Sizi tanıyamıyorum... Kimlerdensiniz?
İddialarımız bizzat MHP liderinin ağzından doğrulanmıştır. MHP, kendi kardeşlerini boğan, yok sayan, hiç gören ve kucaklayıcılığı olmayan bir partiye dönüştürülmüştür... Ve çok daha mühimi MHP, demokrasiyle ilişkisi olmayan bir parti haline getirilmiştir...
Bu sebeple MHP'nin, hatalarının söylenmesine tahammülü yoktur.
Eleştirilere kapalıdır.
Hoşgörü kapısından uğramamıştır.
Ne yalan söyleyeyim hayal kırıklığı yaşadım...
Haberin sadece şu bölümünü okumanız yeter de artar bile...
Bahçeli, "Olağanüstü kurultay yapmamak için tüm yetkimi kullanırım. Olağanüstü kurultay için imza toplayabilirler ama ben yaptırmam. Buyursunlar mahkemeye gitsinler. Bakalım kurultay salonuna nasıl girebilecekler. Hak etmeyen kurultay salonuna giremez" dedi.
Niye giremez?
Neden?
Ülküdaş değil miyiz?
Davamız aynı, fikrimiz aynı, yolumuz aynı değil mi?
Bu zamana kadar hep seni, sadece seni desteklemedik mi?
Başımıza taç edip zirvede tutmadık mı?
Bir dediğini iki edecekken, 'aman zarar gelmesin' diye susmadık mı?
O üzüleceğine biz üzülelim demedik mi?
Şimdi neden salona giremiyoruz?
Şimdi neden biz hainiz de siz değilsiniz?
Şimdi neden siz kahramansınız da biz alçağız?
Neden hep siz iktidardasınız da biz hiç yakınına bile yaklaşamıyoruz?
Neden siz hep kaymak tutan oluyorsunuz da biz, yanına bile yaklaşamıyoruz?
Neden?
Ortaokul son sınıftan başlayan heyecanlarım, ülkülerim, millî duygularım ve bunların yıllar içinde zihnimde oluşturduğu MHP tamamıyla yıkıldı...
Ben şu an kendimi, yenilmiş, hatta dövülmüş hissediyorum..
Zihnimde oluşan demokrasi ile pratikte karşılaştığım ve benim diyerek adını duvarlara, hatta gönüllere yazdığım parti arasında derin bir yırtılma söz konusu...
Boşluktayım...
Buyurun salon sizin olsun...
Buyurun koltuklarınıza yapışın...
Farz edin ben ölmüşüm...
Yolunuz açık olsun....
Ben başkan olsaydım, kongreyi toplardım.
Kendime güvenirdim.
Ben başkan olsaydım, sizi salona alkışlarımla alırdım...
Ben başkan olsaydım, size kızardım ama yine de sizi severdim.
Ben başkan olsaydım, size asla düşman olmazdım..
Ben başkan olsaydım, size gülümserdim.
Ve ben başkan olsaydım, yenilgiye üzülürdüm ama 'bir başka ülküdaşım kazandı' diye içimden geçirir 'helal osun' der yine sevinirdim...
Kazanan arkadaşa ilk tebrik, ilk kutlama benden gelirdi.
Konuşmak için izin ister kürsüye çıkar, delegelere teşekkür ederdim...
Çünkü ben, demokrasiyi seviyorum ve içime sindirmişim.
Çünkü ben, davamı seviyorum ve benliğimde hissediyorum.
Çünkü ben, bütün tabanı kardeşlerim görüyor ve kucaklıyorum..
Bunun için onları tek tek sevgiyle salona alırdım.
Çünkü ben, millî büyük ülküler edinmişim.
Çünkü ben, Kutluk Kağan gibi "KUT"luyum.
Ben vatanseverim, Kuvayi Millîyeyim.
Ben tarihim ve ben milletim...
Kısacası ben Türklük bilincinin ta kendisiyim...
Peki siz?
Ey tarih yolcusu!.. Sizi tanıyamıyorum... Siz kimlerdensiniz?