Siyasi Ahlak / Etik
Türkiye’de çoğu kere yanlış kullanılan ve birbirinin yerine geçen iki kelime var: Etik ve ahlak. Aynı şey değiller. Aynı anlamda da değiller ve fakat birbiri ile ilişkilidirler.
Etik, ahlakın felsefesidir. Aralarında üç temel fark var: Birincisi etik felsefidir, yani düşünseldir, fikridir.
İkincisi: Etik yazılıdır.
Üçüncüsü, etik evrensel ahlak kurallarını içerir.
Ahlak ise, millidir, toplumsaldır, yazılı olmayan davranış kurallarını içerir. Bu durumda etik; yazılı, evrensel ve felsefi ahlak kuralları iken, ahlak ise yazılı olmayan, kültürel kurallar olmuş oluyor.
Türkiye’de siyasi etik de ahlak da sorunludur. Bunların birbiriyle ilişkilendirilmesi gerekir. Ayrıca siyasi etik, evrensel ahlak kurallarını içerdiği için yazılı olması şarttır. Ve tıpkı iş ve meslek etiği gibi, ilgili olan herkesin önceden bileceği şekilde düzenlenmiş olması gerekir.
Bu durumda yasaya bağlı olarak bir siyasal etik yönetmeliği şart olacaktır. Biz orada yazan maddelere bakarak kimin ahlaki, kimin ahlak dışı davrandığını açık ve net olarak görebileceğiz.
Peki, şimdi şu an “siyasi ahlak” isteyenler, yukarıda belirttiğimiz biçimde bir düzenleme yapabilirler mi?
Sanmıyorum.
Siyasi ahlaktan bahsedenlerin, evrensel dürüstlük, doğruluk, adalet, hak ve hakkaniyet kurallarıyla temel insan haklarına uymaları sanıldığı kadar kolay değil.
Bir kere Türkiye’de kanun çıkarma görevini ahlaken düzenlediğinizde, örneğin torba kanun çıkarmamanız gerekecektir.
Neden?
Çünkü torba kanun çıkarmak yasa yapmanın temel kurallarına uygun değil de ondan.
İktidar gücünün çıkarına kanun yapmamanız gerekecek. Toplumun çıkarına kanun yapılması gerekir.
Kısacası ahlaksızlığın ahlakı olmaz.
Siz diyorsunuz ki “milletvekili transferleri olmasın.” Tamam olmasın. Lakin bunu yaparken siyasi geleceğinizi hesaba katarak “olmasın” diyorsunuz. Yani ahlaki olalım derken ahlaki olmayan davranışla gerekçe oluşturuyorsunuz.
İşte siyasetin sorunu bu.
Ahlaksızlığı, ahlaki olmayan yöntemle çözmeye yeltenme.
Ne olması gerekir?
Madde bir: Son birkaç yıl içinde oy aldığı seçmene sadakat duymayanları dışarı atmakla başlayabilirsiniz.
İki: Başka yasa yapmak, meclis iç tüzüğü de dahil olmak üzere, aday belirlemeden, sandığa, oradan seçilip meclise gelinceye kadar tüm ahlak ölçütlerini tek tek maddeleyerek yazmak gerekir.
Unutmayalım, siyasette lider sultası da ahlaki değildir.
Neden?
Çünkü lider sultası, seçmen iradesini dışarda bırakmaktadır. Seçmen kendine vekil seçmektedir. Parti liderine eleman seçmemektedir de ondan. Seçilen vekil, iradesini, vekâlet ettiği seçmenin görüşü doğrultusunda oya (meclise) yansıtmalıdır. Partinin veya liderin çıkarına değil.
Şimdi söyler misiniz, “ben siyasi ahlak isterim” diyenler, ahlaki erdemlere gerçekten hazır mıdır?
Hiç sanmam.