Şimdi Gezi boşaldı mı?
Türk’ü ayak altına alan, bayrak değişsin diyeni baş tacı eden, bir milletten 36 millet çıkarmaya kalkışan, PKK ile kol kola Türkiye’yi değişime uğratmak isteyen bir hükûmetle benim işim olamaz. Hükûmete kim başkaldırırsa kaldırsın, niye başkaldırdın diyemem.
Gezi Parkı protestoları, “Taksim Dayanışması” denilen grubun esip yağmasına bakmayın, psikolojik yorgunluk başlamış, hemen hemen bitme noktasına gelmişti.
Çocuklar bütün ülkede ertesi günü üniversite umuduyla imtihana girecekken, herkesi kaygılandırdılar. Her müdahale, hâdiseleri daha büyütüyor. Şimdi Gezi Parkı, Recep T. Erdoğan’ın, mitingde naklen emriyle boşaltıldı ama on binler İstanbul’da değişik semtlerde ve başka illerde toplaştılar. Türkiye ayağa kalktı. Hangi birine “marjinal” diyebiliriz! Arkası gelecek. Marjinaller Türk bayrağı taşımazlar. Eğer kitleler Türk bayrağı taşıyorlarsa, artık onları durduramazsınız.
R. T. Erdoğan cumartesi günü yaptığı Ankara konuşmasında hâlâ “Camide içki içtiler, ayakkabılarıyla camiye girdiler.” diyor. Hem de iki defa söyledi konuşması arasında... Üstüne basa basa... Birileri, daha önce dediğim gibi “Yav Allah’ın evine nasıl böyle girersiniz!” diye oraya buraya saldırsa, üstelik “Dinsizi öldürmek haktır. Günah işleyene ceza veriyorum, Allah’ın evini koruyorum!” derse nasıl baş edeceksiniz?!
R. T. Erdoğan’ın, “Camide içki içtiler!” kışkırtması milleti “Allah’la aldatmak” tan başka bir şey midir!
Çok tehlikeli... Birileri bu zatı ikaz etmelidir. Asıl âkiller ona lâzım. Onların en âkili Hayrettin Karaman’dı, o da ondan akıl alıp “barış” yalanını anlatmak için yollara düştü. Camiye sığınanların çoğu muhtemelen illegal örgüt mensupları. Eğer onlarsa, kesinlikle biliyorum ki, camide içki içmezler, o şartlarda ellerinde bira tenekelerinin, şişelerinin olması mümkün görünmüyor. Çünkü örgütler çok şuurludur ve hesaplarını iyi yaparlar.
R. T. Erdoğan, kendi partisinin eski milletvekilinin “İçki içilmemiş!” diye yazdığını okuduğu hâlde aynı ısrarı sürdürüyorsa,
korkulur.
Camiye ayakkabıyla girdiklerini söylüyor. Görülüyor, fotoğraflarda da belli. Ama hangi şartlarda geldiklerini düşünmek lâzım. Başbakan’ın Dolmabahçe’deki bürosuna girmek için hamle üzerine hamle yaptılar. Püskürtülünce de kaçacak yer aradılar ve can havliyle camiye daldılar. Mesele budur. Zamanında bu örgütçülerin ağababalarıyla göğüs göğse vuruşanlar da biziz; Erdoğan ve arkadaşları değiller. Biz vuruşurken, onlar yanımızdan geçip fakültelerine girerler, son kertede de onlarla birlik olurlardı. Bunun bir şahidi bu satırların yazarıdır. Ayrıntıya girmeyeyim. Geçmişte yazdıklarımız vardır, ileride yine yazarız.
R. T. Erdoğan’ın mitinginde MHP bayrağının taşınması hâdisesine yarın geleceğim.