Sivas Davası’nın ardındakiler
Sivas’ta 2 Temmuz 1993’teki olaylar hiçbir zaman Alevî-Sünnî kavgası değildir. 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde bile Alevî-Sünnî kavgası çıkmamıştır. Zaten Türkiye’de dikkat ederseniz, kimseye “Sen Sünnîsin!” diye saldırılmadığı gibi, “Sen Alevîsin!” diye de saldırılmamıştır. Sol ve sağ kitlelerin dayandıkları taban itibarıyla çatışmalar çıkmıştır.
2 Temmuz 1993’te 37 kişinin ölümüne yol açan olayları baştan itibaren göz önüne getirirseniz, kimin olayları körüklediği ve kimin bundan parsa toplamak istediği açık görülür.
Madımak Oteli’nde insanların ölmesinin, bir kesimin inanç ritüelleri arasına sokulmak istenmesi çok tehlikelidir.
Maalesef “Ali’siz Alevîciler” bunu yapıyorlar. Bunlar sadece kışkırtıcı ve beslenme kaynakları da kışkırtmalar için icat ettikleridir. Allah’tan Alevî kardeşlerimiz oyunun farkındalar ve “Ali’sizler”e itibar etmemektedirler. Eğer itibar etselerdi, kışkırtıcı “Ali’sizler” e katılırlar, yüz binleri, milyonları toplarlardı. Sivas’ın Alevîleri de bunlardan uzak durmuşlardır.
***
Dün bahsettiğim gerçeğe gelelim...
Şunun için de gerçeğe gelelim diyorum. Bu sıra bir film yapmışlar. Şimdi odaTV Davası’ndan tutuklu Soner Yalçın maalesef Fazıl Say adlı bir piyanocunun işbirliğinde, Sivas olaylarını başka yerlere çekebilecek bir filme imza atmış, kendisi filmi tamamlayamadan içeri alındığı için (bence nâ-hak yere alınmıştır), onun yarım bıraktığını “kadın arkadaşları” tamamlamış. Tek taraflı bir film. Ve “kin”i körüklemekten başka bir maksadı yoktur.
***
8 Temmuz 2002’de, haftalık “Türkhaber” gazetesinde, şimdi Yeşilay Genel Başkanı olan Av. Muharrem Balcı ile muhabirimiz Emine Uçak’ın yaptığı bir röportajı yayınlamıştık. Av. Muharrem Balcı’nın anlattıklarından satır başları vereceğim ve sonra ben de bir şey söyleyeceğim:
Av. Balcı olayın hemen ardından Sivas’a gidiyor ve yerinde incelemelerde bulunuyor. Diyor ki:
- Olayların asıl suçluları Banaz’da yapılan şenlikleri Sivas’ın merkezine alanlardır.
- Davaya katılan avukatlar olarak, eğer o yürüyüş sırasında Sivas’ta olsak biz de yürürdük. Çünkü bu bir tepki yürüyüşü ve ardından gelişen olaylarla bir ilgisi yok.
- İnsanların bir kısmı oteli taşlamış; bunlar çok azınlık bir grup. Oteli ateşe verme eylemi yok. Sokaktaki arabaları yakıyorlar. Ateş otelin perdelerini sarıyor. Otopsi raporlarının hepsi duman zehirlenmesi olduğunu gösteriyor.
- Mahkemelerde kesinlikle ideolojik yapılanma söz konusu. Karar bozulup gönderildiğinde ve mahkeme üyeleri değiştiğinde 28 Şubat operasyonları yapılmıştı. Savunma avukatları olarak hâkimlerin Genelkurmay’ın brifingine katıldıkları için bağımsızlıklarını kaybettiklerini belirterek davadan çekildik. Ardından 33 idam kararı çıktı.
Diyeceğim içerideki insanları bire bir suçlu ilân edemeyiz. Sırf hakkın yerini bulması için, tamamen ideolojiden arınmış olarak, dava yeniden ele alınmalıdır.