Seçime endekslendik!

14 Mayıs tarihi seçim için hemen hemen kesin. Hem milletvekilliği seçimi hem cumhurbaşkanlığı seçimi bu tarihte olacak. Hukukçular R. T. Erdoğan''ın hiçbir surette cumhurbaşkanlığına aday olamayacağını söylüyorlar ama olacak. Hâlbuki kendilerinin yaptıkları kanun değişikliği sarih:

"MADDE 3 - (Değişik: 25/4/2018-7140/3 md.): "(1) Cumhurbaşkanı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılır. / (2) Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. Ancak Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi hâlinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir."

Üçüncü defa aday olabilmesi için demek ki TBMM''nin kararı gerekiyor.

Saray istediğini yapar. Saray Mukîmi, üçüncü defa da dördüncü defa da aday olur.

Yeni rejimde kanun, karar aramayalım. Asıl tehlike, milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimi için konulacak sandığın yanına, başörtüsü için Anayasa değişikliği referandum sandığının konulmasıdır.

Altılı Masa partilerinin başkanları birbirlerini toplantıya davet seremonilerine devam etsinler. Toplanıp dağıla toplanıp dağıla bir de bakacaklar kendilerini seçim sandığının önünde bulacaklar! Artık seçimden sonra davet seremonilerine, toplanıp dağılmaya devam ederler! Alışkanlıklar insanı bağlar. Toplanıp dağılmazlarsa huzursuz olurlar, kaşıntılar başlar! Tedavisi yine toplanıp dağılmaktır!

Muhalefet boşuna çırpınıyor. Saray ne derse o artık. Çok önceden işaret ettim. Şimdilerde birçok yazan söyleyen aynı sözleri tekrar ediyor. Saray seçimi almak zorunda.

Türkiye''de hiçbir şey normal değil. Adalet yok, eğitim yok. Sistem darmadağınık. İktidar yüzünü döndürüp de halkın hâline bakmıyor. Nerede imam hatip açarız, nerede Kur''ân kursu kurarız, nerede hafızlık tedris ederiz ve ne zaman "tek adam rejimi"ni "padişahlık" diye resmîleştiririz, ne zaman "Anıtkabir"i yıkarız, derdindeler. Seçimi alsınlar, artık önleri öyle bir açılacak ki, Afganistan bile bize imrenecek!

Aklı başında hiçbir ilahiyatçı, başörtüsü için oylama yapılsın demez. Sadece insanın iradesinden, hürriyetlerden, günahlardan, sevaplardan bahseder.

Oylama, "din" adına yapılacak. Bir başka rejime evrilmenin kapısı aralanacak. Bu aralanan kapı, birilerinin çok heveslendikleri, dillerinden düşürmedikleri "şeriat" kapısı değildir. En katı "şeriat"ın uygulandığı ülkeleri saysam, aman orda kalsın, diyeceksiniz. Bu ülkelerde aralıklarla bulundum. Her bir ülkenin "şeriat"ı kendisine! Hak Teâlâ ne diyorsa o değil; ülkeye hükmeden ne istiyorsa o.

Şu anda bizde de öyle değil mi?!

İslâmda insanın iradesi esastır. Sevabı günahı insana aittir. Yedi ciltlik "Kur''ân Dersleri Meâl-Tefsir"i ortaya koyan Ali Bulaç, örtünmenin oylanamayacağını yazıyor:

"Bir kadının başını örterken örtme hakkını kimselerden alamaz. Ne ebeveyni ne parlamentolar ne başka otoriteler bu konuda hüküm bina edemez. Başörtüsü namaz ve oruç ibadeti gibi yasamaya, halkoylamasına konu olamaz. / Liberal bakış açısından başörtüsünü temel bir insan hakkı olarak gördüğünüzde, bu hak alınır, verilir, kısıtlanır, birtakım idari ve yasal düzenlemelere konu olabilir. / Tesettür Allah''ın emridir, bu emri yerine getirmek kesin ve tartışmasız dini bir vecibedir. Bu vecibeyi yerine getirmeyen dinden çıkmaz ama günahkar olur, günahın cezasını devlet vermez, Allah''a aittir, dünyevi ve maddi müeyyidesi yoktur." ("Başını Açanlar Neden Örtünmüştü?", www.farksibakis.net, 30 Ekim 2021)

Bu seçim kaybeden için de kazanan için de her şeyi değiştirecek.

Allah sonumuzu hayreylesin!

Yazarın Diğer Yazıları