Seçimlerin yenilenme ihtimali var mı?
Yarın Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) bir ayı aşkın süredir devam eden ve artık yılan hikâyesine dönen seçimlere, netlik kazandıracak kararı vermesi bekleniyor. Karar ne kadar sürede açıklanır belli değil elbet; ancak genel beklenti yarın açıklanması yönünde…
Tüm hukuk kurallarının ve yerleşik içtihatların açıklığına rağmen; ne yazık ki, YSK'nın ne karar vereceğini kimse bilmiyor. Kimileri, "bunca baskıya karşı koymayacak; tabi ki seçimler yenilenecek" derken kimileri de "İmamoğlu'nun kazandığı ve yenilenmesi halinde tekrar kazanacağı aşikarken yenileme kararı almazlar" diyor.
Kesin olan şu: bir aydır devam eden belirsizlik, ekonomik sıkıntıları daha da arttırdı.
İşsizlik rakamları, TUİK verilerinde bile yüzde 15'lere dayanmış durumda ki, gerçekte bu oran yüzde 25'lerde…
Faizler arttı. Dolar 5.96'ya ulaştı. Enflasyon tavanken; büyüme eksilerde. Her şeye zam geldi…
Bu koşullarda seçimin yenilenmesi, ekonomiyi ne hale sokar siz düşünün!
Üstelik yerel seçimler için bütçeden 60 milyar liradan fazla para harcandı. Ekonomik koşullar ortada iken, hangi bütçe ile yenilenecek seçimler?
Peki…
Tüm bunlara rağmen YSK'dan seçimin yenilenmesi kararı çıkarsa şaşırır mıyım?
Üzülerek söylüyorum ki, şaşırmam. Son zamanlarda hukuk öyle göz ardı ediliyor ki, hukukun uygulanmamasına değil; uygulanmasına şaşırır olduk.
Mesela, Cumhurbaşkanı'nın "YSK'nın kararı içimize sinse de sinmese de tanıyacağız" şeklinde yaptığı açıklama, ülkede heyecan oluşturuyor.
Oysa YSK, kararları kesin olan, hakimlerden oluşan hukuki bir karar organı. Dolayısıyla kanuna ve yerleşik içtihatlarına, yani hukuka uygun bir karar verdiği sürece elbette ki kimsenin bir itirazı olamaz.
Yani, YSK'nın kararlarına, MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin yalnızca kendisi gibi düşünenleri ima ederek söylediği gibi, "maşeri vicdana uygun olması kaydıyla" değil; "hukuka uygun olması kaydıyla" itibar edilir.
Ancak şunu mutlaka vurgulamak istiyorum: Seçileni korumamız, hukuk devletinin bir şartı…
Tüm bu koşullara rağmen, seçimin yenilenmesinin kabullenilmesi, halkın iradesinin hiçe sayılması anlamına gelir.
"Seçimin meşruluğunu kanıtlayalım, itiraz etmeyelim ki hile yapmadığımız anlaşılsın" gibi manasız bir tavırla yeniden seçim kabullenilemez…
Eğer ki, İstanbul için belediye başkanı seçimlerinin yenilenmesi kararı çıkarsa; muhalefetin yapması gereken belediye meclis seçimlerinin ve ilçe belediye başkanı seçimlerinin yenilenmesi için de talepte bulunmak ve hatta sürelere riayet etmeksizin itirazları kabul eden YSK'nın karşısına, geçmiş seçimlere dair itirazlarını sunmak…
Bu sonuncusunu, çoktan yapması bile gerekirdi… Bu bir karşı ataktır. İktidar nasıl ki YSK'yı kendi çıkarına sıkıştırıp tehditkâr ifadelerle istediğini yaptırmaya çalışıyorsa, muhalefet de "madem öyle, bir de bu var" diyerek YSK'yı kendi içtihatlarıyla sıkıştırmalıdır.
Zira AKP tarafından yapılan itirazlar, zaten salt belediye başkanı seçimini yeniletmeyi gerektiren bir itiraz değil; il meclisi seçimlerini de yenilemeyi gerektiren bir itirazdır.
Tüm işaretler tekrarlanacak seçimin ülkeyi daha büyük bir ekonomik sıkıntıya sokacağını gösteriyorken, yeniden seçim halinde İmamoğlu'nun oylarının artacağı pek çoğumuzca tahmin ediliyorken; AKP'nin yeniden seçimde ısrarlı olması, seçimlerin yenilenmesi halinde tüm devlet gücünü İstanbul'a yığacağı anlamına geliyor.
Hal bu iken de iftar çadırlarını seçim meydanlarına çevirecek, adaletsiz bir propaganda sonucu gerçekleşecek yeniden seçim sonrası ortaya çıkabilecek beklenmeyen sonuçlara ise; yeniden seçim kararına karşı durmayanların, meşru seçim sonuçlarına ve başkanına sahip çıkmayanların itiraz etmeye hakkı olamaz!
Özetle şunu söylüyorum ki; seçimlerin yenilenmesi de "nasıl olsa yenisini de kazanırız" diyerek seçimlerin yenilenmesinin kabul edilmesi de, hukuk devletinin ve millet iradesinin hiçe sayılmasıdır!