Sırpların 'öldürme' travması
Joseph Rudyard Kipling (1865-1936) İngiliz şair ve yazar. Cengel kitabını okumuştum. Osmanlı yazısıyla çıkan dergilerin birinde seri olarak yayınlanmıştı. Beni sardıkça sarmıştı. Çocuk romanı dersiniz ama büyüklere derslerle yüklü.
Romanın kahramanı Maugli. Bebekken kurtların arasına bırakılmış. Kurt sürüsü korkusuz Maugli''yi kabulleniyor. Belki de Maugli hayatta tek kurtları gördüğü için onlar gibi bir hayat mücadelesine girmesi gerektiğini idrak ediyor.
Rudyard Kipling''in bir çocuk şiirinde "Oh, East is East, and West is West, and never the twain shall meet" mısrasını bir doktora tezinde görmüştüm. Rudyard Kipling "Doğu Doğu''dur, Batı Batı''dır. Onlar asla birleşemezler ve yan yana gelemezler." diyor.
Kipling, en iyi İngilizlerin sömürgesi Hindistan''ı bilir. Orada doğmuş, ilkin orayı tanımış. Doğduğu ve bir süre yaşadığı ülkeyi dikkate alarak "Doğu Doğu''dur, Batı Batı''dır." mantığını yürütüyor.
Batı''nın asıl mücadelesi Türklerle. Tükler deyince akla gelen ise Osmanlı. Osmanlı, Batı''da Türk''le eş değerdedir. Kipling, Hindistan''ın da bir yönüyle Türklerin ülkesi olduğunu elbette biliyordu. Babür İmparatorluğu''nun sonu Kipling''in doğumundan kısa süre önce 1857''de son buluyor.
Türklerin uzandığı alan çok geniş. Türklerin diğer milletlerden ayrılan en büyük özelliği, hep Batı''ya yönelmeleri. Avrupa ülkeleri, Asya''ya, Afrika''ya yöneldiler ama onlar sömürmek için, biz ise vatan edinmek için.
Osmanlı''dan önce Attila, Roma''ya dayandı. Macaristan''da "Turancı" damar diriyse, bu Attila''nın gücünü gösterir. Osmanlı daha Konstantiniye''yi almadan Batı''ya geçmişti. Edirne, Osmanlı''nın başşehriyken Konstantiniye''nin kuşatıldığını hatırlayalım.
Batı derken, Doğu ile Batı arasında kalan Rusları da katmalıyız. Her ne kadar Avrupa ülkeleri, Rusya''yı arafta bırakmak isteseler de bizim nazarımızda Ruslar, Batı''nın bir parçasıdır ve "oryantalist" anlayışları, İngilizlerden, Fransızlardan, diğer Avrupa ülkelerinden ABD''den farklı değildir.
Srebrenitsa katliamı beyinlere kazınmıştır. Katliamın 27. yılı. 8.372 Müslüman erkek kurşuna dizilmişti. Daha birçok ceset bulunamadı. Yeni bulunan 50 cesedin kemikleri önceki gün acıklı törenle defnedildi.
Nasıl bir his ki, sadece öldürmeyi düşünüyorlar?
Yugoslavya dağılıyor, Sırplar, önce Bosna Hersek''e, sonra Kosova''ya saldırıyor ve ben bu saldırıları yerinde takip ediyorum. Tek tarafta değil; Sırp tarafına da gidiyorum. Onları da anlamaya çalışıyorum. Şimdi Sırbistan''ın cumhurbaşkanı, o zaman Radikal Parti''nin genel sekreteri Aleksandar Vuçiç''le, sonra başbakan olan ve bir suikasta kurban giden Yugoslavya Demokratik Parti lideri Zoran Cinciç''le, sonra Dışişleri Bakanı olan Sırp Yenileme Hareketi''nin lideri Vuk Draskovic''le, Çetnikçi gruplarla, gazetecilerle daha birçok isimle röportajlar yapıyorum. En öfkelisi Aleksander Vuçiç''ti. Konuştuğumuz odada, yakın zamanda hayatını yitiren ünlü Rus politikacı, Türkolog, azılı Tük düşmanı Vladimir Jirinovski''nin fotoğrafı asılıydı. Konuştuğumda, o an elinde silah olsa bana bile doğrultacak hâlet-i ruhiye içindeydi.
Vuk Draskovic, Müslümanlarla yakınlığını göstermek için bana "İlk sevgilim bir Müslüman kızdı." demişti!
Zoran Cinciç''e, "Kosovalıların lideri İbrahim Rugova''yla bir araya gelir misiniz?" diye soruyorum. Priştine''ye geçiyorum, İbrahim Rugova''ya teklifimi kabul ettiremiyorum!
Müslüman tarafına da Sırp tarafına da sonra da gidiyor, insanların yüreklerindeki acıları derinden hissediyorum. Hissettiklerim yalnızca ve yalnızca Müslüman halkın acıları. Rehabilitasyon merkezlerine de gittim. Kadınlar... Öyle vahşice tecavüze uğramışlar ki... Anlatmayayım.
Sırplar da insan. Neden farklılaşıyorlar, neden katil diye anılacaklarını bile bile katliama girişiyorlar?
Prof. Dr. Vamık Volkan "Psikotarih yönünden incelendiğinde şunu görebiliriz: Sırpların esas seçilmiş travması Kosova''da 28 Haziran 1389''da Osmanlılara yenilmeleridir." der.
Yüzyıllardır içlerinde biriktire biriktire kafalarına sadece öldürmeyi koymuşlar.
Biz ilişkilerimizi ilerletelim ve Sırpların bu travmadan çıkmalarına yardımcı olalım.