"Şu kadar kişiyi üniversite mezunu yaptık" diyebilmeleri için okudunuz
TUİK, açıkladı: 2019'un Haziran ayında yıllık bazda işsizlik 938 bin kişi arttı ve bu artışla birlikte mevcut işsiz sayısı 4 milyon 253 bine ulaştı.
Resmi kayıtlar, bu rakamı verse de çok daha fazla sayıda insanın umudunu kaybederek iş aramaktan vazgeçtiğini, resmi kayıtların ötesinde bir işsizlik problemi olduğunu biliyoruz. Tabi bir o kadar da "hiç olmazsa bir işim olsun", "evime ekmek götürebileyim" benzeri düşüncelerle kapasitelerinin altında çalışmaya mahkûm edilenler olduğunu da...
Daha iyi bir iş umuduyla üniversite okuyanlar, işsizler ordusunun yüzde 25'ni oluşturuyor.
Hal bu iken, üniversiteli gençler endişeli. Mezun olmuş, birkaç yere başvurmuş ama olumlu sonuç alamamış, endişeleri her geçen gün artıyor…
Ve tam bu sırada ülkenin Cumhurbaşkanı, akademik yıl açılış töreninde "her üniversite mezunu iş bulacak diye bir şey yok" diyor.
Geleceğe dair bir gram umut da yok oluyor.
Veliler, 'çalışıp kendilerine yetecek bir hayat kurabilmeleri' için dershanelere akıttıkları para kadarını bile kazanamayacakları bir geleceğin çocuklarını beklemelerine üzgün ve tek adam rejiminde buna çözüm bulabilecek tek adamın "iş bulamasalar da olur" tavrına şaşkın.
Oysa, Cumhurbaşkanı, benzer bir cümleyi birkaç ay önce de 'iki üniversite bitirdiğini ancak işsiz olduğunu söyleyen kadına' karşı kurmuştu. "Kocan çalışıyor mu?" Çalışıyor. "Bak gördün mü?" demişti, 'senin çalışman şart değil' edası taşıyan bir ses tonuyla.
Özetlemek gerekirse zihniyet şu:
Üniversite mezunusunuz diye iş bulmak zorunda mısınız? Değilsiniz. Birileri, "şu kadar üniversite yaptık", "bizim dönemimizde bu kadar kişi üniversite mezunu oldu" diyebilsin diye okudunuz, siz.
Kadınlar! Kocanız çalışıyorsa, "çalışma hayatında yer edineceğim" diye niye çabalıyorsunuz? Kocanızın ne kadar kazandığı da önemli değil; kıt kanaat geçinir gidersiniz. Herkes saraylarda oturacak değil ya!
Oysa…
Anayasa'nın 49'uncu maddesine göre; "ÇALIŞMA, HER YURTTAŞIN HAKKI VE ÖDEVİ".
Ve "devlet, çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için, sosyal, ekonomik ve mali önlemlerle çalışanları korur ve çalışmayı destekler; işsizliği önleyici önlemleri alır".
Madem "her üniversite mezunu iş bulacak diye bir şey yok", Anayasa'da çalışma hakkı niçin var?
Çalışmak, her yurttaşın temel hakkı. Ancak yurttaşın bu hakkını kullanabilmesi için devlet de destek olacak. Devlet işsize iş bulacak, iş imkanları yaratacak. Bunları yapacak ki, Anayasa'da yazdığı gibi sosyal devlet olabilsin.
Ekonomide, eğitimli bir insanı çalışma hayatına kazandıramamanın, verimli bir arsayı işleyememekten farkı yok. Üretim ve gelişmişlik açısından doğuracağı sonuç aynı. Hepsi zayiat.
Dahası, "iş bulamayacaklarsa niye okuyor bu çocuklar?" diye bir soru akıllara geliyor.
Okumayı, eğitimi yalnızca iş bulmaya indirgemek elbette ki doğru değil. Ancak adım başı açılan niteliksiz üniversitelerle "iyi bir eğitim için" okuduklarını söylemek de oldukça güç.
Plansız ve hesapsız bir şekilde "her ile bir üniversite" yapmak diplomalı işsizlerin sayısını arttırmaktan başka işe yaramadı. Akademik eğitim ile ekonomi birlikte değerlendirilmeden, ihtiyaç analizi yapmadan popülist yaklaşımlarla atılan adımlar, yalnızca seçim meydanlarında "şu kadar üniversite yaptık" demeye yaradı. Ne iyi eğitildik ne de geliştik.
O zaman belki de sorulması gereken asıl soru şu: Madem her üniversite mezunu iş bulacak diye bir şey yok; o zaman bu kadar üniversite neden yapıldı?