Sıra ‘İstiklal’e mi geldi?!
İşin tadı kaçtı.
Neyin peşindesiniz?
Neyle hesaplaşıyorsunuz?
Bir zamanlar “onlar” eziyordu, şimdi siz mi ezeceksiniz?
Derdiniz ne?
Oransız suç isnatları... Ben yaptım oldu havaları...
Bir ilçe belediyesi sokak isimlerini değiştiriyor...
Ne olacak... Varsın değiştirsin.
İsimler garip gelebilir, insanlar telâffuz edemezler, bize yabancıdır; arizî konmuştur; değiştirirsin.
Yer isimlerinin sık sık değiştirilmesine karşı eskiden beri ağır yazılar yazdım.
Bunlar keyfî uygulamalardı. Eskiden “kızıl” adı komünistliği tedaî ettiriyor diye başka isme dönüştürüyorlardı.
Hâlbuki “kızıl” bizim öz Türkçemiz. Anlam kayması, geçmişte alınmış ve sindirilmiş bir ismi değiştirmeyi gerektirmez.
Şimdi yapılan ise tamamen ideolojik ve bir hedefe matuf.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, durup dururken Güroymak’a “Norşin” dedi, ardından kan gövdeyi götürdü.
Birileri “Norşin” denmesini ideolojik hesaplaşma görüyordu ve “cumhur” un (halkın) başkanı, o birilerine mevzi kazandırdı.
Eğer ortada ideolojik hesaplaşma olmasaydı ve bu hesaplaşmanın ortasında bir cumhurbaşkanı çıkıp “Norşin” demeseydi, dil meselelerine (hem de akademik manada) kafa yormuş bir gazeteci olarak sonuna kadar “Norşin” in arkasında olurdum.
Ortalık bulanık... Adımı mutlaka dikkatli atmalıyız. İstanbul’da sokak isimlerinin babası Osman Nuri Ergin (1883-1961)’dir. Eski Belediye mektupçusu... Bir çeşit yazı işleri müdürü. Osman Nuri Ergin, şehircilik üzerine, eğitim üzerine, hâl tercümeleri üzerine cilt cilt kitaplar yazmış, İstanbul’u çok iyi tanıyan, geçmişten haberdar bir şahsiyet. İstanbul Belediye Kütüphanesi’nin kurucusu da odur; 11 bin kitabını bağışlamıştır. Osman Nuri Ergin, öyle isimler bulmuş ki, şaşar kalırsınız. Ama o isimler artık o sokakla bütünleşmiş ve tarihî bir hüviyet kazanmıştır; değiştirirseniz, sokağı çıplak bırakmış gibi olursunuz.
***
Taha Beyin oğlu, Mustafa Kemal’in “Türk Gençliğine Hitabe”sini kendisince kesti biçti, yok sayalım demeye getirdi. Ardından Rasim’in eşi, “Yürü dostum arkandayım” gazını verdi. Yeni Türk Edebiyatı sahasında hakikaten önemli eserlere imza atan Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı (üstüne üstlük eski Millî Eğitim Bakanı) Hüseyin Çelik (akademik titri “doç.tr.” dir.) “Türk Gençliğine Hitabe âyet mi?!” dedi ve ortalık tümden karıştı.
“Âyet” ve “Atatürk” yan yana gelince “olmaz” manası kendiliğinden çıkıveriyor.
Böyle bir benzetme eşyanın tabiatına aykırıdır. Hüseyin Çelik Bey sonra sözünü tevil etti, “Hitabe”nin muhtevasıyla bir probleminin olmadığını söyledi ama Taha Bey’in oğlunun kesip biçmesinin ardından ne söyleseniz boş. Böylece “mesaj” ı alan aldı.
Ne oldu şimdi?
Şuuraltı kıpırtıları su yüzüne çıktı... Artık “İstiklâl”imize göz diktiler!
***
Ordu’nun Aybastı ilçesinde akıl almaz bir oyun tezgâhlandı. İstiklâl Harbini tedaî ettiren sokak isimleri değiştirildi.
8’i Ak Partili, 3’ü DSP’li 11 belediye meclis üyesi oy birliğiyle “İstiklâl”, “Hürriyet”, “Cumhuriyet” ve “İnönü” olan cadde adlarının yerine, “Hükûmet”, “Gölköy”, “Fatsa”, “Reşadiye” ve “Lise” isimlerinin verilmesini kabul etmiş.
Aybastı Belediye Başkanı İzzet Gündoğar’ın bahanesi hazır: Güya halk bu isimleri istemiyormuş, eski isimleri geri getirmişlermiş.
Başka ne diyecekti? Bir savunması olması gerekirdi. Bu saatten sonra, Osmanlı’nın yıkılışını, Millî Mücadele’yi hatırlatan isimlerle oynarsanız, ne söylerseniz söyleyin “maksat” aranacaktır. Ben şahsen değişikliği “maksatlı” görüyorum. Bunun tehlikesini “güç bende” diyenler zamanla göreceklerdir ve dönmek istediklerinde de çok geç olacaktır!