Soylu'nun öfkesi neye işaret!

İçimizdeki tefrika derin. Bana gelen mektuplar bunu gösteriyor. Padişahçıların sesi alabildiğine yükseliyor. Tartışmalar devam edecek. Yazacağız.

Şimdi Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Dr. Zühtü Arslan ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu karşı karşıya. Saray, S. Soylu'ya ya "Söylediğini söyledin, dur!" diyecek ya da AYM Başkanı'nı vazifesinden edecek.

AYM, "Barış Bildirisi" diye andıkları, 1128 akademisyenin imzaladığı "PKK Bildirisi"nde PKK ile bütünleşildiği hâlde "fikir hürriyeti" derken hiç sesini çıkarmayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Yolda yürüyüş engellenemez." dediği için AYM Başkanı hakkında olmayacak ifadeler kullandı; sonunda AYM Başkanı'na "PKK destekçisi", "FETÖ'cü" demeye getirdi.

S. Soylu'nun bu kadar ileri gitmesi hayra alâmet değil. Saray, Zühtü Arslan"yemek" için, zemin mi yokluyor?

Bir AYM Başkanı için şüphe uyandıracak ithamlarda bulunmak Saray'ın sözünden asla çıkmayacak bir ismin gide gide Z. Arslan'a daha ağır yüklenmesi, AYM Başkanı'nın sonunu getirip getirmeyeceğini göreceğiz.

S. Soylu, PKK lehine çıkacak bir söz edene dünyanın kaç bucak olduğunu gösterecek öfke içinde saydırıyor ama AYM'nin "PKK Bildirisi"ni "temiz"e çıkaran kararı karşısında susmuştu.

Bu susuş AYM'ye Saray'dan haber uçurulduğunu gösterir. Saray desteği olmadan böyle bir karar çıkarılamayacağını yazmıştık. Biliyoruz ki, PKK yardakçısı 1128 imzacıya en ağır sözleri eden R. T. Erdoğan'dı. AYM kararı karşısında Saray Hükûmeti neden suskundu? Dağda, bayırda, ovada her uzatılan mikrofona konuşan S. Soylu'ya, ağzına fermuar çek işareti verilmediğini kimse söyleyemez!

S. Soylu, damarına basılınca, "PKK Bildirisi"ni ve "FETÖ"yü basamak yaptı.

Anayasa Mahkemesi, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nda yer alan "Şehirler arası kara yollarında gösteri yürüyüşleri düzenlenemez." hükmünü Anayasa'ya aykırı buldu.

Biliyorsunuz baroların Ankara'ya yürüyüşünü S. Soylu engellemiş, büyük tartışma çıkmıştı.

Herkes AYM Başkanı'nın nasıl cevap vereceğini merakla bekliyordu. Prof. Dr. Z. Arslan'ın cevabı manidar:

"Kararlarımız okunmadan, bazen de okunduğu hâlde yeterince anlaşılmadan eleştirilmektedir. Hâlbuki sağlıklı bir eleştiri, okumayı ve okunanı doğru anlamayı gerektirmektedir."

Z. Arslan'ın, "Eleştiri, okunanı doğru anlamayı gerektirmektedir." ifadesinin kime gönderme olduğu çok açık.

S. Soylu, bu sözlere karşı hücuma geçti. Laf kendisine gelince "PKK Bildirisi"ni hatırlattı, "Bir terör örgütü, bir PKK bildirisi bu. AYM bu bildiriye düşünce özgürlüğü diyor. AYM'nin aldığı bir kararı eleştirmek benim hakkım." dedi.

Sonra hızını alamadı sözü "FETÖ"ye getirdi:

"AYM Başkanı, Polis Akademisi Başkanı'ydı. Aldığı komiser yardımcılarının yüzde 41'ini FETÖ'den ben ihraç ettim."

Bu sözünden "Sen Cemaat'in adamısın. Polis akademisine bile bile Fethullahçıları aldın." manası çıkmaz mı?

Daha açarsak... "Senin sonun geldi. O makamda kalamazsın. İstersen, istifa et, Reisimi kararname yayınlamaya zorlama." demek istediği çok açık.

S. Soylu, Z. Arslan'a "FETÖ'cü" diyorsa, önce dönüp partisinin içine bakması gerekir. Fethullahçıların devlet kademelerini işgaline kim kapı araladı ve kim iş birliği yaptı?

Bu suçlamaların sonu gelmez. Bir yerde durmalı.

Meraktayım... AYM Başkanı yerinde kalacak mı?

Yazarın Diğer Yazıları