Suriye, Alevîlik Nusayrîlik derken
İki gün "Bir Nusayrî''nin mektubu" başlığı altında, Suriye meselesinde hassas B.C.''nin mektubunu yayınladım.
Farklı düşünenlere, farklı mezhep ve meşrepten olanlara bu köşe açıktır. Takip edenler bilirler, tartışılacak en ağır mektupları bile veririm. "Fikir"den korkmamalıyız ve kim ne düşünürse düşünsün, mutlaka dinlemeliyiz. O mektupların içinde de öyle bir kıvılcım çıkar ki, hiç beklemediğiniz anda dünyanızı aydınlatır.
B.C. ile farklı düşünüyoruz. O, mevcut Beşşâr Esad''ın rejimini savunuyor. Dünkü yazımın sonunda "B.C.''nin mektubunda geçen kavramları açıklamayı, iddialarına cevabımı yarına bırakıyorum." demiştim.
"Nusayrîlik"i çok kısa açıklayacağım. Bu alanda akademik çalışmalarıyla tanınan Doç. Dr. Ayşe Atıcı Arayancan''ın "Suriye Bölgesinde İki İnanç Hareketi: Nizârî İsmâilîleri ve Nusayrîlik" başlıklı makalesinden alıntı:
"IX-XII. yüzyıllarda İslam dünyasını sarsan bâtınî yoruma dayalı birçok heterodoks grup ortaya çıkmıştır. Bu gruplardan Nusayrî, Dürzî ve Nizarî İsmâilîleri, Suriye bölgesini kendi öğreti ve propagandalarını yayacak önemli bir merkez olarak görmüşlerdir. Bilindiği gibi Nusayrîlik, Muhammed b. Nusayr''a nisbet edilen, IX.yy''da İsmâiliye''den ayrılarak el-Hasîbî tarafından sistemleştirilen Şiî bir fırkadır. Oluşumunu tamamlamasından itibaren Fatımîlerin baskısıyla Suriye''nin dağlık bölgelerine çekilerek Antakya civarında günümüze kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bu fırkanın inançları, Şiî-İsmâilî nübüvvetin sürekliliğiyle ilgili inançlarının farklı formlarda ifade edilen değişik versiyonlarıdır. Nusayrîlerin başına İbn Nusayr''dan sonra... El-Hasîbî geçmiştir. / El-Hasîbî, (...) fırkaya ait kutsal metin kabul edilen Kitâbu''l-Mecmu''u yazmıştır. Fırka Halep, Lazkiye, Cebel-i Nusayriyye ve Antakya bölgesinde varlığını sürdürmüş, bölgedeki diğer hareketler gibi zaman zaman siyasî hâdiselere taraf olmuştur. (...) Fatîmî İsmâilîlerinden ayrılan ve Büyük Selçuklu toprakları içerisinde otonom bir yapı kuran Hasan Sabbah, İran''da Alamut merkezli otoriteyi kurduktan sonra Suriye bölgesine yine Nusayrîler gibi Şiî bir fırka olan Nizârî İsmâilîlerini örgütlemek ve harekete yeni yandaşlar kazanmak için çok sayıda dâî göndermiş ve bölgede var olma mücadelesi vermiştir."
TDV İslâm Ansiklopedisi''de, Prof. Dr. İlyas Üzüm''ün incelediği "Nusayrîlik" maddesinin girişinde "Bâtınî karakteri dolayısıyla ismi, tarihi ve inanç yapısı hakkında önemli bilgi eksiklikleri bulunan ve çelişkili görüşlere konu olan Nusayrîlik, mensuplarınca yayımlanan eserler ve akademik araştırmalar sayesinde bir dereceye kadar aydınlatılabilmiştir." değerlendirmesi yer alır.
Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı Hocamız, İslâm mezheplerine ayrıntılı girmiştir. Derinleşmek isteyenler hocamızın kitaplarını takip edebilirler.
B.C., mektubunda bana bühtan etmiş "Nusayrî diye aşağıladığınız o büyük şahsiyet de tıpkı diğerleri gibi bir dinî aidiyettir." demişti. Tekrarlıyorum: İnancından dolayı birini/birilerini aşağıladığıma dair bir örnek gösteremezsiniz.
Bir mezhepte siyasî aksiyon görülürse tartışmaya açık hâle gelir. Maalesef, ilk başta büyük umutlar veren Beşşâr Esad, çaresizlikten ister istemez Nusayrîliğe bel bağladı. İran ve Lübnan''daki Hizbullah, Beşşâr''ı çepeçevre sarmıştır. (Daha önceleri "kâfir" fetvası vermişlerdi. Sonra bir Hizbullah ayetullahı yeni fetvayla Nusayrîliği Şiîliğe dâhil etti.)
Şuna açıklık getirmeliyim: B.C. mektubunda Alevîliği öne çıkarır. Nusayrîlikte de Hz. Ali etrafında bir inanç halkası vardır; ancak, önüne arkasına bir başka ad eklemeden Türkiye''deki Alevîleri aynı kategoriye sokarsak yanılırız. Balkanlardan Anadolu''ya saha araştırması yaptım, çok yazdım, biliyorum.
Ben de yazımı B.C.''nin mektubundaki son sözüyle bitireceğim: "Ve''s-selâmu alâ men ittibaa''l-hudâ." ("Selâm, hidayete tâbi olanların üzerine olsun.") (Tâhâ, 20/47)