Seçime doğru... 'Çıkış' mı 'batış' mı?
Yarın, 14 Mayıs veya başka bir gün olsun, seçim tarihi ilân edildikten sonra Türkiye ya batış ya çıkış yoluna girmiş olacak. Batış kolay, çıkış zor.
"Millet" ve "cumhur" karşı karşıya...
Kemal Kılıçdaroğlu, "millet"i, Recep Tayyip Erdoğan "cumhur"u temsil ediyor. "Millet" bütün Türkiye, "cumhur" Saray''la sınırlı.
Halkın nazarında "millet"in derin, "cumhur"un sathî manası vardır. "Millet" herkesi, "cumhur" sadece ve sadece "Saray"ı ifade eder.
Sokağa çıktığınızda kime sorsanız, söyleyeceği söz budur.
Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı adaylığı ilân edildikten sonra okuduğu mutabakat metninin dördüncü maddesi olarak, "Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi"nin absürtlüğünü ortaya koyan Saray Kabinesi''nin içindeki kabine diyebileceğimiz politika kurullarının ve ofislerinin lağvedileceğini açıklaması isabetli.
Bir de bakan yardımcılığı var. Saray, ehil veya değil, dışarıdan istediğini bakan yardımcısı yapıyor. Ucu da açık... Paye vermek, el altında tutmak istediklerine, bir aylık daha alsın dediklerine bakan yardımcılığı koltuğu veriyor. Bakan yardımcısının da ayrıca bir ofisi olacağına göre, yok sekreterleri, yok danışmanları derken ipin ucu kaçıyor.
Bakan yardımcılıkları sanıldığı gibi, "Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi" denilen acayip sistemle ortaya çıkmadı. Tarihi eskidir. İsmet İnönü''nün başbakanlığı sırasında 8 Şubat 1937''de ihdas edildi. O zamanki adı Fransa''dan mülhem " parlâmentaire müsteşarlıklar"dı. Celal Bayar''ın başbakanlığı sırasında Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk''ün de uygun görmesiyle, 29 Kasım 1937''de ortadan kaldırıldı.
Çok sonra 3 Haziran 2011 tarihli 643 sayılı KHK ile 3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanun''a eklenen 21/A maddesiyle aynı görevi görecek bakan yardımcılığı ihdas edildi. O madde şöyle:
"Bakan Yardımcıları Hükümetin görev süresiyle sınırlı olarak görev yapar; Hükümetin görevi sona erdiğinde, Bakan Yardımcılarının görevi de sona erer. Bakan Yardımcıları gerektiğinde Hükümetin görev süresi dolmadan da görevden alınabilir. Bakan Yardımcılarına en yüksek Devlet memuruna mali haklar kapsamında yapılan ödemelerin yüzde yüzellisi oranında aynı usul ve esaslar çerçevesinde aylık ücret ödenir."
Yeri gelmişken... Bu acayip rejim ortadan kaldırılıp güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçildiğinde, Allah rızası için, şu bakanlıkların adları gözden geçirilsin! Birkaç defa yazdım bu meseleyi. Alışılmış, herkesin kafasında yer etmiş Millî Savunma, Millî Eğitim, Adalet, Dışişleri gibi bakanlık adları kalır ama sonra, ucuna ekleye ekleye adını uzattıkları Ulaştırma ve Altyapı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği gibi bakanlıkların adları kısaltılmalı.
R. T. Erdoğan, 2018''de yeni sistemde cumhurbaşkanı seçildiğinde ilk ziyaretini Azerbaycan ve KKTC''ye yapmıştı. Yolda kendisine sordurulan (Malum tayyarede "yandaş" gazeteciler olur ve sorular ellerine sıkıştırılır.) bakan yardımcılıklarıyla ilgili soruya cevaben: "Bakan yardımcıları birden fazla olabilecek, bazılarında ikiyi bazılarında üçü zorlayacağız. Bakanlıkların güçlü olması lâzım. İşlevlerine göre belirleyip çalışmaları güçlü hâle getirmek istiyoruz." demişti.
Bakanlıklarda sayısını, bu bakan yardımcılıklarının alt yapısını bilmiyoruz.
2011''de bakan yardımcılıkları ihdas edildiğinde, Prof. Dr. Kemal Gözler ve Doç. Dr. Gürsel Kaplan birlikte "Bakan Yardımcılıkları Bakanlık Hiyerarşisine Dâhil midir?" (TBB Dergisi, S. 98, 2012), başlıklı makale yazmışlar ve bu makamın hukukî statüsünü tartışmaya açmışlardı. Sonra sistem de değişti. Prof. Dr. Kemal Gözler "Elveda Anayasa" dedi ve asıl "Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi"nin açmazlarını ortaya koydu.
Saray''daki başdanışmanlar ordusuyla teşekkül ettirilen "ofisler"in hâli pek bilinmiyor. Bu ofisleri kimileri "hayatî önem"de görülüyor; "kurmay birim", "arka bahçe" olarak adlandırıyor. Öz olarak her bir ofise "Propaganda Bakanlığı" diyebiliriz.
"Millet İttifakı", "çıkış" için çok akıllı, sistemli hareket etmelidir.