Şerafettin Tilki TFF'de dönen dolapları 'Vay anasını sayın seyirciler' diyerek tek tek açıkladı
İtiraf edin özlediniz.
Kış geldi kısa bir tatil, benim de hakkım!
Tatil dedim ise kulağımız her yerde. İşi gücü astığımız yok. Konular çok.
‘Bir fincan kahvenin, kırk yıl hatırı var’ demiş atalarımız.
Her ne kadar, günümüzde göz ardı edilse de, istisnalar yok değil.
Son örnek; Hakan Çalhanoğlu. Stefan Kunz, Japonya maçı sonrası, “Bu işler maç sonu röportaj vermek ile olmuyor. Futbol sahada oynanıyor. Futbolcu saha içinde konuşmalı” şeklinde yorum yaptı.
İstisnasız herkes, Alman hocanın Hakan’ı kastettiğini ifade etti. Ki öyleydi .
Kuntz’un hatası; yer, zaman ve mekandı. O da haklı olarak eleştirdiği Hakan gibi yanlış çıkış yaptı.
Olayı özetledikten sonra, hep yaptığımıza bakalım.
Perde arkasında yaşananlara.
Hakan, başkan Mehmet Büyükekşi ile Belçika’da görüşüyor. Ağladı ağlayacak “Emre Mor, Abdülkadir Parmak gibi oyuncuları benim milli takıma aldırmadığın söyleniyor. Hiç bir alakam yok. Alanlar belli. Çıkıp beni hedef gösterenler de. Bu durumdan çok rahatsızım..” diyerek serzenişte bulunuyor.
Başkan sakin davranıp konuyu değiştirmek istiyor. “Bakarız bir çaresine elbet. Kapısını çalıp, bize hayır diyecek hoca yoktur” demeye kalkmadan, Hakan başını kaldırıp "Montella" diyor.
Başkan önce anlamıyor. Çabuk toparlayıp, "Bakarız, bakarız” diye geçiştiriyor..
Ya olayın başlangıcı böyle. Bu gelişme üzerine akıllara kazınıyor İtalyan hoca. Adana Demirspor Başkanı Murat Sancak’tan bilgi alıyorlar.
Sancak, “En iyi anlaştığım hoca. Bizi lige çıkaran Samet Aybaba ile kadroyu dahi konuşmazdık. Montella’yı aldım. Maçta bile telefon ile bizim Gökhan’ı arayıp isteklerimi hocaya iletiyordum. Böyle çok oyuncu değiştirdim. Bazen tutmadı değil" demez mi!
Ahaaa buyur burdan yak!
Sancak şaka mı, ciddi mi yaptı bilinmez. Gerçek olan Montella iş başında.
Peki geleyim asıl meseleye. Hakan’nın hoca fikrine. Zira Hakan’a, İtalya kapılarını açan Montella. Milan’ın başında iken bizzat oyuncuyu aldıran kişi. İsim yanlış doğru olabilir. Ayrı konu. Hakan’ın, Çizme rüyasını gerçekleştiren eski hocasını unutmaması alkışa değer(!)
Bu kısa süreçte adı geçen hocalara bakalım.
Kulak kabarttım. Pusuya yattım. Bakın, bakın kimler için neler konuşulmuş.
Masada 4 yerli isim var. Sergen Yalçın, Abdullah Avcı, Fatih Terim ve Emre Belözoğlu..
Büyükekşi, Hamit Altıntop ve bir kaç yönetici ile karar toplantısında.
Büyükekşi öyle bir konuşma yapıyor ki, kimseye karşı fikir söyleme şansı bırakmıyor.
Büyükekşi, listedeki isimleri Riva’da araştırdığını belirtip şunları söylüyor:
- Fatih hocayı sordum. Federasyonun anahtarını teslim edersiniz dendi.
- Abdullah Avcı dedim, denenmiş. Olmamış. Dikiş tutmaz diyorlar.
- Ya Sergen dedim. Kimse yanına yaklaşamaz. Sıkıntı olur yorumu yaptılar.
- Öyleyse Emre’de var demeye kalmadı. Futbolcu olarak olur da, oyuncuların isteği üzerine gönderilen hoca, milli takımı da fena bozar.
Böyle genel yorumlar geldiğine göre başkanın oylama yapacağını sandılar.
Ama öyle olmadı. Büyükekşi, hiç kafamız ağırmasın. Montella ile anlaşalım.
Şaşkınlık, birbirlerine bakmalar. Aksi tek görüş olmadan kabullenme.
Vay anasını sayın seyirciler. Merkez üssü Riva’da neler olmuş böyle neler.
Ne konuşmalar. Ne güzel hareketler.
Kuntz ile bitirelim.
Ayrılık için davet edilen Alman hoca olayı biliyor. Ama ciğer yemiş gibi ‘cesur yürek’ oyuncusu rolünde!.
Aynen şunu diyor:
“Yaşadığım doğruyu dile getirdim. Kuntz kendi ayağına sıktı dediniz. Sonra da ayrılık kararı aldınız. Ben ayağıma sıktım yaralandım. Siz oturduğunuz dalı kestiniz. Sonu ne olur bilinmez!..”
Ulan arkadaş, dizi gibi.
Vallahi ne eğlenceli. Aksiyon yüklü.
Clint Eestwood’un kovboy filmlerine taş çıkartır cinsten. Her anı, her sahnesi dopdolu.
Hiç düşündünüz mü, ya futbol olmasa.
Aman Allah’ın aman. Aklımdan dahi geçirmiyorum.
Ayrıca herkesin bildiği iki konu var. Daha doğrusu bildiğini sandığı: Futbol ve siyaset.
Varsın olsun. Eğlenceniz bol, gönlünüz zengin olsun..
(Şerafettin Tilki)