra Suriye’ye hava saldırılarını artırmış, karadan da Golan’daki işgalini genişletmiş, ilerleyişini Şam’ın 20 km. yakınlarına kadar götürmüştür. Bu nedenle ülkenin güney batısındaki Süveyse köyünde İsrail'in ülke topraklarını işgal etmesine karşı gösteri düzenlemiş, İsrail askerleri de kalabalığın üzerine ateş açmıştır. Bu gelişmeyi de dikkate almak gerekir.
Hamas ve Hizbullah’ın etkisizleşmesi, İran’ın Suriye’deki etkinliğinin kalmasından sonra İsrail’in artık güvenlik kaygısıyla hareket etmesinin bir anlamı da kalmamıştır. Bu durumda İsrail’in ilerleyişi, topraklarını fırsattan istifadeyle genişletmesinden başka bir şey de değildir. İsrail’in bu davranışı, zaman içinde Türkiye’ye karşı da saldırabilecek potansiyel bir tehdit olacağının da işareti olarak görülebilir.
HTŞ’nin İsrail, ABD, Türkiye ve Rusya mesajları
HTŞ, kendisine destek veren İsrail, ABD ve Türkiye’ye olumlu mesajlar gönderirken, Türkiye’yle olan ilişkisine de özel önem vermektedir.
İsrail ve ABD’ye verdiği mesajlarda, İsrail’in kendileri için bir sorun olmadığını, İsrail’in Suriye’deki işgali için de Suriye’de biraz ilerleme kaydetmiş olduğunu, İsrail dahil hiçbir ülkenin güvenliğini tehdit edecek bir şeye karışmak istemediklerini, barış istediklerini, ABD ve İsrail’le iyi ilişkiler kurmayı arzu ettiklerini ifade etmektedir.
Yeni yönetim, ABD’nin İsrail hassasiyetine olumlu yaklaşırken SDG için doğrudan bir ifadede bulunmamakta, temaslarını sürdürdüklerini söylemektedir. Ancak silahlı güçlerin silahlarını bırakmalarıyla bu durum arasında bir çelişki olduğu aşikardır. Bu çelişkinin nasıl halledileceğini zaman gösterecektir.
Rusya’ya da olumlu mesaj veren yeni yönetim, Rusya’nın güçlü bir ülke olduğunu sorun yaşamayacaklarını, iyi ilişkiler içinde olacaklarını söylemektedir. Suriye yeni yönetimin, Rusya'nın Lazkiye ve Tarsus’taki askeri üslerine ilişkin anlaşmalarını feshetmeyi düşünmediği, Rusya’nın da Akdeniz’deki bu avantajını kaybetmeye niyetinin olmadığı anlaşılmaktadır.
Yeni Suriye ordusu ve SDG
Yeni yönetim, hiçbir silahlı grubun kalmayacağını, tamamının Suriye Silahlı Kuvvetleri çatısı altında toplanacağını ifade etmiştir. Bu konuda, yapılan bir koordinasyon toplantısıyla mutabakata varılmıştır. Yeni Suriye ordusunun teşkilatlanma çalışmaları devam etmekte olup, El Şara, HTŞ dahil olmak üzere ülkedeki tüm muhalif savaşçı grupların da feshedileceğini açıklamıştır.
Ancak bu açıklama, tüm muhalif gruplar için geçerli olsa da PKK/PYD/SDG’nin durumu belirsizliğini korumaktadır. PKK/PYD/SDG, silahlı güçlerini Suriye ordusuna entegre etme karşılığında, Federal Suriye içinde özerk bölgenin tanınmasını istemektedir. Aslında bu durum ABD’nin de isteği olup, yeni yapının Federal/Özerk olabileceğinin bir işareti olarak da algılanabilir.
Türkiye’nin isteği ise PKK/YPG/SDG’nin silah bırakarak tasfiyesi, olmuyorsa güç kullanarak ortadan kaldırılmasıdır. Yeni Suriye yönetiminin görüşü de bu yönde olduğundan, Türkiye’nin şimdilik bu konuda beklemede olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan SMO (ÖSO)’nun Kobani’ye yapacağı harekatın ABD tarafından engellenmesi/geciktirilmesi de söz konusudur. PKK/YPG/SDG’nin akıbetinin de şimdilik yeni Suriye yönetimin girişimine bağlı olacağı söylenebilir. Ancak bu konunun Trump’ın görevi devralmasından sonraki süreçte netlik kazanacağı da bir gerçektir.
Önemli olan ABD’nin Suriye’den askerlerini çekmesinden daha çok ABD’nin PKK/PYD/SDG’ye olan desteğini çekmesidir. Bunun da pek ihtimal dahilinde olmadığı düşünülmektedir. Çünkü amaç, İsrail’in güvenliği için BOP’un uygulanmasına devam edilerek dört parçalı bir Kürdistan çıkarılmasıdır. Bunun ikinci bacağının oluşması için ortam yaratılmışken bu imkânın harcanması beklenmemelidir.