“Sayın Erdoğan yenilginin suçunu başkalarında aramamalı” derim
31 Mart 2024 yerel seçimlerinde atı alan CHP, Üsküdar’ı geçti.
Hem öyle bir geçti ki neredeyse bütün satıh dolaşıldı.
*
CHP’nin yenilenmesi…
Özgür Özel’in “Erdoğan ne söylerse söylesin, onunla kavga etmeyeceğim.” demesi…
Meydanlarda samimiyetini göstermesi…
İmamoğlu’nun ortaya koyduğu -Kurum ve AKP’ye göre proje olmayan(!)- ama İstanbullunun yaşamına dokunan, insan odaklı projeleri hem İstanbullular tarafından hem de genel itibarıyla değer gördü.
Teveccüh gördü.
Umut gördü.
Ve bugün yerel yönetimler bazında CHP iktidar oldu.
*
İktidarın öfke kontrolü yapamayışı…
Verdiği sözleri tutmayışı ya da tutamayışı…
Ekonomide başarısız oluşu…
Ve AKP’nin en alttan en üste kadar bütün bedenini kibir kaplaması karşısında, elbette onların da patronu olanlar, küçük hatırlatmalar yapacaktı ve yaptı.
*
İktidar, milletin oylarına, hava gibi su gibi ihtiyacı olduğunu bilmesine rağmen, her ne hikmetse AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan millete, bırakın aba altından sopa göstermeyi…
Lafını dolandırarak söylemeyi…
Sopası da açık açık gösterildi, sözler de doğrudan doğruya milletin üzerine fırlatılıverildi.
*
Erdoğan mealen:
“İktidar benim. Bütün güç benim elimde. Bölgenizde hizmet istiyorsanız, yerel yönetim seçimlerinde de oyunuzu Cumhur İttifakı’ndan yana kullanın ki size hizmet gelsin…
Yol gelsin…
Su gelsin…
Bizi, yerelde iktidar yaparsanız, biz de size ne isterseniz veririz.” demişti.
*
Kendisinin canını acıtan bu ifadeler karşısında millet de -yani patron da- çok üzülmüş olmalı ki:
“Hizmet alamazsınız… Hizmet getirmem, diye tehdit ediyorsunuz öyle mi?” deyip, Sayın Erdoğan’ın restini gördüler ve restine karşı:
“Pekâlâ, tamam o zaman! Biz de sana oy vermeyeceğiz, sen de bize hizmet verme.” diyen millet, öyle bir cesaret örneği gösterdi ki Türkiye’de genelde iktidar olan AKP’yi yerelde ikinci parti yaptı.
*
Burada hiç kuşku yok ki çıkarılacak çok dersler var…
Ama burada “AKP’nin, seçimi kaybetmesinde en büyük sorumluluk kimin?” sorusunun cevabı “Sayın Erdoğan’dır.” derim.
*
“Sayın Erdoğan’dır” derim, çünkü AKP içinde Erdoğan’ın dışında etkin olacak bir kişiyi dahi bu zamana kadar ben göremedim.
Varsa da ben bilmiyorum.
Erdoğan övdü…
Erdoğan takdir etti…
Ama övülenler ve takdir edilenler, kendi özgür iradeleriyle toplumun karşısında konuşamadılar.
Hep “Sayın Cumhurbaşkanımızın himayesiyle… Sayın Cumhurbaşkanımızın himayesinde…” ifadelerini kullandılar.
Yani, top hep Sayın Cumhurbaşkanına atıldı.
*
Bu durumda da ya kimseye sorumluluk verilmedi ya da kimse kendi uzmanlık alanlarında dahi sorumluluk alma cesaretini kendilerinde bulamadılar.
*
AKP bundan sonra ne yapar bilmem!
Sayın Erdoğan’dan sonra gelecek bir veliaht var mı, yok mu belli değil.
Ya da biz bilmiyoruz!
Daha önce de yazdım.
AKP’de testi çatlamaya, su akıtmaya başladı…
*
Demem o ki; kendilerinin ekonomist olduğunu, ekonominin gidişatından kendilerinin sorumlu olduğunu söyleyen Sayın Erdoğan, kendisinden başka kimseyi suçlamamalı!..
Parti içinde samimi bir özeleştiri yapmalı, yaptığı öz eleştiride muhalefete karşı sürekli suçlayıcı değil, olayları değerlendiriş biçiminde kullandığı incitici dilini, kesinlikle değiştirmeli.
Milleti hedef alan (tehdit anlamında kullanılan) sözler sarf etmemeli, edilmemeli.
AKP Genel Başkanı evet, ama bir yanıyla da Cumhurbaşkanı olduğunu unutmamalı.
Yani milletine karşı; eşit, adil, samimi olmalı. Çünkü o yönde yemin etmişti.
*
Bunlar yapılmadıkça, bu dil değiştirilmedikçe ne ekonomi iyileşir ne de AKP yeniden atı alıp Üsküdar’ı geçebilir.
*
Fotoğraf öyle görülüyor!