Sular Çekilirken sevgili ülkem bizi bağışla

Değerli okuyucularım, bugün sizlere İnşaat Mühendisi olup; 2009-2016 yılları arasında İzmir SKY TV''de "Geçmişten Geleceğe Kent ve Yaşam" adlı bir TV programında 270 konuyu işleyip 400 konuğu ağırlayan, 2017''den bu yana özel stüdyosunda "İzmir''de Şiir Zamanı", "İzmir''in Yazarları", "Sanat, Edebiyat ve Çocuk" adlı programları internet ortamında sunan, Simge (Sanatçı İnşaat Mühendisleri) ve Ekin Yazın Dostları İzmir Grubu''nun Yöneticisi, İzmir Araştırmaları Derneği, Rüştü Şardağ Kültür Sanat Derneği ve KIBATEK aktif üyesi olup "Vefa İstasyonu" ekibinin de yöneticileri arasında bulunan aynı zamanda profesyonel fotoğraf sanatçısı olan, İzmir çukurunda Akbaşak''ın objektifi olmadan yaprağın kımıldamadığı bilinen, hemen hemen her etkinliğin içinde olup çekip çeviren, sonra da bir güzel paylaşan çok yönlü sanatçı M. Osman Akbaşak''ın son romanı Duvar Yayınları arasında çıkan "Sular Çekilirken"(2021) üzerinde duracağım.

Romanlarını hayal üzerine kurgulamayıp gerçek hayattan alıp gerçekçi bir çizgiye oturtan Akbaşak''ın romanları üzerine söyledikleri de görüşümüzü doğrular niteliktedir.

"Roman yazmaya Ağababa''mla başladım. Onu önce doğduğu yer olan Beykoz-Akbaba''ya, daha sonra bütün ülkeme tanıtmak için yola çıktım.

Ağababa''mı çocukluğumda salıncakta kardeşimi sallarken hâlâ kulağımda olan yumuşacık sesiyle "Hürmet sana ey şan dolu sancağım" diyerek torununu uyutmaya çalışırken hatırlıyordum.

Ağababa''m Ulusal Kurtuluş Savaşımız sırasında, Anadolu''ya, silah, cephane ve sivilleri kaçırarak İstiklal Madalyası almış bir köy imamı. Herkes tanımalı, bilmeli diye düşündüm. Romanım üç baskı yaptı. Onu şimdi, Beykoz''da, İstanbul''da, İzmir''de ve daha bir çok yerde birkaç bin insan tanıyor.

Ağababa''yı yazarken Beykoz''da yaşanmış birçok Kurtuluş Savaşı bilgisine ulaştım. Gerçek ve sanal kahramanlarla destekleyerek iki roman daha yazdım. "Şafak Baskını" ve "Güneşe doğru." Böylece "Millî Mücadele''de Beykoz" üçlemem tamamlandı. (2010, 2013, 2015)

Ardından 44 yıldır yaşamımı sürdürdüğüm İzmir için yararlı olmak istedim. İzmir ve arkeoloji sevgimi birleştirerek yeni bir üçlemeye başladım. Arkeopark İzmir''de düş yolculukları. İlk romanım olan 8500''de İzmir''in taş devrini, ikincisi olan Güneşe Doğru - Aristonikos İsyanı''nda dünyanın bilinen ilk sınıfsal ayaklanmasını yazdım. Üçüncüsü bir ara yazılacak... (2016, 2018)

Kıbrıs gezilerim sırasında sınıf arkadaşlarımın yardımıyla geniş bir çevrem oldu. Çok bilgilendim. Savaşlar artık son bulsun, barış olsun, analar, babalar ağlamasın diye Barışın Renkleri romanımı yazdım. 1 Eylül 2020 Dünya Barış gününde okuyucuyla buluştu.

Son olarak da kırk altı yıllık mesleğimin birikimini ve bu konudaki çevremi de değerlendirerek deprem ve kuraklık üzerine kuruyan göller için yazdığım Sular Çekilirken 2021 Ekim''de basıldı."

Sular Çekilirken romanında uğradığı deprem felaketinde evinin yıkıntısından yaralı kurtulan bir inşaat mühendisinin büyüdüğü kasabasına dönüş öyküsü dile gelmektedir.

Burada yine bir felaketle karşı karşıya kalır. Gölleri ve dereleri kurumaktadır. Roman, suları çekilen Akçagöl odağında gelişir. Üniversite öğrenimi için kasabadan ayrılan inşaat mühendisi Kemal, eşinden boşanmış ve bir depremde kardeşini yitirmiş bir hüzünle yıllar sonra tekrar kasabaya, baba evine döner. Derken birden kendini biricik Akçagöl''ünü yaşatma savaşının içinde bulur. Çok kazanma hırsıyla keyfe keder açılan kuyular ve göletler sonucu gitgide çekilen göl, adeta kıvranmaktadır.

Akçagöl''ü yaşatmak isteyenler bir dernek kurar, Köy Enstitülü bir öğretmenin oğlu olan Kemal''i de aralarına alırlar. Su savaşı çeşitli boyutlarıyla devam eder. Arıtma tesisi olmayan bir iş yerinin kapısında gösteri yaparlar. Sonrasında bilim insanları ve yerel yöneticilerin çağrıldığı büyük bir toplantı düzenlerler. Konuşmacılardan biri de Kemal''dir. Büyük ilgi gören toplantıda insanlığın kasıt ve ihmal sonucu doğaya yaptığı kötülük dile getirilir.

İnsan ve doğa ilişkisini anlatan, susuzluk ve kuraklık olgusuna dikkat çeken ve büyük bir duyarlılıkla kaleme alınan Sular Çekilirken romanında kurumakta olan bir gölün hazin öyküsü ve çocukluğunu o gölün sularında geçiren mühendis Kemal''in doğayı yaşatma mücadelesi ustaca işlenmiş, son yıllarda okuduğum en çevreci ve gerçekçi bir romandır.

Gerçek yaşamdan kaleme alınan romanın arka kapağında:

"Sevgili ülkem, senin için çok daha fazla şeyler yapmak, emeklerimizin karşılığını görmek isterdik" diyen yazar Osman Akbaşak, "Bugün kuraklıktan değil, masmavi göllerimizden, uçsuz bucaksız ormanlarımızdan, insanların deprem korkusu olmadan yaşadıkları kentlerden, dere yataklarından uzak, güvenli köylerden söz etmek isterdik. Çocukluğumda olduğu gibi, dünyanın kendi kendine yeten ülkelerinden biri olmak isterdik. Kentlisi kentinde, köylüsü köyünde mutlu olsun isterdik. Sevgili ülkem, bizi bağışla…" diyerek ülke adına öz eleştiri yapmakta, ülke kaderinde söz sahibi olan yöneticilerin yapması gereken özrü üstlenmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları