Sistem tükendi, seçim şart
Halk TV''de Gökmen Karadağ''ın "Bir siyasetçi neden yeraltı dünyasından bir isimden ayda 10 bin dolar maaş alır? Bu neyin ifadesidir?" sorusunu eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan''a sordu. Tantan şöyle yanıtladı: "Türkiye''nin hukuk devleti olması için özgürlük, güvenlik, adalet var mı?"
Bu cevap aynı zamanda "Savcılar neden harekete geçmiyor" sorusunun da cevabıdır. Savcılar kendi kendine harekete geçemez ki..
Neden?
Çünkü sistem dediğimiz o Partili Cumhurbaşkanlığı Yönetim Şekli her şeyi kendi sınırları içine kapattı ve iktidara eklemledi de ondan. Dolayısı ile siyasi irade istemiyorsa savcılar harekete geçemez.
Nitekim siyasi irade istemiyor ve savcılar da eskiden olduğu gibi hareket edemiyor.
Ya ne yapıyor?
Siyasi iradenin istediği ölçüde hareketlenebiliyor.
Bu durumun adına Tantan; "Sistemin çöküşünün ifadesidir" diyor.
Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi Türkiye''yi hem yoksulluğa hem yönetilemezliğe ve hem de ekonomik, hukuki çöküşe doğru götürmektedir. Her geçen gün iyiye gideceği yerde maalesef kötüye doğru yol almaktayız. Bu durumun önlenmesi, anayasal tedbirlerle, polisiye yöntemlerle olmaz.
Anayasa, demişken bu konuda AKP içinden Tuğrul Türkeş''in yükselttiği ses tam yerindedir. Çünkü Türkiye''de gündelik hayata yansıyan ve anayasadan kaynaklanan tek sorun, Partili Cumhurbaşkanlığına ilişkin maddelerdir. Bunları değiştirip, parlamenter sisteme dönüldüğünde nitelikli bir iktidar ve güçlü bir parlamento ülkemizi içine düştüğü bataktan çekip alacaktır. Bunun dışında anayasada ilgili acil değişmesi gereken hiçbir madde yoktur.
Dolayısı ile Sayın Türkeş''in çıkışı yerindedir.
Türkeş demişken burada şunu da belirtmek lazım. Bu ismin tarihsel sorumluluğu var. Özellikle babadan kalan siyasi miras bunu gerekli kılıyor.
Nedir o?
Şudur: Türk milliyetçiliğinin, siyasi çıkarlar doğrultusunda amacından saptırıldığı, davaya hizmetin yerini AKP''ye hizmetin aldığı, millî çıkarların salt AKP ile ilişkili olduğu savına kurban edilmesi meselesidir. Bu durumun önüne geçmek ve rotasından çıkarılan milliyetçi hareketin aslına dönmesini sağlamak tarihî bir görevdir.
Sayın Türkeş''in asıl görevi işte budur.
Bunu nasıl yapacak?
Elbette demokrasi platformu içinde, aydınlarla birlikte başlatacağı bir öze dönüş hareketiyle.
Alparslan Türkeş''ten kalan millî dava, bütün olumsuzlukların ve başarısızlıkların destekleyicisi haline getirildi. Parlamentoya gelen bütün yolsuzluklar, bütün aymazlıklar ve mutlaka soruşturulması gereken araştırma önergeleri maalesef milliyetçi oylarla milletin öğrenmesine kapatıldı. Halbuki milliyetçilerin ve millî davanın yegâne amacı, milletin menfaatine çalışmaktır.
İçinde debelendiğimiz Peker olayı da buna dahildir. Türkiye, başta uyuşturucu olmak üzere, yolsuzluk ve çıkar ilişkilerinde, uluslararası toplumların gözünde küçük düşürüldü. Millet olarak bunu hak etmedik. Biz bu millet değiliz.
Aynı zamanda dindarlık ve Müslümanlık da yolsuzluklarla değer kayıp etti. Yüce dinimiz İslam ve ona olan bağlılığımızın ifadesi olan Müslümanlık da bu kadarını hak etmedi.
Anayasadan önce, başımıza bu tür gaileleri açan iktidar bir an önce seçim yapıp gitmeli, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi kaldırılmalıdır.