Siyaset yeni değişimlere gebe
Yunanistan''da 20 yıl iktidarda kalan PASOK, iktidarı devrettiğinde Mehmet Ali Birand, 20 yılın yorgunluğunun ardından insanlarda iktidar yorgunluğu oluştu demişti. Türkiye de aynı durumdan geçiyor. İnsanlarda iktidar yorgunluğu oluştu. İktidar artık heyecanlandırmıyor. Son on yılda AKP''nin kazandığı, Türkiye''nin kaybettiği seçimler yaşıyoruz. Türkiye ekonomisi daralıyor, küçülüyor. Bu gerçeklik karşısında medya ve devletin ideolojik aygıtlarının yaptığı propaganda, insanların günlük yaşamında karşılaştığı zorlukların önünde eziliyor. İnsanlar değişim istiyor. Bunu da herhalde son on yılda kurulan 40 siyasi parti en iyi şekilde özetliyor.
Türkiye toplumu dönüştü, iktidar bunu anlamakta yetersiz kaldı.
Türkiye toplumu, AKP''nin iktidarı aldığı dönemden çok daha farklı bir noktada. AKP iktidara geldiğinde Türkiye toplumunun %40''ı kırsalda yaşıyordu. Artık %10''un bile altında bir nüfus kırsalda yaşıyor. Toplumun önemli bir kısmı şehirlerde, hatta metropollerde yaşıyor. Otoriter politikalar kırsala iyi sızabilse de, kent havasının özgürleştiriciliği altında eziliyor. Son yerel seçimlerde kaybedilen büyük şehirler bunu en iyi şekilde özetliyor.
Türkiye toplumu artık dünyayla daha fazla bütünleşmek istiyor. AKP''nin ilk iktidara geldiği yıllarda yarattığı dünyayla bütünleşme dalgası o zamanlar toplumun önünde gidiyordu. Şimdi ise AKP, dünyayla bütünleşmek isteyen toplumun gerisinde kalıyor. AKP''nin savunduğu değerler silsilesi, geç ve dinamik bir şekilde modernleşen ülkenin gerisinde kalıyor.
Türkiye''nin seçimi Türkiye''nin yumuşak gücünün de göstergesi olacak.
Türkiye artık bir değişim eşiğinde. Bunu başarıp başaramayacağı Türkiye''nin bölgesindeki nüfuzu için de önemli bir gösterge olacak. Türkiye, bölgesinde devlet inşasında en çok esin alınan ülke. Birçok ülke Türkiye''ye bakıp devlet inşasını ona göre şekillendiriyor. Türkiye''nin demokrasisinin önümüzdeki süreçte ne şekilde yol alacağı Türkiye''nin bölgesindeki etkisini de gösterecek. Türkiye''nin demokrasisi değişimi başarabilirse bunun bölgede dalga dalga otoriter rejimler üzerinde etkisi olacak. AKP''nin iktidara geldiği ilk dönemlerinde olduğu gibi, Türkiye''nin modelinin demokratik başarısı bölgeye esin verecek.
Avrupa Birliği henüz değişime kendini uyarlayamadı.
Türkiye''nin Avrupa Birliği ile ilişkileri Türkiye''yi her zaman birçok boyutuyla etkiledi. Avrupa Birliği şu aşamada, AKP''ye ve politikalarına alışmış durumda. AKP''nin Avrupa Birliği diye bir hayali kalmadı, AB''nin de Türkiye''yi içine alma gibi. AB, artık Türkiye''yi Tunus gibi, Fas gibi mültecilerin kendisine akmasını önleyen bir tampon bölge gibi görüyor. AKP de mültecileri her zaman AB''nin Türkiye''ye yapacağı insan hakkı ihlali eleştirilerine karşı mülteci bombası tehlikesi ile korkutuyor. AB''nin sağladığı fonlarla birleşince Türkiye''yi Avrupa''nın arka bahçesi haline getiren çıkarların uyumu ortaya çıkıyor. Muhalefetin mültecilere ilişkin söylemleri de Avrupa Birliğini ayrıca ürkütüyor. AKP öncesinde AB, değişimi arayan toplumun önünde olurdu. Şimdi ise gerisinde kalıyor.
ABD, Orta Doğu''dan tamamen çekilmekle meşgul.
ABD''nin Orta Doğu politikası artık tamamen çekilmeye ve gücünü Doğu Asya''da Çin''e karşı konsolide etme üzerine kurulu. Geçtiğimiz hafta İran ve Suudi Arabistan arasında gerçekleşen diplomatik ilişkilerin yeniden tesisine ilişkin anlaşma da bunu gösteriyor. ABD, Türkiye''yi sürdürülebilir uyuşmazlık temelinde bir kol uzaklığında tutmaya devam ediyor ve ihtiyacı olduğu anda oynayabileceği kartları her zaman elinde tutuyor. Bunun dışında ABD''nin seçimlere ilişkin bakışı tamamen nötr seviyesinde.
Türkiye, "Dış Güç" etkisinde olmadan da değişime gebe.
Tüm bunlar "dış güç" etkisinde olmadan Türkiye''nin dönüşüme gebe olduğunu gösteriyor. Değişim elbette gelecek. Son on yıldır değişimin bir şekilde ötelenmesi Türkiye''ye pahalıya mal oldu. Son on yılda Türkiye, her değişimin olumlu olmadığını ispatlarcasına olumsuz yönde değişti ve ayrıştı. Bu seçim bunun durdurulup durdurulamayacağını gösterecek.