Şirkinize ortak edemezsiniz!
Ak Parti'nin en çalışkan milletvekili(ydi) diyebileceğim Doç. Dr. Selçuk Özdağ ile konuşmamızı yazacağım.
Ak Parti, kendi dinini, kendi adaletini kurmuş...
AKP Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Kasım Gülpınar, eski Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz gibi "Allah adına" konuşuyor:
"Allah sizden emaneti ehline vermenizi emrediyor, bu emir hepimiz için geçerli, sadece yöneticiler için değil, herkes için, halk için de geçerlidir. Halk emaneti nasıl verir, halk sandığın başına gider, oyunu atar ve emanetini verir. Allah size bir emanet veriyorsa, illa ki bunun hesabını soracak demektir. Vicdan rahatlığıyla size diyorum ki, yarın inşallah mahşerde Allah'ın karşısına çıktığınız zaman, Allah o emaneti bize verdiğinizden dolayı, size inşallah hiçbir hesap sormayacak."
İsmet Yılmaz, Ak Parti adayının ismini zikrederek "... vereceğiniz destek, ruz-i mahşerdeki beratlarınızdan bir berat olacaktır." demişti.
İsmet Yılmaz, hem mühendislik, hem hukuk okumuş. Üstelik hukuk doktoru. Mehmet Kasım Gülpınar DTCF mezunu. İki Batı, iki Doğu diline hâkim.
Nasıl kendilerini Cenab-ı Hakk'ın yerine koyup "cennet" garantisi verebilirler, aklım almıyor! Her ikisi de "şirk"e girdiklerini düşünmüyorlar mı? Ak Parti'ye, Reis'e bir laf gelse antenleri diken Hayrettin Karaman ağzını açıp bir kelime etmiyor. Diyanet'ten zaten umudumuzu kestik.
"Adalet" demiştik... Bir hâkimimize, "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan yargılanan bir sanığın beraatına hükmettiği iddiasıyla, HSK, yer değiştirme cezası vermiş.
Hâkim yapılan haksızlığı sineye çekmemiş. İnternet hesabından, aldığı cezaya itirazının reddedildiğini duyurmuş. Sürülen hâkim "2. Bölge" bir il'e tayin edilecekmiş. Hâkim, sürgünü hak etmediği bir ceza olarak görüyor ki, HSK üyelerine açık mektup yazıyor:
"Yargıyı bir tarikat liderinden emir alan cemaat yargısından kurtardınız, bu bizim de emelimizdir. Ancak şunu bilin Yargıyı FETÖ cemaatinden kurtardınız ama korku cemaatine teslim ettiniz. Bu mesleğin üyeleri artık kendi meslekleri konusunda bile bir düşünce açıklamaktan korkuyorlar. Siyaset ile yargının buluştuğu davada karar verirken kendilerini baskı altında hissediyorlar. Sizlere göre biz neyiz, tehlikeli adamlar mıyız? (...) Vicdanen verdiğimiz bir kararda azıcık zülfüyare dokunsak, hakkımızda soruşturma açıp sürüyorsunuz."
Hatırlatırım: Uluslararası "Hukukun Üstünlüğü Endeksi"nde 113 ülke arasında Türkiye 109. sırada!
Ak Parti'de, parti içi adalet uzun zamandır su alıyor. Bir "Pelikan Grubu"ndan bahsediliyor. Herhâlde bu Ak Parti'nin "gizli" saldırı grubu. Yeni Şafak'taki köşesini, âdeta "Lanet olsun!" diyerek bırakan eski milletvekili Aydın Ünal, Pelikancılardan yaka silkiyor:
"Tedbir için henüz vakit varken tarihe şu kaydı düşelim: Adına 'Pelikan' da denilen gizli bir örgüt Ak Parti'yi sinsice zehirliyor. Başından beri hedefleri partiyi içten çürütmekti; başarıyla ilerliyorlar. Cesaretle tedbir alınmazsa hareketimize yazık olacak, çok bedel ödenecek."
Son seçimde aday gösterilmeyen eski Ak Parti milletvekili Selçuk Özdağ ile telefonlaştık. O da adaleti vurguluyor. Şaşırtıcı bilgiler aldım. Bu konuşmamızı yarın vereceğim.
Ak Parti bu memleketin partisi. Milyonlarca insan umut bağladı. İnsanlarımızı karamsarlığa itemezsiniz! Şirkinize ortak edemezsiniz!