Suriye'de girdiğimiz topraklar kimin?
"Suriye''de, Irak''ta ne işimiz var?" diyenlerin niyetlerinden şüphe etmeyeceğim! "İdrak" yetersizliği söz konusu. Mustafa Kemal''in "Yurtta sulh cihanda sulh" sözünü yanlış anlıyorlar ya da işlerine geldiği gibi yorumluyorlar. "Sınırlarımızın dışını çıkmayalım." demek, "Başımız kuma gömelim." demektir.
İç siyasette çekişmeler, muhalefete de, iktidardakilerinde "millî meseleler"de yanlış adım attırıyor. İnatlaşma, bekamızı tehdit edecek noktaya kadar varıyor.
Sınırlarımızın hemen ötesinde bizi nasıl bir tehlike beklediğini fark edemeyenlar/etmek istemeyenler, bir an önce Suriye''den çıkmamız gerektiğini söylüyorlar. Özellikle Şam Hükûmeti''yle mutabakatta ısrarlılar.
"Şam Hükûmeti" diye bir yapı yok. Şam''ın vâsileri var. "Suriye Devleti"nden bahsedilemez; eskiden olduğu gibi "Şam Devleti" mevcut. Şam, şehir adı değil, bölge adıdır. Biz Şam deyince, şehri anlıyoruz. Şehrin adı Dımaşk''tır.
Şam şu anda bir manda devleti. Kendisini idare edecek vaziyette değil; İran ve Rusya söz sahibi. Onların izni olmadan ne görüşülebilir ne bir anlaşmaya varılabilir.
Suriye derken şu akılda tutulmalıdır: Sünnîler Şiîlerden kat kat fazladır. Şiî-Nusayrî nüfus sadece yüzde 15''tir. İran''ın, bu ülkede yaşayanların inancını kendi Şiî anlayışlarının dışında görse dahi, neticede Hz. Ali''ye bağlandıkları için Tahran''ı "dayanışma"ya götürüyor. (Mezhep meselesi çok karışık. İşin içinden çıkamazsınız. Ben çok uğraştım çıkamadım! "Alamut''un Büyüsü-Haşhaşîler: Sır ve Ölüm" kitabımızı hatırlatırım. Parola Yayınları, 440 s.)
Suriye''nin İran için önemi, Şiîlik temelinde yayılma politikasıyla ilgilidir.
Suriye''nin uzantısı Lübnan idi. İngilizler, Fransızlar ellerine cetveli alıp sınırları çizerlerken Lübnan ve Şam''ı bir görmüşlerdi. Lübnan, ülkedeki Marunî Hristiyan nüfusun bastırmasıyla sonradan ayrıştırılmıştır. İran Şiî rejimiyle uyumlu hatır sayılır Şiî nüfus da Lübnan''da vardır. Dolayısıyla buradan Akdeniz''e uzanmak istemektedir.
Irak da İran''ın tesir alanındadır. Irak ordusundan ayrı Haşdi Şa''bî ordusunu kurmuştur. Bununla beraber, Irak''ta Şiîlik üzerine söz sahibi olmak isteyen, Şiîlik bizden sorulur demeye getiren, başını Mukteda Sadr''ın çektiği bir gurup var ki, seçim ne derece doğru yapıldı, tartışmalı elbette, en çok milletvekilini Sadr''ın partisi çıkarmıştır. Sadr tarafının kazanması, Suriye''ye göre daha fazla olan Irak''taki Şiî halkın İran''a karşı bir mesafe konabileceği anlamına gelir mi? "Büyük Abi" Tahran Rejimi''dir. Ne kadar mesafeli olabilirler ki...
Suriye''de, girdiğimiz yerler, her fırsatta söylerim, artık bizimdir. Bizim istediğimiz şekilde yönetilecektir. Hiçbir surette, Şam''a devri düşünülemez. Biz versek bile, Şam milisleri bölgede istikrar sağlayabilecekler mi? PKK, ABD/Rusya desteğiyle her tarafa yayılacaktır. Arap, Türkmen, kendilerine yanaşmayan Kürt unsur bırakmayacaktır.
Göçmenlerin gönderilmesinde, Şam''la, geçici görüşme bile mümkün görünmüyor. Türkiye''ye sığınanlar geri döndüklerinde Şam yönetiminin onları rahat bırakacağını düşünebiliyor musunuz?! Kendi rejimlerini desteklemedikleri, militan/asker vermedikleri, ülkeyi terk ettikleri için hep şüpheci gözle bakılacaklardır. Göçenlerin pek çoğu Şam rejimine muhalif Sünnîlerdir.
Sınır ötesi millî bir meseledir. Muhalifliği, muvafıklığı aşar.
Suriye''de girdiğimiz topraklar bizim. Türkiye''nin yapması gereken, başlarına buyruk silahlı grupları enterne etmesi, bir "devlet düzeni" kurmasıdır.