Siyasî ayak baskısı
Muhalefet FETÖ'nün siyasî ayağı ortaya çıkarılsın diye fena bastırıyor. Ak Parti cenahı ise, "saldırıları" savuşturmak için, karşı tarafa suç icat etme şaşkınlığı içinde bir oraya yalpalıyor, bir buraya... Eli yüzü, ağzı burnu yara bere içinde. Bir çıkış yolu bulamıyor.
Fikrî yapı itibarıyla, Fethullahçı Cemaat'in hususiyetle CHP'yle bir yakınlığı mümkün değildir. Ferdî yanaşmalar olabilir. İki taraf da bir şeyler umut etmiştir, siyasîler, Cemaat'i çevresinde güçlü gördüyse, en azından bir selâm verme ihtiyacı duymuştur. Tabiî darbe yapacakları kimin aklına gelirdi! Meselâ Ecevit bunu düşünebilir miydi?!
Cemaat'i de katlara ayırmak lâzım. Bir sürü cemaat var; bu darbeci cemaat her yere kol salmış. Ulaşamayacakları alan kalmamış, Kimi saf dinî inancından dolayı, kimi menfaat umduğundan gitmiştir. Çok üst tabaka sinsî plan peşindeymiş demek ki... Zaten yüz birlerce insan bunların yüzünden nara yanmadı mı? O "üst tabaka" Allah'a nasıl hesap verecek bilemiyorum. Tabiî bu üst tabakayle devlet içinde al gülüm-ver gülüm yürüyenler de o yüz binlerin vebalini taşıyorlar. Çünkü, saf halk devleti yönetenlerin tavrına bakarak da Cemaat'e kapılmışlar, kapılanmışlardır.
Herkesin bildiği çok tartışılan bir meseleye tekrar tekrar girmeyelim. Unutturulmak istenen hesapları da hatırlatmakta elbette fayda var.
Darbeye kalkışmanın üçüncü yılındayız. Olanlar dün gibi... 251 şehidin acısı yüreğimizi yakıyor.
Ak Parti mensubîni artık kabul etmelidir! "Cemaatle iç içeydik, ne istedilerse verdik." demelidirler tekrar tekrar... "Kandırıldık" deme erdemini de göstermelidirler tekrar tekrar... Laf çevirirlerse, Allah indinde mücrimdirler. Yalancı olurlar, inkârcı olurlar. İsterseniz burada ayet-i kerîmeleri sıralamayayım!
Gelin kimse birbirini suçlamasın. Zamanında, herkes bir kapıdan geçti. Kimi, eşiği öperek, kimi şartlar ister istemez yönelttiği için geçti. Eşiği öpenler malum... İktidar tarafı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, 15 Temmuz'un yıldönümünde yaptığı, "Yürekli bir savcı arıyorum. Cumhurbaşkanı dahi olsa Erdoğan'ı çağıracak ve soracak; 'Ne istediler?' ve 'Siz ne verdiniz?' İşte o gün FETÖ'nün siyasi ayağı da çözümlenmiş olacak" açıklaması fazla iddialı.
Burada siyasî ayak ortaya çıkmaz; "beslemeler" ortaya çıkar. Ancak, "Zamanında ikaz ettik/ettiler. Neden tedbir almadınız!" diyebilirsiniz.
İktidar tarafının verdikleri birtakım "maddî" açıklar delil sayılarak üzerlerine gelinince, bir savaşın içine girdiler, ama yine uyanamadılar. Darbe çığıra çığıra geldi.
"Muhal"le uğraşmayalım. Siyasî ayak baskısı netice vermez. Birbirimizi itham ederek, birbirimize suç isnat ederek, bir arpa boyu yol alamayız. Aradan yine "birileri" sıyrılır.
Kalkışma "kontrollü darbe" gösterilmek isteniyor. Böyle bir iddia eşyanın tabiatına aykırıdır. "Dış Güçler" arkadan iteklediler, Cemaat'in arka odaları kararlarını verdiler ve insanları ateşi attılar. Hepsi bu.
Geliyorum denen darbeye karşı uyanık olunamamayı her zaman yüzlerine vurabilirsiniz. Bundan ötesi yok.
Halk kararı gerek. İktidar seçimle el değiştirdikten sonra bütün eski defterler ister istemez açılacaktır.
Önce darmadağın olan adalet müesseseni elbirliği ile toparlamanın yolunu arayalım. İnsanlar nahak yere acı çekiyorlar.