Suriye’de biz ne yaptık?

Siz Cemal Paşa’yı bilir misiniz ve bilirseniz nasıl bilirsiniz? Cemal Paşa İttihat ve Terakkî Fırkasının üç ayağından biri... Enver, Talât, Cemal... Birincisi ve üçüncüsü asker, ikincisi sivil ve sadrazam... Enver Paşa, Başkumandan Vekili, Cemal Paşa Birinci Dünya Savaşında Suriye ve Filistin’de adı konmamış bir “sultan” idi. Üçünün içinde en yaşlısı da odur; 1872’de doğmuştur. Enver 1881, Talât 1874 doğumludur.
İttihatçılar, 1908’den beri “etkili” iken, 23 Ocak 1913 Bâbiâli Baskını’yla, “yetkili” oldular ve bütün dizginleri ellerine aldılar.
Talât 15 Mart 1921’de Berlin’de, Cemal 21 Temmuz 1922 Tiflis’te; Enver 4 Ağustos 1922’de Türkistan’da vuruldular. Talat’ı ve Cemal’i vuranlar Ermeni komitacılardır. Enver ise Turan ülküsünden bir milim geri adım atmadı. Bu uğurda Ruslarla çarpıştı ve şehit düştü. (Ne hazin ki, Rus birliklerine de Ermeni Agop Melkovian komuta ediyordu!)
O döneme girmeyeceğim; çok karmaşıktır; ne anlatsan eksik kalır: Doğru bildiklerinin hepsi belki yanlış; yanlış bildiklerinin hepsi belki doğrudur!

***


IV. Ordu Kumandanlığı ve aynı zamanda Suriye, Filistin, Hicaz ve Kilikya bölgeleri genel valisi Cemal Paşa Suriye’de ne yaptı?
Cemal Paşa’nın Hatırat’ı elimizdedir.
Şu sıra okunması gereken bir hatırat... Birçok ortak çalışmaya imza attığım Dr. Ahmet Zeki İzgöer, Cemal Paşa’nın Hatırât’ını yayına hazırlamıştır. Hatırât’ın aslında yer almayan bazı belgeleri bizzat Osmanlı Arşivi’nden çıkarmıştır. (Gözden geçirilmiş ikinci baskısı, Mayıs 2012, Dün Bugün Yarın Yay., 504 s.)
Suriye kaynamaktadır... İngiliz’i, Fransız’ı, İtalyan’ı, Suriye ve Lübnan’ın güçlü isimleri ve aileleriyle temastadır. Maksat Osmanlı’yı içeriden zayıflatmak... Paris’te Arap Kongresi bile tertip edilmiştir. Cemal Paşa Suriye’de ayrılıkçı fikirleri izâle edebilmek için “İslâm ittihadı”nı öne çıkarmıştır. Zaten başından beri, İttihatçıların genel anlayışının dışında “Türkçü” fikirlere uzaktır ama “İslâmcı” fikirlere de yakın olduğu söylenemez. Politik bir manevra ile Suriye’de kendisi, ihtilâlci olduğunu bildiklerini (Çünkü başka ülke yetkilileriyle yazışmaları elindedir ve Hatırât’ında bir bir dercetmiştir.) makamına çağırmış, iltifat etmiş, “İslâm ittihadını” anlatmıştır.
Belgeleri dercettiğini belirtmiştim. O belgeleri verdikten sonra şu yorumu yapar:
“Bu belgeler pekâlâ gösteriyor ki, Yemen, Asir, Havran, Basra ve özellikle Arap topraklarının herhangi bir tarafında bir ihtilâl meydana gelmişse bunların hepsi İngiliz, Fransız ve İtalyan parasıyla satın alınan zavallı insanların aldatılıp yönlendirilmesiyle meydana gelmiştir. Bütün bu hareketlerin gayesi, özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nu bin bir türlü iç ihtilâllerle zayıf düşürerek çürük bir bina gibi bir gün apansız çöker çökmez her bir parçası için birer mülk hakkı iddia ederek o parçaları yutabilmek ümidinden başka bir şey değildir.” (s. 254)

***


Şu kadarını söyleyeyim: İsyan tasavvuru fiiliyata dökülmek istenince vahim sonuçlar çıkmıştır. Nereden nereye gelinmiştir? Yarına.

Yazarın Diğer Yazıları