​​​​​​​Siyasi şiddet ve saldırganlık

Atalarımız "zulümle abat olunmaz" deseler de nafile. Tarihin her çağında kendini zulme layık görenler her zaman olmuştur. Bu sebeple Hz. Aliye sormuşlar: "Devletin dini olur mu" diye.

Cevap vermiş: "Devletin dini adalettir, adaleti olmayan devlet dinsizdir."

Burada verilen cevaba dikkat ediniz. Hz. Ali, "devletin dini İslam'dır" demiyor, "adalettir" diyor.

Neden?

Soruya verdiği cevabın ikinci cümlesiyle bunu açıklıyor. "Adaleti olmayan devlet" adı ister İslam Devleti, isterse Hristiyan devleti olsun, fark etmez, "dinsiz" olur. Çünkü dinin temeli de adalettir.

Düşünün; Allah adaletsiz bir yaratıcı olsaydı ne yapardık? Elimizden ne gelirdi? Ona nasıl güvenebilirdik?

***

SÖZCÜ'ye ceza

Son 17 yıldır ne çektiysek, kendini muhafazakâr-dindarım diyenlerden çektik. Hâlbuki Müslüman kimdir? Sorusunun cevabı çok nettir: "Elinden ve dilinden emin olunan kimse."

"Dini adalet" olan bir devleti, "elinden ve dilinden emin olmamız" gereken kimseler (Müslümanlar) yönetiyorsa, o ülkede her gününün bayram, her yerin güllük gülistanlık olması gerekmez mi?

Gerekir.

Ama maalesef durum öyle değil. Hiçbir zaman da öyle olmadı. Yaşadığımız gerçekliği bu ölçütlerle karşılaştırdığımızda ortada hem dinin ve dince kutsal değerlerin içinin boşaltılması ve anlamsızlaştırılması var, hem de büyük bir sosyal yıkım var.

Gelişmelere bakarak olması gerekenle olanı karılaştırdığımızda görülen manzara bunu doğruluyor.

Düşünebiliyor musunuz?

Türkiye'de Emin Çölaşan, Necati Doğru gibi, yıllarca cemaat karşıtlığı ile bilinen isimler, mahkeme tarafından Fetöcü olmaktan ceza alıyor. Bu neye benziyor biliyor musunuz? Karl Marks'ın Muhammed'e inanmamakla beraber Müslüman olmaktan ceza almasına. Bu kadar birbirine ters.

Adalet, kamu vicdanında onanmıyorsa gerçekleşmemiş demektir. AKP iktidarları, sadece ekonomik sorunlar yaratmadı, aynı zamanda Türkiye'yi hukuk bunalımına soktu. Kamu vicdanı özgürlük, çıkacak yol ve yön arıyor.

Hepimizin en büyük beklentisi, nitelikli adalet düzenine ulaşmaktır. Bunun yolu da AKP yönetiminden kurtulmaktan geçiyor.

***

Siyasal saldırı

Sebahattin Önkibar, Yavuz Selim Demirağ, en son haberlerden öğrendiğimize göre Murat İde'ye yapılan siyasal saldırıların gerisinde ne var?

Çöküş psikolojisi.

Başka?

Fikri yetersizlik.

Daha başka?

Uygar siyaset yapamama sorunu var.

Bilimsel anlamda saldırganlık, psikololojik bir sorundur. Nevrotik kişilik bozukluğunun sonucudur. Sağlıklı insanlar ve kişilikler saldırgan değildir.

Eğer siyasal olarak rakibinizi yenecek, onun üstesinden gelecek bir görüşünüz yoksa tıkanmışsanız ve gittikçe de geriliyorsanız, bir de nevrotik kişilik yapınız varsa saldırırsınız. Kendiniz saldıramazsanız, başkasına saldırtırsınız.

Günümüzde, halkın tabiri ile "Dünya küçüldü. Her şey inceldi." 1948'den bu tarafa "insan hakları evrensel kuralları" var. Dünya, eskisi gibi değil. Devlet iktidarını elinde bulunduranlar, geçmişte olduğu gibi artık isteseler de (bırakın kardeşlerini) muhaliflerini öldüremiyor.

Ancak Türkiye'de fikriyle yarışmak yerine komitacılığı siyasi yol olarak benimseyenler var. Bu patolojinin mevcut iktidarla birlikte son bulacağını ümit ediyoruz.

Hatırlatırız: "Devletin Dini adalettir, dinin devleti de özgürlüktür."

Yazarın Diğer Yazıları