‘Şike’ye kilitli bir ülke!

Bütün televizyon kanallarının gün boyu, gece boyu, sabah boyu birinci haberi Şike Davası ve Aziz Yıldırım. Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım “ceza” alarak hapisten kurtuldu! Halkın ilgisiyle haberler arasında bir oran var mıydı sizce?
Memleketin bunca meselesi varken insanlarımızın “şike”yle meşgul edilmeleri bana çok tuhaf geldi.
Şike davasının sonuçlandığı günde neler olmuştu?
İki şehidimiz var: Dağlıca’da sekiz askerimizin şehit düştüğü saldırıda yaralanan bir üsteğmenimiz hayatını yitirdi.
Van’da, depremzedelerin kaldığı konteynerleri bekleyen polislerimize ateş açıldı, biri şehit düştü biri yaralandı.
Ve Özel Yetkili Mahkemelerle ilgili düzenlemeler yapıldı. Kaldırıldı, deniyor ama bana sadece adı değişti gibi geliyor. Bu işin mütehassıslarının şikeyi değil, Özel Yetkili Mahkemeler meselesini konuşmalarını beklerdim... Kanalların hemen hepsinde şike tartışıyorlardı.

***


“Benden olmayanlar kahrolsun” dediler ve hakikaten insanları kahrettiler.
Özel Yetkili Mahkemeler niçin kaldırılacak denmişti? Hükûmet içinde hükûmet görüldüğü için değil mi?
Darbelere de lânet, darbe hazırlayıcılarına da, bunlara yandaşlık ve yataklık edenlere de... Kaçı darbeci, kaçı terör örgütü mensubu, kaçı yandaş?
Birileri hata ediyor, fırsat bu fırsat denilip bağlantılı düşünülen herkesten acı çıkartılıyor.
Ne olacak şimdi?


Turan Pınar’ın vefatı
Turan Pınar’ı 12 Eylül 1980 darbesi öncesi tanımıştım. Cıva gibi bir gençti. Diş hekimliğinde okuyordu. Ülkenin ölüm kalım savaşında, her yere koştururdu. Doğu Türkistan’da mücadelenin liderlerinden Alibek Hakim’in kızından torunu idi. Yine kendisini Doğu Türkistan davasına adamış Hasan Oraltay dayısıydı. 1949’da başlayan göçleri 1953’te Türkiye’de son bulmuştu.
Godfrey Lias’ın “Göç” romanı Doğu Türkistanlı Uygur ve Kazakların göçünü anlatır... Okuduğumda çok hüzünlenmiş; bu romandır; bu kadarı olmaz, demiştim. Sonra İsa Yusuf Alptekin’in hatıralarını okuyunca Godfrey Lias’ın romanının “gerçekçi” olduğunu anladım! (İsa Yusuf Alptekin’in Mücadele Hatıraları’nı merhum Mehmet Ali Taşçı bizzat dinleyerek yazmıştır, 1985; sonra Dr. Ömer Kul, Berikan Yayınları arasında, iki cilt hâlinde toplam 1400 sayfa olarak çıkardı, 2007).
İstilâları, güçlükleri, zulümleri, kahırları dinleyerek yetişen Türkistanlılar, Türkiye’de silâhlı komünist hareketler başlayınca saflarını seçtiler ve Ülkücü Hareketin içinde yer aldılar. Babalarının, dedelerinin yaşadıklarını yaşamak istemiyor, ülkenin uydu olmasına asla rıza göstermiyorlardı. Turan Pınar deli doluydu ve yine deli doluluğunun kurbanı oldu; müessif bir hâdisede hayatını yitirdi. Kardeşi Saadet Pınar Yıldırım, Prof. Dr. Turan Yazgan Hocamızın başında olduğu Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın genel müdürüdür ve vakfın bel kemiğidir. Turan’a Allah’tan rahmet, Saadet Hanım’a ve ailesine başsağlığı diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları