Şiddet terörünün asıl suçlusu kim?
Radyoda "çocuk çocuğu bıçakladı" başlıklı bir haberi okuyan spikeri dinledikten sonra, haberin ayrıntılarını öğrenmek için aynı başlığı haberden hatırladığım "14 yaşındaki çocuk" bilgisini de ekleyerek arama motorunda arattım. İlk üç sayfada karşılaştığım haberler sırasıyla ve aynen şunlardı:
- "Çanakkale'de 14 yaşındaki M.İ., aralarında önceden husumet olduğu öne sürülen 17 yaşındaki İ.Ç.'yi önce silahla vurdu, daha sonra hırsını alamayarak göğsünden bıçakladı."
- "Denizli'de gerçekleşen olayda, 14 yaşındaki S.K. adlı kız öğrenci iddiaya göre kendisini okula göndermek isteyen annesini sırtından bıçakladı."
- "Antalya'da 14 yaşındaki bir çocuk tarafından 8 yerinden bıçaklandığı öne sürülen kadın ağır yaralandı."
- "Adıyaman'da 15 yaşındaki çocuk, bilinmeyen bir nedenle tartıştığı babasını sırtından bıçakladı."
- "İzmit Doğu Kışla Gençlik Parkı içerisinde öğrenciler arasında kavga çıktı. Kavgada 14 yaşındaki bir çocuk bıçaklandı."
- "Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde arkadaşı tarafından bıçaklanan 14 yaşında çocuk kaldırıldığı hastanede gösterilen tüm çabalara rağmen kurtarılamadı."
- "Samsun'da okul çıkışı bir öğrenciyi bıçakla yaralayan 14 yaşındaki çocuk, savcıya ifade verdikten sonra serbest bırakıldı."
- "Erenler' de iki çocuk arasında çıkan kavgada 14 yaşındaki T.T tartıştığı 16 yaşındaki F.B'yi 7 yerinden bıçaklayarak ağır yaraladı"
***
Korkutucu değil mi? Tarihleri yalnızca son üç yılın kapsamında olan bu haberlerdeki zanlıların tamamı 14 yaşında!
Asıl aradığım haberi ise ancak aramayı son 24 saatle sınırladığımda bulabildim:
- "İstanbul Avcılar Mev Nihat Çandarlı Ortaokulu'nda 14 yaşındaki Muhammed D. çıkan kavgada Mücahit İ. tarafından göğsünden bıçakladı."
Ve bu hafta yaşanan unutulmayacak bir dehşet haberi de; Ankara Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi araştırma görevlisi 27 yaşındaki Ceren Damar Şenel' in kopya çekerken yakaladığı Hukuk Fakültesi 4. Sınıf öğrencisi H.İ.H. (23) tarafından vahşice katledilmesi.
Peki, ne oldu da ülkenin gençliği bu hale geldi? Saldırganlığa eğilim neden artıyor? Tüm suçu bu gençlere atıp, onları ıslah evine, H.İ.H.'yi de cezaevine yollayınca tüm sorunu çözmüş olacak mıyız?
Hemen her gün cinayet işleniyor. Haberleri okuyup birilerini eleştiriyoruz da, dönüp bu değişimdeki hata payımız ne diye bakmıyoruz.
Sorun nerede? Asıl sorumlu kimler?
Eğitim yuvaları ne ara şiddet yuvası haline geldi? Okullarda yaşanan bu silahlı, bıçaklı şiddet vakalarını salt güvenlik zafiyeti olarak ele alabilir miyiz? Okula silah sokulmasaydı cinayetler gerçekleşemez miydi? En azından bu sorunun cevabını biliyoruz ki, gerçekleşebilirdi.
O halde, bir yıl sonra adalet dağıtmak için avukat, hakim veya savcı olacak kişinin, kendi adaletini kendi sağlama yoluna başvurmasının başta eğitim olmak üzere çok daha temel sorunları var.
Kaybettiğimiz akademisyen Ceren Damar Şenel' in eşi Levent Şenel' in şu sözleri sorunun köküne işaret ediyor aslında: "İyi bir mühendis, iyi bir hukukçu, iyi bir doktor değil, önce iyi bir insan olmaya çalışın..."
Eğitimde başlıca hedef bu olmalı. Bunu gerçekleştiremiyorsak geri kalanının hiçbir öneminin kalmadığını, başarılı akademisyenimizin ölmesiyle de mi anlamıyoruz? Okul sayısında değil, okulda verilen eğitimde bekliyor bizi çözüm.
Eğitimdeki bunca soruna rağmen ise, değişiklik bu hususlarda değil de Milli Eğitim Bakanlığı'nın logosunda yapılıyor!
Ve bu çözümü destekleyecek sosyal etkenler… En başta da medya!
120 dakikalık süresinin yarısında silahlı çatışma sahnelerinin yaşandığı, bölüm başına 20 kişinin öldürüldüğü, en çok öldürenin kahraman ilan edildiği diziler, sırf reyting uğruna şiddeti normalleştirene kadar saatlerce gösteriyor. Sonuç: 14 yaşında katil olan gençler!
Dizilere konu olan vahşet senaryolarına, kaç okul daha "Çukur" a dönene kadar devam edilecek? Kaç öğrencinin daha kendini Polat Alemdar, Memati, Vartolu, Çakırbeyli sanıp dehşet saçması beklenecek?
Günün sözü:
"Şiddet karşıtIığının ürettiği güç kesinIikIe insan yeteneğinin icat ettiği tüm siIahIarın gücünden üstündür." Mahatma Gandhi